Uluslararası gastronomi dünyasının en itibarlı başvuru kaynaklarından biri olan Michelin Rehberi, 2026 yılı için hazırladığı İstanbul–İzmir–Muğla–Kapadokya seçkisini görkemli bir etkinlikle açıkladı. Bu duyuru, yalnızca yeni yıldızların ilan edilmesi nedeniyle değil; aynı zamanda Türkiye mutfağının eriştiği ustalık, çeşitlilik ve yenilikçi ruhun bir kez daha dünya sahnesinde onaylanması bakımından da öne çıktı. Dört restoranın daha yıldız almasıyla birlikte Türkiye’de Michelin yıldızına sahip işletmelerin sayısı 17’ye yükseldi. Bu yükseliş, ülkenin çeşitli bölgelerinde gelişen yaratıcı mutfak kültürünün ve yerel ürünlere getirilen modern dokunuşların uluslararası ölçekte karşılık bulduğunu kanıtlıyor.
Yalnızca yıldızlı restoranlar değil, Michelin’in tavsiye listesi de bu yıl belirgin biçimde genişledi. İstanbul, İzmir, Muğla ve ilk defa rehbere dahil edilen Kapadokya’dan toplam 38 yeni restoran değerlendirmeye alınarak seçkiye girmeyi başardı. Böylece Türkiye genelinde Michelin’in beğeniyle önerdiği restoran sayısı 115’e ulaştı. Bu tablo, ülkenin gastronomi turizmi açısından ne kadar güçlü bir potansiyele sahip olduğunu ve bu potansiyelin her geçen yıl daha görünür hale geldiğini açıkça ortaya koyuyor.
Gecenin en büyük sürprizlerinden biri, İzmir’in Balıklıova Köyü’nde yıllardır mütevazı bir aile işletmesi olarak hizmet veren Partal Kardeşler Balık Lokantası’ndan geldi. Denizin kıyısında, sadelikten güç alan lezzet anlayışıyla tanınan bu küçük lokanta, büyük şehirlerin ışıltılı fine-dining mekânları arasında adını duyurmayı başararak törenin en çok konuşulan başarı hikâyelerinden biri oldu. Yerel balığın tazeliğini, aile geleneğinin sıcaklığıyla buluşturan Partal Kardeşler’in seçkiye girmesi, yalnızca İzmir adına değil, Anadolu’nun emekle yoğrulan kıyı mutfakları adına da moral verici bir gelişme olarak değerlendirildi. Partal Kardeşler’e Bib Gourman unvanı verildi.
Bu sabah kutlamak için Yıldıray Partal ile eşi Esen’i aradım. Ne de olsa aynı köydeniz. Ve müthiş haberi aldım, Michelin ödülünde isimleri okunurken torunları İnci dünyaya gelmişti. İki kez kutladım.
Michelin Rehberinde Partal Kardeşler şöyle tanıtılıyor çeşitli dillerde: Bib Gourmand: İyi kalite, değerli pişirme… Bu şirin aile işletmesinin dekorunda merkezi bir yere sahip olan büyük balık kuyrukları, sizi bekleyen lezzetlerin bir göstergesi. Yakından ışıltılı görünen deniz, mutfağın başlıca tedarikçisi. Amca sabahın ilk ışıklarında balığa çıkıyor, baba ızgaranın başında ustalığını konuşturuyor, anne birbirinden lezzetli mezeleri özenle hazırlıyor ve oğul da sıcacık bir karşılama sunuyor. Yemeğinize, zeytinyağında marine edilmiş kırmızı biberle tatlandırılmış yoğurtla başlayıp, çıtır tavada kalamar ve nefis ızgara levrek ile devam edebilirsiniz. Bu sıcak aile ortamında, otantik Ege lezzetlerini bütçenizi sarsmadan deneyimleyebilirsiniz.
