Müzik Önerisi: Ve Melankoli - Kayahan
Yeryüzü cennetlerimden birindeyim.
Barnes & Nobles.
New York’un en büyük en eski kitapçılarından biri. Kitapçı demek haksızlık olur. Manhattan’ın en canlı en hareketli meydanlarından Union Square’de yer alan bu mağaza 1881’de inşa edilmiş 4 katlı tarihi bir yapı.
Barnes & Nobles geleneksel bir kitapçıdan çok daha öte bir deneyim. Her katında bambaşka bir dünya. Tahminim 300 bin üzerinde kitap var. Kitapların yanı sıra dergiler, magazinler, oyuncaklar, kırtasiye, plaklar da mevcut. Sadece yemek kitaplarının sergilendiği raflar yüzün üzerinde olabilir. Bilmediğim memleketlerin tatmadığım lezzetlerinden oluşan tariflerle dolu kitaplar her türlü iştah açıcı. New York şehrinin tarihi, kültürü ve mimarisine ayrılmış ayrı bir kat var. Keza bir kat çocuk, genç ve ergen edebiyatıyla dolup taşıyor. Çocuklar için düzenli hikâye saatleri var. Modern masalcı teyzeler iş başında…E-kitap okuyucularına yönelik aksesuarların olduğu bir butik bile var.
Mağazanın en uğrak yeri ise etkinliklerin yapıldığı kat. Her gün ulusal veya dünyaca ünlü yazarların, düşünürlerin yer aldığı imza günleri ve söyleşiler organize ediliyor. New York’un bir nevi edebi sahnesi…Fotoğraflarda haberlerde satır aralarında rastladığın yazarlar et ve kemik olarak karşında…
Etkilenmemek mümkün olabilir mi?
En büyük kahve zincirinin de kahve kokusuyla doldurduğu bumağazadan ayrılmak mümkün mü?
Bence değil…
Mabet…
Büyülenmiş gibiyim.
Bir fanustayım, yüzbinlerce hikâyenin milyonlarca kahramanın arasında kaybolmuş gibiyim. Dolaşıyorum katlar arası, raflar arası, zamanlar mekanlar boyutlar arası astral seyahatteyim.
Arsızım, maymun iştahlıyım. Birini alıyor diğerini bırakamıyorum. Elim kolum kucağım kitap dolu.
O anda telefonuma bir bildirim düşüyor. 2025 Edebiyat Nobel ödülü sahibini buldu. Macar senarist ve roman yazarı László Krasznahorkai.
Hemen o raflara doğru yöneliyorum. Taze Nobel ödüllü yazarın kitabına ilk ben dokunmak istiyorum.İsveç Akademisi ödülün Macar romancıya verilme sebebini “kıyametvari terörün ortasında sanatın gücünü yeniden teyit eden, etkileyici ve vizyoner eserlerin sahibi” olarak açıklamış.
Yeni Nobel sahibini tam da bu mabedin hakkını vermek adına satır aralarında okumaya başladım. “Kıyametin çağdaş ustası” olarak adlandırılan Krasznahorkai'nin romanları, genellikle ürpertici Orta Avrupa köylerinde geçiyor ve "Tanrısız bir dünyada dağınık sembollerde anlam arayan kasaba halkını" anlatıyor. Türkçeye çevrilen birkaç kitabı var.
Kitle Psikolojisini ve kimlik sorununu dar bir çevrede sorgulayan kitaplardan biri de Direnişin Melankolisi. Eser 1989 yılında kaleme alınmış. 20. Yüzyılın Avrupa’sına damga vuran en önemli eserlerden biri. Karamsar felsefesi ve yenilikçi üslubu ile modern uygarlığın yozlaşmasını ve kaçınılmaz çöküşünü ve bu çöküşün bireyleri nasıl etkilediğini anlatmış. Birçok eleştirmene göre yazarın destansı anlatımları melankolik bakış açısıyla müthiş bir sonuç çıkarmış.
Dünyanın anlamsız ve bozulmuş düzenine karşı hissettiği derin acıyüzünden direniş…
Eylemsizliğin ve kaderciliğin edebi karşılığı olarak melankolik…
21. yüzyılda gelişmiş ülkelerin duyarsızlığı,
İnsanlığınaçlığa vahşete şiddete karşı eylemsizliği
Tüm göstermelik çabaların nihayetinde derin bir melankoliye dönüşü…
Düzen kaos ve ahlak arasındaki sınırlarıyeniden düşünmeye daveti.
Ancak edebiyatla mümkün işte.
Medeniyetin göbeğinde dünyadan uzak edebiyat mabedinde bir gün…
Dünyaya inat edebiyatla direnen milyonlarca melankolik sanatsever bir de ben.