2010 yılının son yazısı

Abone Ol
Diyarbakır Sur İlçesi Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş; (2010)
’“Kürt sorununu iki Abdullah çözer, başkası çözemez. Biri Kürtçülük hareketinin önderi Abdullah Öcalan, diğeri Cumhurbaşkanı Abdullah Gül.’”

PKK terör örgütünün 2 numarası Murat Karayılan;(Mayıs 2006)
’“Kürt halkının özgürleşmesi gerçekleşmeden Türkiye demokratikleşemez. Kürt halkının özgürleşmesi aynı anda Kürdistan’’ında özgürleşmesidir. Özgür Kürdistan demek, Kürt halkının dil, kültür, kimlik ve kendi adına siyaset yapma özgürlüğünü elde etmesi anlamına gelmektedir. Bu yönüyle Demokratik Konfedaralizm, Türkiye’’nin demokratikleşmesiyle çelişen bir durum olmadığı gibi Kürdistan’’ın özgürlüğü de, Türkiye’’nin demokratikleşmesiyle çelişen bir olgu değildir. Kürtler özgürleşirse Kürt halkının vatanı olan Kürdistan da özgür bir coğrafya olacaktır. Bunun anlamı da Özgür Kürdistan’’dır.’”

PKK terör örgütünün 1 numarası Abdullah Öcalan;(Haziran 2006)
’“Üç aşamalı bir demokratik çözüm mümkündür. İlk aşamada Türkiye’’nin her tarafında Demokratik Çözüm ve Barış Arayışı Konferansları yapılsın. Altı ay boyunca her şey tartışılsın. Konferans sonuçları Meclis’’e sunulsun. Meclis bir çözüm bulmazsa, üçüncü aşamaya geçilsin. Sonuçlar referanduma sunulsun. Eğer ayrılık çıkarsa bizi ayrılıkçılıkla damgalasınlar. Sonrası dışarının işi.’”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül;(2010)
’“İyi şeyler olacak, bu yıl güzel şeyler olacak.’”

Siyaset mümkün olanı yapabilme sanatıdır. Başka bir deyişle amacınızla, elinizdeki aracın uyumlu olması lazımdır. Bu uyum yoksa ve siz buna rağmen harekete geçerseniz, hem rezil hem de komik olursunuz. Bir örnek vermek gerekirse; Zulu Kabilesi elindeki tek silahı mızraklarla Rusya’’ya savaş açarsa hem rezil, hem de komik olur. Bir başka yanlış ise, elindeki gücün değerini bilmeyen Siyaset adamlarının bir ülkeyi yönetmeye kalkmasıdır.
İşte Kürtçü-Bölücü örgüt PKK’’nın, dış güçlerin kışkırtması ve beslemesiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Dünyanın en büyük ve gelişmiş ordularından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerine savaş açması ve bu savaşı kazanmayı umması, aynen Zulu Kabilesinin hayali gibidir.

AKP İktidar oluncaya kadar ülkeyi yöneten Siyasetçiler, bu kuralı bildiklerinden hem boylarından büyük bir işe kalkılıp komik duruma düşmediler (hiçbiri kendini ’“Ortadoğu’’nun Lideri’” ilan etme zavallılığına düşmedi) ve ellerindeki gücü akılla kullanarak 2002 yılına gelindiğinde PKK terörünü bitme noktasına getirdiler.

AKP İktidara gelince, Başbakan Erdoğan kendisinin Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı olduğunu ve aldığı görevleri olduğunu söyledi. Bundan sonra da Ankara, Washington tarafından eline tutuşturulan Kürt Devleti ve PKK planını adım adım uygulamak zorunda kaldı. Bu tutum, moral ve güç olarak bitme noktasına gelmiş olan PKK ve bölücüleri tekrar canlandırdı. İmralı’’da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası almış olan örgüt lideri, Türkiye ile pazarlık etmeye ve yol haritasını dikte ettirmeye başladı.
Türkiye ile Lozan anlaşmasını onaylamamış olan stratejik ortağımız(!) Amerika, doğu ve güneydoğuyu içine alacak ve Kuzey Irak ile bütünleşecek Kürt Devleti projesini ustalık ve sabırla uyguluyor ve uygulatıyor.

Başbakan Erdoğan’’ın ’“Ok yaydan çıkmıştır’” ifadesi; Amerika’’nın ’“azınlık hakları’” aldatmacasıyla gizleyerek dayattığı ’“Kürt Devleti’” projesi Demokratik Toplum Kongresinin bildirisiyle ete kemiğe bürünmüş şeklidir. Aslında AKP’’nin açılım projesi adıyla başlattığı sürecin Türkiye’’yi bölünme tartışmalarının tam ortasına taşıyacağı baştan belli idi. Önce ’“Özerk’”, sonra ’“Bağımsız Kürdistan’” özünde bir SEVR projesidir. Başbakan Erdoğan Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olarak bu senaryodaki rolünü gayet ustaca oynamaktadır. Son zamanlardaki ’“Tek Dil, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet’” söylemleri tamamen seçime dönük konuşmalardır. Aksi olsa Başbakan Erdoğan seçimlerden sonra yapmayı düşündüğü Anayasa değişikliklerini niçin saklasın ki?Kendinden ve yapacaklarından emin olsa, bunu halkla paylaşmaz mıydı?...

