Buse AÇIKALIN/EGEDESONSÖZ- İzmir’i hafta sonu etkisi altına alan sağanak sebebiyle gözler barajlardaki doluluk oranına çevrildi.
İZSU verilerine göre kentin en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı’nın 2 Aralık 2025 itibari ile doluluk oranı sağanak yağışa rağmen 1.05 olarak ölçüldü.
Barajların doluluk oranı ile ilgili vatandaşlar büyük endişe yaşarken Egedesonsöz’e değerlendirmelerde bulunan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, barajların uzun vadede dolan yapılar olduğunu ve dolum ayının Aralık ayı olduğunu belirtti.
“BARAJLAR KOVA DEĞİL, HEMEN DOLMAZ”
Tahtalı Barajı’nın son durumu ile ilgili konuşan Yaşar, “Bundan sonra yavaş yavaş bir hareket başlar. Barajların dolum ayları Aralık’tır, Aralık’ta dolmaya başlar ve Nisan’ın sonuna kadar devam eder. Şu anda mesela Kutlu Aktaş çok büyük yağış aldı, Sadece 0,9 yükseldi. Cuma günü baktığımda 0,01’di, bugün 0,91’e çıktı. Kutlu Aktaş’a bakıyorum, metrekarede 123 kilogram yağmasına rağmen ancak bu kadar yükseldi. Çünkü barajlar kova değildir, hemen dolmaz. Uzun vadede dolan yapılardır. Kutlu Aktaş, Tahtalı Barajı’nın yaklaşık yirmide biri, yani yüzde 5’i kadar bir baraj. O nedenle biraz daha hızlı dolması beklenebilir ama orada bile yüzde 0,9 oldu. Bizim buralarda 20 kilogram civarında yağdı, fena değil, güzel bir yağıştı. Ama yine de aşırı bir yükseliş beklememek gerekir. Genelde Aralık ayında en fazla yüzde 2 artar. Şu anda 1,05. Bu iki üç gün yağış olmayacağı için muhtemelen yeniden 1’lere düşer” dedi.
“2026 YILI SELLER YILI OLABİLİR”
2026 yılının yağışlı bir yıl olacağını belirten Yaşar, “2026’nın çok yağışlı bir yıl olma ihtimali yüksek. Seller yılı olabilir. 2009’da olduğu gibi. 2007–2008 çok kurak yıllardı ve ardından 2009, son 50 yılın en yağışlı yılı olmuştu. Çok kurak geçen yılların ardından genelde çok yağışlı yıllar gelir. Doğa kendini böyle dengeler. Sanırım bu yıl da ciddi bir yağış dönemine gireceğiz” şeklinde konuştu.
“EVLERDE KESİLEN SUYUN ÖNEMİ YOK”
Kentteki su kesintilerinin devam etmesi gerektiğini söyleyen Yaşar, “Su kesintilerinin devam etmesi kesinlikle şart. Çünkü su kesintisine çok geç başlandı. Önemli olan biraz kenarda su bulundurabilmek. Suyu kesmek zorundayız. 24 saat akacağına 5–6 saat aksın, bir farkı yok. Daha dikkatli bir su yönetimine geçmemiz lazım. Şu anda İzmir’e verilen 600–630 bin metreküp suyun yarısından fazlası Manisa’dan geliyor. Özellikle 220–230 bin metreküplük kısmı Manisa’nın yeraltı kuyularından çekiliyor. Bu da Manisa’yı tarımsal olarak çok etkilemeye başladı. Şu anda güzel yağış alıyoruz ama bu yağışların çok küçük bir kısmını bile barajlara veya yeraltı barajlarına yönlendirebilsek büyük avantaj sağlar. Çünkü nüfus artışına bu su dayanmaz. Türkiye’de nüfus 27 milyondan 85 milyona çıktı; İzmir ise 1 milyondan 4,5 milyona ulaştı. Bu kadar nüfusa ciddi bir su gerekiyor. Ayrıca İzmir, Türkiye’nin kışlık sebzesinin yaklaşık yüzde 60–70’ini karşılıyor. Evlerde kesilen suyun önemi yok, üç günde bir duş alsak da sorun değil. Önemli olan tarımda suyu zamanında verebilmek. Eğer veremezsek kıtlık ve açlık olur” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE’NİN EN PAHALI SUYUNU İZMİR KULLANIYOR”
Yeraltı sularının kullanımı ile ilgili konuşan Yaşar, “Yeraltı sularını çok yanlış kullandık. Barajlar doluyken bile suyun yüzde 55’ini yeraltından çektik. “DSİ bize hak veriyor” diyerek bu suları rahatça kullandık. Böyle böyle akiferler tükendi. Tahtalı yüzde 80–90 doluyken bile yeraltından su çekmeye devam ettik. Şu anda açılan kuyular 300 metre derinlikte. Bu nedenle Türkiye’nin en pahalı suyunu İzmir kullanıyor, çünkü enerji maliyeti çok yüksek. Gediz havzasında yeraltı suları tükendiği için Ege Denizi’nin tuzlu suyu akiferlere girmeye başladı. Çok ciddi tuzlanma var. Bu durum pamuk üretimini bile yarı yarıya düşürdü: 600 kilogramdan 300 kilograma düştüğünü çiftçiler söyledi. Yeraltı suyu sonsuz değil” dedi.
“TÜRKİYE’DE SU SORUNU YOK, YÖNETİM SORUNU VAR”
Yaşar, konuşmalarına şöyle devam etti:
“Biz suyu kullanmayı bilmiyoruz. Tarımda hâlâ vahşi sulama yapılıyor. Oysa barajlardan kapalı sistemle tarlaya su verilirse ve modern sulama teknikleri kullanılırsa yüzde 65 tasarruf sağlanır. Türkiye’de suyun yüzde 75’i tarımda kullanılıyor. Bu tasarrufla su sorunu büyük ölçüde çözülür. Türkiye’de su sorunu yok, su yönetimi sorunu var.