Çerçioğlu, neden?

Abone Ol

Özlem Çerçioğlu Hanımefendi’ye geleceğiz fakat daha önce halletmemiz gereken bir mesele var! Onu halledelim, gerisi kolay…

***

Geçtiğimiz günlerde bir grup Osmanlıcı-İslamcı ile tarihi meseleler hakkında ufak yollu bir münakaşaya tutuştuk. Münakaşa dedimse de birimizi kırmadan medeni bir şekilde bildiklerimizi paylaştık.

Onlar kendilerine mahsus bir “Atalar Kültü” oluşturup Osmanlı Padişahlarını kutsuyor, dolayısıyla da Cumhuriyet devrini ve kurucularımızı da ağır bir şekilde eleştiriyorlardı.

Ben aciz kulunuz ise, “tarihi meselelere böyle bakılamayacağını, hiçbir oluşun sebepsiz meydana gelemeyeceğini, her oluşun bir temele yani kendisini yoğuran sebeplere muhtaç duyduğunu ve tarihimizin bir bütün olduğunu” savundum.

Bize göre tarih hele hele Türk tarihi kesintisiz devam eden bir akış, onlara göre ise Osmanlı ile başlayıp bitirilmiş bir romandı.

Bize göre Cumhuriyet, Osmanlı’nın devamıydı; Osmanlı Anadolu Selçukluların; Anadolu Selçukluları da Büyük Selçukluların devamıydı. Batı Türk Devleti böyle sürüp girmişti. Türk tarihi de Türk Devletleri gibi devamlılık arz ediyordu. Onlar ise Osmanlılardan öncesini tanımıyorlardı.

Onlara göre Osmanlı’yı Halaskar Gazi Mustafa Kemal Paşa yıkmıştı. Atatürk’ü ve Cumhuriyet Kurucularını acımasızca eleştiriyorlar, lakin Osmanlı’nın yıkılmasına sebep olan zihniyete ve şahıslara hiç kızmıyorlardı.

Oysa geçmiş her şeyi ile bizimdi. Meta Han’den Deli İbrahim’e; Alper Tunga’dan Atatürk’e kadar…

CEHALET EN BÜYÜK DÜŞMAN

Hele hele şu Harf İnkılabımız yok mu? Ne çok haksızlığa uğruyor…

Neymiş efendim, Atalarımızın mezar taşlarını okuyamıyorlarmış… Derde bakar mısınız, mezar taşı okuyamamak…

Bari temel kaynakları okuyamıyoruz deseler anlayacağım! Ama nerede… Sınırları bu işte mezar taşı…

Neyse anlattım tabii…

Osmanlılar,Cumhuriyet ve Atatürk’ten çok çok önce Latin Alfabesine geçmek istediler.

Bunun sebebi de o zamanlar yönetimimiz altında bulunan ArnavutlarınLatin Harflerine geçme girişimiydi.

Bundan etkilenen Padişah Abdülmecid ve 2. Abdülhamid latin alfabesine en çok geçmek isteyen sultanlardır. Çünkü Osmanlı tebaası gerçekten Arap Harfleriyle okuma yazmayı öğrenemiyordu. Zira çok zordu. İşte sizlere de kaynak… (siz gider google’den bakarsınız şimdi).

Mezar taşı okumaktan gerçekleri okumaya fırsatları olmayan arkadaşlar 2. Abdülhamid ismini duyunca fıısss tabi…

ATATÜRK DAHA DOĞMAMIŞTI

Aynı şekilde Osmanlı, Cumhuriyetten çok önce “ölçü tartı” işlerinde Avrupa standartlarını kabul etmişti. Tarih ise 1875’i göstermekteydi. Yani Atatürk’ün doğumuna daha altı yılardı! Bu inkılap ise 1928 ile 1931 yılları arsında tamamlandı.

Miladi Takvime geçişimiz de öyle… 1910 ve 1916 yıllarında Garb-i Takvim’e geçmek için Osmanlı Mebusan Meclisine önergeler verilmiş ve 1917 yılında da uyum çalışmaları başlatılmıştı.

Mustafa Kemal Atatürk o tarihte Filistin’deydi. Devletimiz Türk-Osmanlı sınırlarını müdafaa ediyordu.

Araplar da meşhur tabirle bizi sırtımızdan vuruyordu. Cumhuriyetin kurulmasına daha altı yıl, takvim inkılabına da daha dokuz yıl vardı. Yani Osmanlı bu yenilikleri başlatmış, Atatürk Devletin Devamlılığı ilkesiyle tamamlamıştı.

MÜZİK HARAM MI?

En çok güldüğüm de arkadaşlarımızın musikimizin icrasının tamamına “haram” diyerek karşı çıkmalarıydı.

Oysa Osmanlı Sultanlarının birçoğu müzik aleti çalıyor, şarkı söylüyor, beste yapıp meşk ediyorlardı. Sarayda müzik hocaları kadrolu olarak görev yapıyor, Osmanlı sultanları ve harem halkı bu hocalardan ders alıyordu. Bu hocaların çoğu da Rum, Ermeni, Alman ve İtalyan’dı.

Bilhassa 2. Abdulhamid batı müziğini pek severdi. Piyano ve keman dersleri almış, besteler yapmıştı. Dahası Lale Devri’nden son Padişah Vahdettin’ e kadar bütün sultanlar birer müzik üstadıydı.

Bunları anlatınca bırakın şaşkınlığı nerdeyse ağlayacaklardı. Osmanlı Sultanları dine sıkı sıkıya bağlıydı, nasıl olur da müzik işiyle uğraşırlardı.

***

İşte durum budur… Ne yazık ki bizim solcu arkadaşlar da İslamcı ve Osmanlıcı arkadaşlar da bu gerçeklere hep karavana atarlar…

Sol ve sosyalist fikir sahipleri toplumun bir kanadının dolayısıyla işçi sınıfıyla ilgilenir ve parçadan yanadır.

Osmanlıcı ve İslamcı fikir sahipleri de aslını bilmedikleri eski dönemlerde yaşarlar; gerçeği hiç göremezler.

Fakat Türk Milliyetçiliği…

İşte bizi kuşatan, kucaklayan; hepimizi bir gözle gören; birlik ve bütünlükten yana olan; geçmişimize ibretle, bugünümüze dikkatle ve geleceğimize ise planlamayla bakan bir fikir sistemidir.

Bir tarafta cehalet varken, Türk Milliyetçiliğinde hakikatçilik vardır.

O yüzde Devletimizi kuran ve kurtaran irade, fikir ve inanç Türk Milliyetçiliğidir.

İşte o sebeple Atatürk Türk Milliyetçisidir!

ÖZLEM ÇERÇİOĞLU

Şimdi gelelim asıl meseleyeee!… Yaklaşık 1 aydır yakın çevremden Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu Hanımefendi’nin parti değiştireceği ve MHP’ye geçeceği hususunda sorular alıyordum.

Nihayet olay vuzuha kavuştu. Sayın Çerçioğlu AK Parti’ye geçiyor.

Pekiyi NEDEN?

Ben nereden bileyim yahu? Onu da CHP’li arkadaşlara sorun! Onlar nasılsa bir senaryo yazarlar.