Cari açıktan nasıl kurtuluruz?

Abone Ol
Cari açıkla mücadele edebilmek için önce ne demek olduğunu ve sebeplerini bilmemiz gerekir. Bir ülkenin yurt dışı ile yapmış olduğu tüm ekonomik faaliyetler ve para hareketlerine cari ödemler dengesi adı verilir. Cari ödemeler dengesinde yurtdışından ülkeye giren döviz ve yurt dışına yapılan döviz transferleri neticesinde, döviz fazlası ya da döviz açığı takip edilir. Döviz açığı olması durumunda bunun nasıl finanse edildiği ortaya konulur. En genel tanımıyla cari açık, ödemeler dengesinde ülkeye giren dövizin çıkandan az olması sonucu meydana gelen döviz açığını ifade eder.
Akademik olarak detaya girmeyeceğim ancak ödemeler dengesinin nelerden oluştuğuna kısaca değineceğim. Cari denge ve sermaye hesabı olarak başlıca iki bölümden oluşur.

Cari denge dediğimiz hareketler, mal dengesi, hizmetler dengesi, yatırım geliri dengesi ve cari transferlerden oluşur; bunların toplamının değeri artı ise cari denge fazlası, eksi ise cari denge açığı var demektir.
· Mal dengesi: yurtdışına satılan mallardan elde edilen döviz gelirler ile yurtdışından alınan mallara ödenen döviz bedelleri arasındaki farkı gösterir,
· Hizmetler dengesi: yurtdışına verilen, danışmanlık, sağlık, nakliye, sigorta, turizm vb. hizmetlerden elde edilen döviz gelirleri ile aynı hizmetler için yurtdışına ödenen döviz bedelleri arasındaki farkı gösterir,
· Yatırım gelirleri dengesi: Portföy yatırımları karşılığında elde edilen faiz vb. karlar ile ödenen faiz vb. karlar arasındaki farkı gösterir,
· Cari transferler: Yurtdışındaki işçilerin ülkeye gönderdiği döviz girdilerini gösterir.
Bir de sermaye hesapları dengesi var, doğrudan yatırımları ifade eder. Yani, yabancıların şirket satın almak, kurmak ya da hisse sendi, tahvil vb. portföy yatırımları için ülkeye getirdikleri doğrudan döviz girişleri ile aynı kalemler için ülkeden çıkan döviz bedelleri dengesidir.
Cari açık, sermaye hesabı ile finanse edilir.
Ödemeler dengesi açık verdiği zaman bunun bir şekilde finansa edilmesi gerekir. Bunun yolu da ülkeye dışarıdan sermaye girişi sağlamaktır. Cari açık ne kadar büyükse finanse edebilmek için sermaye hesabının da o kadar büyük olması gerekir, bu durum da beraberinde dışa bağımlılığı getirir. Aslında sermaye hesabı cari dengenin finansmanını sağlayan bölümüdür. Burada dikkat edilmesi gereken husus, sermaye girişinin doğrudan yatırım mı yoksa sıcak para dediğimiz portföy yatırımı şeklinde mi olduğudur.
En kolayı, para politikası araçları ve vergisel düzenlemeler ile sıcak para girişi sağlamaktır. Kolay olanın en doğru olduğunu söylemek zor, aksine en riskli yoldur. Kolay gelen kolay gider. Sıcak para hareketlerini kolaylaştırırsanız, belki günü kurtarırsınız ama bir gecede milyarlarca Dolar ülkeyi terk ederse de ekonomi alt üst olur! Siz de altında kalırsınız.
Zor ama sağlam olanı ise şirket kurmak, fabrika açmak yani doğrudan yatırım ile sermaye girişini sağlayabilmektir. Bu yatırımlar hem kalıcı olur, ülkeyi hemen terk edemezler, hem de ülke ekonomisine ve ihracatına sağlayacakları artı değer ile cari dengede olumlu etki yaparlar.
Bunun yanında sanayi üretiminde dışa bağımlılıktan kurtulmak olmazsa olmazlarımızdan biri. Hammadde ve ara ürünlerde dışa bağımlı gerçekleşen ihracat, cari açığı sürekli tetiklemeye devam edecektir. Hammadde ve aramalı üretiminin teşvik edilmesi şarttır.
Son günlerde dünya ekonomileri kriz çalkantılarıyla bir gidip bir gelmesine rağmen, Dünya devi şirketlerin ve yatırım fonlarının Türkiye'yi yatırım yapılabilecek ülke olarak gördüğüne dair çıkan haberler bu açıdan sevindirici. İzlenecek ekonomi politikalarında da, yatırımları destekleyici ve ithalata değil ihracata dayalı büyüme stratejileri belirlenirse sürdürülebilir bir cari açık hedefine ulaşılabilir. Kim bilir bakarsınız cari denge fazla bile verir…