Kapitalist sisteme entegrasyon sorunu yaşayan Osmanlı hanedanı, burjuva sınıfının oluşacağı ekonomik ve sosyal koşulları oluşturamadığı için, Türkiye Cumhuriyeti burjuva sınıfını sıfırdan var etti. Devletçi dönemin ve karma ekonominin hikmeti…
Cumhuriyet döneminde burjuva sınıfının ortaya çıkışı hayli sancılıdır. Cumhuriyet rejiminin devraldığı kötü miras nedeniyle, devletin koruyucu rolü hayati önemdedir. Bu nedenle olmalı, devlet/burjuvazi ilişkilerinde devlet her zaman belirleyici olmuştur. Kapitalizmin geliştiği ülkelerde burjuvazi öncü rol oynarken, Türkiye’de tersi olmuştur.
1960 İhtilali, 1971 Muhtırası, 1980 darbesi, 28 Şubat süreci, AKP’nin iktidar oluşu… Sistemde bütün kritik dönemeçlerde, burjuvazi devletin veya derin devletin kuyruğunda… Demem o ki öncü sınıf olmaktan çok uzak.
AKP’nin ikinci döneminde, sanayi sermaye grupları ile AKP arasında ilişkiler bozuldu. Yaklaşık 15 yıldır ilişkiler gergin.
Ve Türkiye, uluslararası sistemde kritik değişim ve dönüşüm süreçlerinin belirsizliğinde, yeni Dünya düzeninde Türkiye’nin yeri ve durumu hakkında politika üretmek zorunda. Yeni bir toplumsal mutabakat kaçınılmaz.
Tam da bu kritik aşamada, Batı kapitalizmine yakın burjuvazi ve aydın tabakanın, Batı’nın bölgemizde uygun gördüğü sınırlar ve devlet yapılarını savunan görüşleri bir şekilde savunduklarını görüyoruz.
Bir yandan İslamcılık, diğer yandan da Batı modernizmiyle kuşatılmış siyaset arenasında, Türkiye’ye gelecek biçiliyor. Bu hengamede, ülke yararı ve çıkarları ne kadar belirleyici oluyor, meçhulümüz.
Kapitalizm sonrasına sanayi burjuvazisinin yapacağı katkı önemlidir. Tabii ki iş dünyasının “stratejik otonomi” ve benzeri yaklaşımları değerlidir.
Burjuvazinin bir çağdan bir çağa geçerken, endüstri devriminden dijital devrime uzanan yolda öncü rol oynama arzusunu anlamak lazım.
Yeter ki ayaklarımız Anadolu ve Trakya topraklarına bassın. Bunun anlamı, 100 yıl önce olduğu gibi, teslimiyetçi politikalara direnmektir.
Belli ki devlet yeniden örgütlenecek. Devlet kurum ve kuruluşlarında yapısal değişimin ve yeni toplumsal sözleşmenin öncülleri ortaya çıktı. Muhtemelen, devlet derinliklerindeki bu hareketlenme Erdoğan’ı da Özel’i de aşıyor.
Dünya artık o bildiğimiz Dünya değil. Uluslararası sistemde dengeler değişiyor. Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi ve sonuç bildirgesi, yeni Dünya düzeninde oluşacak dengeleri işaret ediyor. Avrupa-Atlantik ittifakı eski gücünde değil.
Sonucunda, yeryüzü kaotik döneme girdi. Türkiye’de burjuvazinin sistemle sınavı en kritik aşamaya geldi.
Son söz; Yeni bir çağın eşiğinde çıkış arayan Türkiye, hepimizin meselesi olmalı.