Cumhurbaşkanı Gül’’ü Diyarbakır ziyaretinin ilk günü dikkatle izledim. Mahcup bir tavırla dolaştı, utana sıkıla bazı konuşmalar yaptı. Kendisine verilen Kürtçe sözlüğü kabul etti, Apo’’nun ana avrat dümdüz gittiği Osman Baydemir’’in, yani başında kendisinin bulunduğu Türk Devletinin aklına ’“Has..ir’” çeken Osman Baydemir’’in, bölücü manifestosunu sakince dinleyebildi ve ’“güzel şeyler olacak demiştim, bakın güzel şeyler de oluyor. Ama daha fazla güzel şeyler olsun istiyorum’” dedi.

Halbuki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı şunları söyleyebilmeliydi;
’“Bu güzel ülkenin her yeri hepimizin, yani 72 milyon insanımızındır. Nasıl Ahmet Türk’’ün, Osman Baydemir’’in İzmir’’de, İstanbul’’da, Kars’’ta Edirne’’de payı varsa benim de Diyarbakır’’da, Şırnak’’ta Mardin’’de, Hakkari’’de payım var. Ben pay sahibi bir vatandaş olarak sonu bölünmeye gidecek ’“Demokratik Özerklik’” saçmalığına karşı çıkıyorum. Benim payımı inkar mı ediyorsunuz?Kimin toprağına Kürt Devleti kurmak istiyorsunuz?Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Diyarbakırlı Türkmenlere sordunuz mu? Öz be öz Türkmen olan ve Diyarbakır’’ı merkez yapan Akkoyunlular Devletinin torunlarına sordunuz mu?
Diyarbakır’’ı Başkent yapan Artukluların nesline sordunuz mu?Diyarbakır’’ın dağını taşını yurt edinen Bayındır Türkmenlerinin bugünkü çocuklarına sordunuz mu?
Bismil’’e adını veren ve halen Harzem’’de yaşayan Bısmıl Türkmenlerine sordunuz mu?
Ya Çermikli Ziya Gökalp’’e, Süleyman Nazif’’e sordunuz mu?Türkçenin asli kaynaklarını tekrardan bizlere kazandıran Diyarbakırlı Ali Emiri’’ye, Türk Musikisine yüzlerce eser vermiş Seyyid Nuh’’a sordunuz mu?Cahit Sıtkı’’ya, Orhan Asena’’ya sordunuz mu?Tekrar ediyorum sordunuz mu?Çanakkale’’de şehit olan ve bu vatanın birliği için canını verenlere sordunuz mu?
Benim vatandaş Abdullah Gül olarak sahip olduğum fakat Osman Baydemir’’in sahip olmadığı hangi hakkınız eksik? Neyiniz eksik.
Anadil mi?Kültür mü?Gelenek ve görenekler mi?Bunların çocuklarımıza öğretilmesi için ne yapılması gerekiyorsa T.C Devleti adına, devletin başı olarak ben söz veriyorum,gelin yapalım.
Bu ülkeyi gerçekten seven insanların diliyle konuşursak çözemeyeceğimiz hiçbir problem yoktur. Bu şekilde konuşan herkesi dinlerim, derdini beraberce çözeriz.
Ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak gönlüm ve kulaklarım, PKK terör örgütü ağzıyla konuşan hainlerin sözlerine kapalıdır. Bir yandan vatan evlatlarını şehit eden, bir yandan tüm Avrupa gençliğini zehirleyen uyuşturucu kaçakçısı ağzıyla konuşmak isteyenler başka kapıya gitsinler.
Bu sıkıntıyı beraberce, kardeşçe çözeceğiz. Tüm bunlara rağmen elinde silahla, insan öldürerek cennet vatanımızı bölmek isteyenler, başlarına geleceklere şimdiden razı olsunlar. Mesele budur’…’”
Demeliydi, ama söyleyemedi’…

Hep söyledim yılın son gününde de tekrar ediyorum. Bu topraklarda herkesin gözü var. Bu ülkeyi yönetmek için ’“Tarih’” ve ’“İnsan’” adlı iki gücü çok iyi tanıyan devlet adamlarına ihtiyacımız var. Böyle adamların sesi gür çıkar ve taa okyanus ötesinden duyulur. Böyle devlet adamlarının itibarı da çok olur dostu da çok olur. Böyle devlet adamlarının ayağına herkes gelir, o otellere koşarak gitmez.

2010 yılının son sözlerini de Türk Milletine söylemek istiyorum; Türkiye üzerinde oynanan oyunları hala görmüyor musunuz?Niçin kendi kaderine sahip çıkmıyorsunuz?Sizler bu vatanın sahibi değil misiniz?
Yeter , lütfen kendinize gelin. Sarı saçlı, mavi gözlü adamın başını eğdirmeyin artık’….

Hepinizi sağlıklık, başarılı, huzurlu yıllar diliyorum.