Yasaların, mevcut iktidarın elinde, yaptırım gücünü iyice kaybettiği bir dönem yaşıyoruz. Daha doğrusu iktidarın yasaları keyfine ve tercihine göre kullandığı, otoriter bir rejim içindeyiz.
Kimin suçlu kimin suçsuz olduğuna yasalara dayanarak mahkemeler değil, iktidar karar veriyor. DEM ile işbirliği suç, PKK ile işbirliği değil. CHP’li belediyelerin Aziz İhsan Aktaş’a ihale vermesi suç, AKP’lilerinki değil.
CHP’li iken belediye başkanı için hazırlanan soruşturma dosyaları ciddi iddiaları içeriyor ama o belediye başkanı AKP’ye geçince aklanıyor. Aklanmanın yolu artık mahkemelerden değil, AKP’ye transfer olmaktan geçiyor.
Kurulduğundan beri iktidar aygıtı olan Diyanet İşleri Başkanlığı da, bu iktidar döneminde, devlet kurumu olarak değil de, AKP taşra teşkilatı gibi davranıyor. Aşırı derecede şiş kadrosu, harcamalardaki aşırılık, lükse düşkün görgüsüz yönetici kadroları ile kamusal özelliğini olmayan bir kurum bu.
Örnekler verelim isterseniz.
Sanırım geçen yıllarda yaşandı bu olay. Bir imam camide, eşinin ihbarı üzerine başka bir kadın ile fuhuş yaparken yakalanıyor. Şimdi bu olayda suç var mı, yok mu? Var birincisi eşin davacı olabileceği, aile ile ilgili suç. Hadi diyelim ki bu özel.
Ama kamusal bir suç var ortada. İmam bir memur ve dolayısıyla Devlet Memurları Kanunu’na tabi. Böyle bir olayda soruşturma geçirmesi ve ciddi disiplin cezası alması gerekir. Fakat bağlı olduğu Müftülük, “eğer imam nikahı kıydıysa, sorun yok” deyiverdi. İmam nikahı fuhuşu temize çıkarır mı? İslam kurallarına göre evet. Yani “Medeni Kanun bizi ilgilendirmez, Devlet Memurları Kanunu bizi bağlamaz, biz İslam kurallarına bakarız” dedi. Kısacası aleni bir şekilde suç işledi.
Aile Bakanı da Kuran Kurslarında taciz ve tecavüze uğrayan çocuklar için, “Onların da rızası vardı!” demedi mi? Oysa ki, medeni kanun ve çağdaş hukuka göre bir çocuğun taciz ve tecavüze hiçbir şekilde rızası olamaz.
Örnek o kadar çok ki, gelelim Diyanet İşleri Başkanının, Cuma hutbelerine. Son dönemlerde giderek dozu artan bir şekilde, o da suç işliyor. Suçtan ve hukuktan muaf olmanın cesareti ve patrona yaranmanın şehveti ile.
“Faiz haram, esas olan Nas’tır” demişti ya Tayyip Erdoğan. Ama Nas’ı değil, ekonominin gerçekleri onu harama yöneltti. Yani faize. Hem de ne faiz? Bankalar en çok kazanan sektör konumumda ve dünyada en çok faiz uygulanan ülkeler listesinde açık ara ön sıralara geldik, İslamcı iktidar sayesinde.
Bankalar faiz ile para alıp faizle para veriyor değil mi? Peki devlet ne yapıyor? Sadece devlet bankları değil, vergi dairesi mesela. Vergimizi gününde ödemezsek, bizden aldığı farkın adı ne ki?
Haberlerde rastladınız mı bilmem. Camii’de imam, “Faiz haram..” diye hutbe verirken, bir vatandaş, buna itiraz etti. Devlet ne diye bizden faiz alıyor deyince, adamı apar topar dışarı çıkardılar.
Gelelim son dönemlerin en büyük fiyaskosuna. Bir devlet mamuru olan Diyanet İşleri Başkanlığı, yasalara karşı çıkarak, “Kadınların da erkekler gibi mirastan eşit pay alması haramdır, kul hakkı yemektir” deyiverdi.
Oysa ki, yasalar her türlü hak konusunda kadın erkek eşitliğini içerir. Kadına ve erkeğe ayrı oranda miras İslam’da var ama sorun şurada. Türkiye, bir İslam devleti midir? Dini kurallara göre mi yönetilmektedir? Belli ki talep edilen o.
Bunu bir devlet memurunun görevini yerine getirirken söylemesi, yasalara, laikliğe meydan okuması demektir. Peki, bu suçun yaptırımı olacak mı? Tabii ki hayır. Çünkü iktidar ve ona bağlı organları bağlayan bir yasa ve hatta Anayasa yok. Var da rafta duruyor ve muhalefet için ihtiyaç duydukça kullanılıyor.
Bu konunun bir de siyasi ve sosyolojik boyutu var. Ali Erbaş, böyle deyince, bazı fanatik tarikat örgütlenmeleri hariç, bu söz hangi kesimde karşılık bulur ki? Erbakan’ın kızı buna razı oldu mu? Erdoğan’ın kızı razı olur mu?
Devlet kurumlarını ve olanaklarını İslamcı ideoloji ve kültür için seferber eden bu iktidarın, başarılı olmayacağı bir alan bu. Atatürk’ün tarihi gecikmişlik gerekçesiyle, demokratik usullere uymadan, diktatörlükle gerçekleştirdiği bu türden reformlar, aynen diş macununun tüpten çıkması gibidir. Onu tekrar geriye koymak için uğraşırsınız ama eliniz yüzünüz macun olur...