Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – TBMM Genel Kurulu’nda kamuoyunda 11. Yargı Paketi olarak bilinen Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edilerek yasalaştı. TBMM’de alınan kararın ardından jet hızıyla Cumhurbaşkanlığı’na gönderildi. İlgili yasa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Düzenleme kapsamında, 31 Temmuz 2023 tarihi ve öncesinde işlenen suçlar bakımından; 3 yıl daha erken açık ceza infaz kurumuna ayrılabilme, 3 yıl daha erken denetimli serbestliğe ayrılabilme imkânı tanınıyor. Yasayla beraber ilk etapta cezaevlerinden 50-55 bin kişinin tahliye edilmesi bekleniyor. Yasanın ardından açık cezaevlerinde ise tahliyeler başladı.
‘İNFAZ KANUNU DELİK DEŞİK OLDU’
Konuya dair olarak İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz açıklamalarda bulundu. Yılmaz, infaz kanununda sürekli yapılan değişiklikleri eleştirerek, “Denetimli serbestlik süresini 3 yıla çıkardılar. Böyle olunca da özellikle açıkta bulunan hükümlüler tahliye edilmeye başlandı. Bu yapılan infaz kanununda bir düzenleme, bundan önceki torba yasalarda da buna benzer düzenlemeler olmuştu. İnfaz kanunu delik deşik oldu. Birçok konuda hükümlülerle ilgili değişik düzenlemeler var. Suç ve karar tarihlerine göre bazı düzenlemeler yapılıyor. Bunun sonuçlarının ne olacağını göreceğiz” dedi.
‘CEZAEVLERİNDE VARDİYALI UYUYORLAR, YATAK OLMADIĞI İÇİN YERE KARTON ATANLAR VAR’
Yılmaz, ayrıca cezaevlerindeki kapasite artışlarına değindi. Cezaevlerinde mahkumların yatacak yer bile bulamadığını belirten Yılmaz, “Biz cezaevlerindeki kapasitelerinin aşıldığını biliyoruz. Neredeyse yüzde 40’a varan bir fazlalık var. 278 bin kapasiteli cezaevlerinde 350 bin tutuklu veya hükümlü var diye bilgi gelmişti bizlere. İnsanlar cezaevlerinde üç vardiya halinde uyuyorlar. Yataklar yetmediği için yerlere serilen kartonlarda uyuyorlar. Gidip yaptığımız görüşmelerde ve komisyonlarımızda ifade edilen durumlar bu gerçekliği gösteriyor. Devletin açıklamış olduğu veriler de bunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.
‘KALEM TUTANLAR İÇERİDE, SİLAH TUTANLAR DIŞARIDA’
Cezaevlerinde tutuklananlara dair açıklamalarda bulunan Yılmaz, “Bir cezanın birçok yönü vardır. Amaç sadece insanları cezaevine almak ve toplumdan uzaklaştırmak değildir. Bu insanların topluma yeniden kazandırılması ve rehabilite edilmeleri de hedeflenir. Bazı suç tiplerinde bu durumu farklı boyuta taşıdılar. Bugün kalem tutanlar cezaevlerinde, silah tutanlar dışarıda. Böyle enteresan bir durum yaşıyoruz. Bu alınan kararın ne kadar faydalı olduğunu veya ne kadar faydasız olduğunu yakın zamanda görürüz” dedi.
‘EKONOMİ GELİŞMEDİĞİ SÜRECE SUÇLARI ENGELLEYEMEZSİNİZ’
Cezaevlerinden çıkanların yeniden cezaevlerine girmelerini değerlendiren Yılmaz, “Bir süre sonra aynı insanlar yeni suç tipleriyle cezaevine yeniden giriyorlar. Önemli olan burada hukuk devleti ilkesini gözden geçirmek ve buna bağlı işler yapmak. Demokrasiyi yeniden tesis etmek, ekonomik hayatı rahatlatmak gerekiyor. Ekonomik gelişmişliğiniz olmadığı sürece bu suçları engelleyemezsin. Engellemek için cezaları arttırmaya kalkarsınız, cezaların artması da hiçbir zaman sorunu çözmez” diyerek ekonomik krizin boyutlarına dikkat çekti.
CEZAEVİ DÖNGÜSÜ: İNSANLAR DIŞARI ÇIKINCA YİNE AÇ VE YOKSUL KALIYOR, YİNE SUÇ İŞLİYOR
İnsanların yine benzer suçlarından yeniden cezaevlerine girmelerini değerlendiren Yılmaz, “İnsanların aynı suçtan cezaevine girmeleri, cezaevlerinin rehabilite sürecini işletemediğini gösteriyor. İnsanlar dışarıya çıktıktan sonra yine aç kalıyorlar. Yoksulluk içinde kalıyorlar ve yeniden suç işliyorlar. Bu döngüyü çevirebilmenin yolu belli. Ülkede gerçekten adaletin ve hukukun üstünlüğünü sağlayıp, gerçekten ekonomik anlamda insanlara katma değer katmak gerekiyor. Asgari ücret açıklandı, ne diyebilirsiniz ki?” diye konuştu.
ÜLKENİN SESSİZ GÜNDEMİ: YENİ NESİL ÇETELER
Geçtiğimiz günlerde; İstanbul'da 142 mağdura yönelik suç eylemleri gerçekleştirdikleri belirlenen, aralarında elebaşı Barış Boyun'un da bulunduğu suç örgütü üyesi 362 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Türkiye’de gündeme gelen ‘yeni nesil çeteler’ davasında, genç kuşağın sosyal medyada paylaşılan ‘lüks’ hayata özenerek çetelere girdikleri raporlarda yer almıştı.
‘CEZALARI ARTIRMAK ÇOCUKLARI TOPLUMDAN UZAKLAŞTIRIR’
Çetelere sürüklenen gençlerin ekonomik gerekçelerine ve çetelere sürüklenme süreçlerine değinen Yılmaz, “Hepsi birbiriyle bağlantılı bir çark gibi düşünmek gerekir. Suça sürüklenen çocuklarla ilgili ceza kanununda değişiklik yapılması planlanıyor. Mesele o değil ki. Onları büyükler gibi cezalandıramazsınız ki. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Bu sadece bizim ceza kanunumuzda değil, uluslararası sözleşmelerde var. Birkaç ferdi dava ve olayı dikkate alarak cezaları bu yönüyle arttırmak o çocukları toplumdan zaten koparır. Yasalar hazırlanırken sahada çalışanlar, akademisyenler, üniversiteler, barolar bir araya getirilip görüşleri alınsa daha sağlıklı sonuçlar olur. ‘Şunu şöyle yapalım, bir aksaklık çıkarsa düzeltiriz’ gibi yasalar olmaz elinizde. Deneyelim görelim yapıyorlar, biz de bundan rahatsızız” dedi.
‘BAZI ÇETELER YÜRÜSÜN GİTSİN, BAZILARININ ÖNÜ KESİLİYOR… MÜCADELE TÜM ÇETELERLE OLUR’
Çetelere dair uygulanan önlemlere değinen Yılmaz, son olarak şunları söyledi:
A’nın çetesine uygulanıyor B’nin çetesine uygulanmıyor. Sadece birkaç tane çete yok ki. Bir şeyleri söyleyince suç oluyor. Ali’nin çetesi yürüsün gitsin, Veli’nin çetesinin önünü kesiyorlar. Mücadele tüm çetelerle olur. Nereye yürümek isterlerse oraya yürüyorlar.