“Al baba kalbim senin olsun!”

Abone Ol

Türkiye...

O’nu geçtiğimiz yıl kaybetti...

İş dünyasının “efsane” yıldızıydı...

Dostlarının ifadesiyle...

Cumhuriyet’in yarattığı efsane işadamı Vehbi Koç’un...

Tartışmasız...

Adı gibi “Can”ıydı!..

Böyle bilindi...

Böyle yaşadı...

Böyle veda etti...

Kendisi gibi renkli bu dünyaya...

***

Hiç unutulmadı...

Kıvrak zekası...

Çalışkanlığı...

Yaratıcılığı...

...Ve, “iz bırakan” kimliği ile...

“Bir bilen...” olarak anıldı ve hep öyle kaldı...

***

O’na “Can” adını yakıştıran, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tü...

Babası Atatürk Çiftliğinin ziraat mühendisiydi...

Babasının yolundan gitti ama...

O’nu cezbeden başka bi’şeyler vardı...

Aklı... Gözü... Kalbi... Ruhu...

O’na Türkiye Milli Talebe Federasyonu Başkanlığı'nı işaret ediyordu...

Heyecan büyüktü...

Liderlik bambaşka bir hayattı ama...

Dünyanın gerçekleri bambaşkaydı...

Nitekim...

Aslan gibi delikanlı “Can Kıraç” kısa bir süre sonra...

“Efsane Koç”un Otomobilcilik Şubesi'nde…

İş dünyasına ve hayatın gerçeklerine adım attı...

Bilgilendirdi...

O hayatını anlatırken...

Öylesine mutlu oluyordu ki...

***

70 yıl öncesinin Türkiye’sinde...

Kalemşor unvanına layık olabilecek...

Bir kaç ustadan biriydi...

Taaa, o günlerin Türkiyesi’nde...

“Atatürk İlkeleri'ne bağlı kalınması” konusunda...

Kaleme aldığı bir köşe yazısı...

O günün hükümeti tarafından sakıncalı bulundu...

“Türk halkını isyana teşvikten yargılandı; beraat etti...”

***

Güzel İzmir’i neden çok seviyordu biliyor musunuz?

1956 yılının ilk günlerinde...

“Egemak İzmir” şirketini yarattı…

Hayata “merhaba” demesini sağladı...

İzmirliler ise...

“Koç Grubu”nun gencecik müdür yardımcısına destek verdi...

***

Sonrasını...

Türkiye çok iyi biliyor...

Takvimler...

Önceki gece...

Can Kıraç’ın, aramızdan ayrılışının birinci yılını işaret ediyordu...

Kızı Aslı Kıraç ise...

Eşine ender rastlanır görkemli bir gece ile...

Babacığını...

Kadim dostları ve iş dünyasının önde gelen isimleriyle andı...

***

Işıl ışıl gecede...

Yazar Mehmet Gündem’in sözleri dikkat çekiciydi:

Aynen şöyle:

“Muhteşem bir gece oldu... Can Bey’e yakışan da budur zaten... Diyorum ki; herkesin bir “Can”ı varmış... Kendimi özel ve şanslı hissettim duğrusu...”

***

Oyuncu ve seslendirme sanatçısı Tilbe Saran da...

Gecenin yıldızları arasındaydı...

Konukları müthiş etkiledi...

Sahnelerin ünlü yıldızı...

Can Kıraç’ın kızı Aslı Kıraç’a seslendi:

“Her anı büyük özenle planlanan bu gece için sana teşekkür ederiz... Tam Can Abi’ye yakışır bir gece oldu... Işıklar içinde olsun... Fikrine ve emeğine sağlık... Ne mutlu ki; senin gibi fedakar, iş bilir ve hayırlı bir evladı var... Ne kadar güzel bir örneksin...”

***

Babacığı Can Kıraç’ın vefatının birinci yılı geride kalırken...

Kızı Aslı Kıraç...

“Herkesin bir Can Kıraç’ı var...”

Adını verdiği büyük buluşma ile...

İstanbul “Divan Kuruçeşme” gecesinde gözleri kamaştırdı...

Konuklar duygu seli eşliğinde ağırlandı...

Tebriklere nemli gözleriyle teşekkür etti...

Ve o gece...

Tanık oldu tüm kalbiyle şu tespite:

Babalar...

Kızlarının değişmez idölü!

Neden; derseniz...

Size tavsiyem...

Dr. Meg Meeker’in kaleme aldığı...

Her babanın bilmesi gereken “10 Sır”ın anlatıldığı...

“Güçlü Babalar ve Güçlü Kızları”...

Kitabını okumalı...

Dr. Meeker’in, hastalarından edindiği gözlemler ve bir anne olarak yaşadıklarından yola çıkarak aktardığı önemli tespitler, kızınızı kültürün zehirli etkilerinden koruyabilmeniz için size yol gösterecek...

***

Bitiriyoruz...

Önce...

Gerçek bir “İzmir Güzellemesi”...

İzmir sevdalısı merhum Can Kıraç, diyor ki:

“Bizim İzmir yaşamımız, 1956-1968 yılları arasında…

Tam tamına 12 yıl sürdü…

Çekingenlikle başlayan…

Hatta zaman zaman korkuyla devam eden…

Bu macera tamamlandığı günlerde…

Eşim İnci, kızım Aslı ve oğlum Ali ile beraber…

Küçük bir aile oluşturuyor ve…

Artık kendimizi gerçek İzmirli hissediyorduk…

Bunun içindir ki…

Bugün, arkadaşlarımızın bir çoğu bizi İzmirli bilirler!

Biz de böyle tanınmaktan, gerçekten büyük bir keyif duyarız…”

***

O unutulmaz geceye...

Özellikle annelerin hep merak ettiği soruya bir cevapla nokta koyalım:

“Kızların babalarına daha düşkün olmalarının nedeni de anneyle yaşanan rekabet duygularıdır... Anne ile yaşanan iletişim problemleri özellikle kız çocukların babalarına daha da yakınlaşmalarına neden oluyor... Kesin...”

...Ve, kızların değişmeyen kalpten yükselen şu sesini unutmayalım:

“Al baba; kalbim senin olsun!”

Ne kadar şahane bir duygu; di’mi?

Nokta...

Sonsöz: “Prenses olmak için prense ihtiyacım yok... Ben zaten kralın kızıyım... / Anonim...”