Hemen anımsatayım 2025 seçkisinde de Bafa Gölü’nün kıyısındaki Kapıkırı Köyünde bulunan Agora Pansiyon aynı ödülü almıştı… Agora Pansiyon 2026 seçkisinde şöyle tanımlanıyor: Bafa Gölü çevresindeki bölge, antik harabeleri ve sıra dışı yürüyüş parkurları nedeniyle oldukça popüler. Yeşilliklerin arasına gizlenmiş bu küçük konuk evini mutlaka gezi programınıza dâhil edin (buraya ulaşmanızı sağlayan yolların şaşırtıcı derecede dar olabileceği konusunda sizi uyaralım). Ortamın ihtişamı, ev sahibesinin cömert mutfak lezzetleriyle mükemmel bir uyum içinde. Bu hanımefendi kendi çiftliğinin sebzeleri, gölün taze balıkları, komşu çiftçilerden gelen etler gibi en kaliteli malzemelerle çalışıyor. Soğan, domates, biber ve kış teresi eşliğinde mangalda levrek gibi son derece yalın yemekler sunuyor. Kızarmış patlıcan, acı biber soslu bir yoğurt salatasında gerçekten de kendini buluyor. Agora Panisyon'da içinizi ısıtacak bu yemeklerdeki maharet, malzemelerin kendini anlatmasına izin veren cinsten.
2026 seçkisinin önemli bir köy sürprizi de Datça Betçe’den geldi. Datça’nın rüzgârını mutfağa taşıyan genç bir usta olan Duru Akgül bu yılın Genç Şef Ödülünü aldı.
Bazı gençler vardır; toprağın kokusunu, denizin tuzunu, memleketin hafızasını alır; bunu bir tabakta yeniden kurar. Datça’nın Betçe’sinde, Yakamengen III’ün mutfağında yükselen genç bir aşçımız var. Duru Akgül. Henüz yolun başında gibi görünse de, taşıdığı sezgi ve disiplin, onu mutfağın çoktan olgun bir nefesi yapmış.
Bu yıl Genç Şef Ödülünü alması ve lokantasının Michelin tavsiye listesine girmesi, sadece bir başarı değil; Anadolu’nun genç gastronomi kuşağı adına umut veren bir işaret fişeği. Duru’nun tabaklarında bir coğrafya var, bir medeniyet birikimi var; aceleye değil sezgiye dayanan bir ustalık var. Yakamengen III gibi, yerelliğin damakta ağırlığını bildiği kadar yeniliğin cesaretini de taşıyan bir mekânda pişen bu başarı hikâyesi, Datça’nın taş evlerine sinmiş kadim bir bilgelik gibi. Duru’nun başarısı sadece kendisinin değil; Betçe’nin rüzgârının, Datça’nın güneşinin, mutfağımızın bin yıllık lezzet atlasının da başarısı.
Restoran çeşitli dillerde şöyle yer alıyor Rehber 2026’da: Bu şirin restoran, Reşadiye yarımadasında restore edilmiş bir zeytinyağı fabrikasında hizmet veriyor. Bina otantik yapısından ödün vermeden güzelce restore edilmiş ve zeytin ağaçlarının altında yemek yiyebileceğiniz harika bir bahçeye sahip. Duru Akgül'ün mutfağı çağdaş ve bölgenin en iyi ürünlerinden ilham alıyor. Kendi sebze bahçesini yetiştiriyor ve kum yengeci gibi daha az bilinen deniz ürünleriyle çalışmaktan keyif alıyor. Örneğin, yengeç etini yoğurt kremasıyla birleştirip brunuaz kesilmiş karışık sebzeler ve yerel otlarla süslenmiş çıtır kabak mücveri eşliğinde sunuyor. Yemekleri her zaman göz alıcı bir şekilde sunuluyor ve cesur tatlar barındırıyor. Yerel şarapların ilginç seçkisini incelemek için zamanınızı ayırmayı unutmayın.
Ne varsa köylerde var!