EGEDESONSÖZ – Araştırmacı Yazar Dr. Siren Bora, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, İzmir’de Bizans döneminde yaşayan Yahudi topluluğuna ait olabileceği değerlendirilen yazıtın kayıp olduğunu öne sürdü. Bora, söz konusu yazıtın fotoğrafının Claros kazı başkanı Prof. Dr. Nuran Şahin tarafından kendisiyle paylaşıldığını ve yazıtın dil incelemesini yapmasının istendiğini belirtti.
Fotoğraf üzerinden bilimsel çalışma yapmak istediğini anlatan Bora, yazıtın bulunduğu yer ve müze kayıt bilgilerine ulaşmak için resmi girişimlerde bulunduğunu ancak sonuç alamadığını ifade etti.
MÜZELERE BAŞVURDU, SONUÇ ALAMADI
Bora, Claros Örenyeri’nin bağlı olduğu Efes Arkeoloji Müzesi ile daha önce bağlı bulunduğu İzmir Arkeoloji Müzesi’ne defalarca resmi başvuru yaptığını ve telefonla da görüştüğünü söyledi. Ancak 25 Haziran 2025’ten bu yana yazıtın nerede olduğuna ve korunup korunmadığına dair hiçbir resmi yanıt alamadığını vurguladı. Bu belirsizlik nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan bilimsel yayın izni de alamadığını kaydetti.
ROMA–BİZANS DÖNEMİNE AİT OLABİLİR
Bora, teknik değerlendirmesinde yazıtın İbrani alfabesiyle, sert bir taş üzerine oyulduğunu ve harf karakterlerinin Geç Antik Çağ (İS 2–5. yüzyıl) özellikleri taşıdığını belirtti. Bu nedenle yazıtın İS 2–4. yüzyıllar arasına tarihlenebileceğini ifade etti.
Metnin bazı bölümlerinin silik olduğu için kesin okuma yapılamadığını aktaran Bora, yazıtta Smyrna’daki Yahudi topluluğuna ve olası bir felaket sonrası ziyarete işaret eden ifadeler bulunabileceğini söyledi. Ayrıca Bizans döneminde var olduğu bilinen ancak yeri günümüzde tespit edilemeyen Bakiş (Eben Kiş/Sason) Sinagogu ile bağlantı ihtimaline de dikkat çekti.
“YAZITIN AKIBETİ AÇIKLANMALI”
Dr. Siren Bora, yetkililere çağrıda bulunarak Claros’ta bulunduğu belirtilen bu önemli eserin hangi müzede olduğu, korunup korunmadığı ve mevcut durumunun kamuoyuna açıklanmasını istedi.
Dr. Siren Bora’nın açıklaması şu şekilde:
İlk iki fotoğrafta yer alan İbrani harfli İbranice/Aramice yazıt, Claros Örenyeri’nde (Kehanet Merkezi) bulundu. Yazıtın fotoğrafını, Claros kazı ekibi başkanı Prof. Dr. Nuran Şahin benimle paylaşmış ve lisanı konusunda yardım rica etmişti. Anadolu kültürlerine ilişkin okumalarım sırasında, daha sonra yazmak üzere arşivlediğim belge ve bulguların yer aldığı bilgisayar dosyalarımdan birinde fotoğrafı gördüm. Esasen, Antik kazı alanlarında bulunan obje ve yazıtlara ilişkin bilimsel makale yazmanın yasal bir prosedürü vardır. Öncelikle Kültür Bakanlığı’nın onay ve izni gerekir. İzin için, yazıtın dosya kayıt numarası ve muhafaza edildiği yerin adı gerekir. Yazıtın nerede olduğunu araştırdım. Claros Örenyeri’nin 2017 tarihinden itibaren sorumluluğunu üstlenen Efes Arkeoloji Müzesi’nin müdür yardımcısı arkeolog Lale Pancar’la yazıtın fotoğrafını paylaştım ve orada olup olmadığını öğrenmek adına beş kez telefon görüşmesi yaptım. Öte yandan, ören yerinin 2017 tarihine dek bağlı olduğu İzmir Arkeoloji Müzesi’ne (Konak) fotoğraf eşliğinde resmi bir başvuruda bulundum. Ardından müzenin müdür yardımcısı ile bizzat görüştüm. Bana yanıt yazıldığını söyledi. Fakat 25 Haziran 2025 tarihinden bugüne her iki müzeden de olumlu, olumsuz bir yanıt alamadım. Dolayısıyla, yazıtın üzerinde halen çalışmam ve Kültür Bakanlığı’nın iznine “henüz” sahip olmamam sebebiyle, bilimsel ve ayrıntılı bir makale yazamıyorum.
Yazıtta, İbrani alfabesi kullanılmış. Harfler köşeli, düz ve klasik kare formda. Bu tür yazı tipi, Roma dönemi Geç Antik Çağ (İS. 2.–5. yy) Yahudi yazıtlarında yaygındır. Yazıtın yazıldığı malzemenin, granit benzeri sert bir taş olduğu açıktır. Harflerin yazımında kullanılan sistem, yüzey oyma tekniğidir. Harfler derin ve düzgün kazınmış olup yazanın amatör olmadığı anlaşılmaktadır. ש (şin) harfi klasik İkinci Tapınak dönemi (İÖ. 2. – İS 3. yy) formundadır. נ (nun) ve ק (kuf) harfleri, ne belirgin ne stilizedir. Bu olgu, erken dönemi işaret etmektedir. Harflerin üst kısmı düz çizgi gibi ve uçları kalındır. Bu olgu da, Roma dönemi yazıt geleneğine uygundur. Anadolu’ya yerleşen Yahudi topluluklarının İbrani harfleriyle hem Aramice hem İbranice yazı kullanımı, belirli tarihsel dönemlere ve siyasi-kültürel bağlamlara sıkı sıkıya bağlıdır. Pers döneminde (İÖ 6. yüzyıl – 4. yüzyıl), Persler, Aramice’yi resmî devlet dili olarak kullandılar. Dolayısıyla, bu dönem kaleme alınan Yahudilere ait yazıtlarda, ağırlıklı olarak İbrani harfli Aramice egemendi. Hatta Yahudi toplulukları bu dönemde Aramice’yi hem yazı dili hem günlük dil olarak benimsedi. İbrani harfleriyle yazılmış Aramice, mezar taşlarında ve yazıtlarda görüldü. Öte yandan sınırlı kullanılan İbranice, genellikle kutsal metinlerde kullanıldı. Hellen döneminde sözünü ettiğim gelenekte büyük bir değişiklik olmadı. Roma döneminde ise, özellikle sinagoglara ait yazıtlarda üç dilin kullanıldığı görülür: Grekçe, Aramice ve İbranice. Bizans döneminde ise Aramice’nin yerini yavaş yavaş Süryanice’nin almaya başladığı görülmektedir. Bu bilgiler ışığında, elimizdeki yazıtın muhtemel ait olduğu tarih, İS 2. – 4. yüzyıl arasındaki dönem olmalıdır.
Elimdeki fotoğrafta yer alan yazıt okunaklı değil. Bu sebeple ait olduğu yerleşim hakkında öngörüde bulunmam oldukça güçtür. Ancak, yazıtın ikinci ve üçüncü satırlarında bazı harfler silinmiş olmasına rağmen, çoğunlukla İbranice sözcüklerin mevcudiyetinden dolayı bir anlam çıkarmak mümkün gibi görünmektedir. Bu sözcüklerde farklı bir yazımla karşılaşılmaktadır. Sözgelimi üçüncü satırdaki ilk sözcüğü, eğer Rav olarak okumak mümkünse, reş ve bet harfleriyle yazılması gerekirken; reş, alef ve vav harfleriyle ifade edilmiş gibi görünmektedir. Eğer İbranice görmek fiili ise, o satırdan farklı bir anlam çıkarmak mümkündür. Öte yandan, onun hemen yanındaki sözcük Bakiş’midir; yoksa Ba Kiş midir ayırt edebilmek için yazıtın üzerinde yaptığım etütü tamamlama ihtiyacım var.
Öte yandan Bakiş sözcüğünü doğru okuduğumu varsayarsak; Rav Bakiş, Smyrna’daki kayıp Bizans dönemi Bakiş (Eben Kiş /Sason)) Sinagogu’nu kuran ve 1641-42 tarihli Osmanlı Cizye Defteri’nde kayıtlı Bakiş/Sason ailesinin atası olabilir. O halde bu yazıtla alakalı Yahudi ziyaretçiler topluluğu, İS. 2. ile 4. yüzyıllar arasında Smyrna’da meskun Yahudiler olabilir. En önemli ayrıntılardan biri de, ikinci satırda yer aldığını söyleyebileceğim Am Israel sözcükleriyle ifade edilen Yahudi topluluğunu temsilen gelen heyetin, yaşadıkları kentte başlarına gelen büyük bir felaketin ardından bu ziyareti gerçekleştirdikleridir. Esasen bugünkü İzmir kentinin (Smyrna) kuruluşuna ilişkin en tanınmış öykülerden biri de, kentin kurucusu kabul edilen İskender’in, Pagos’ta (Kadifekale) uykuya dalıp gördüğü rüyanın yorumunu, Claros kahinine sorması ile başlar. Kahinin yorumu şöyledir: “Kutsal Meles çayının dışındaki Pagos'ta oturacak olan halk, üç hatta dört kat daha mutlu olacak”.