Cumhuriyet devriminin getirdikleri üzerinden yeniden düşünmek
Tayfun MARO

Cumhuriyet devriminin getirdikleri üzerine “devrim-karşı devrim” bağlamında yapılan tartışmalardan uzak durmaya özen gösteriyorum. Çünkü Kemalizm-İslamcılık karşıtlığına dayalı tartışmaların derinleştirdiği ayrışmanın toplumu getirdiği yerden bir uzlaşma çıkacağına inanmıyorum.
Ha keza ulus meselesi üzerine tartışırken de Kürt sorununun benzer akıbetinden endişe ediyorum. Derin yarılmalara yol açabilecek olaylar gözlerimizin önünde cereyan ediyor.
 
Aydınlanma devrimini salt Kemalist ideoloji olarak anladığımızda, bu indirgemeci tutum, düşünce ufkunu daraltmak gibi bir soruna yol açıyor.
Kemalizm, Batıda ortaya çıkan Aydınlanma devriminin kendisi değildir; esinlenmiş fakat devamını getirememiştir. Belki de bu yarım kalmışlık durumunu Aydınlanma’dan ayırt etmek için “Kemalist” ideoloji oluşturuldu. Bunu söylerken Atatürk’ün sonradan vazgeçtiği Kemalizm denemesini kastetmiyorum. Sonraları yeniden şekillenen Kemalizm’den söz ediyorum.
Sonuç itibarıyla, öyle veya böyle, Kemalizm yapısal olarak sorunlu bir ideoloji denemesidir.
 
Çağdaş uygarlık ve batılılaşma, Kemalizmin iki ana hedefi olmakla birlikte, uzağında kaldığı hedefler olarak da anlaşılabilir. Ve her iki hedef de kapitalist sistemi işaret eder.
Yani demem o ki, Kemalizm, Türkiye’nin kapitalist sisteme entegrasyonu bağlamında Aydınlanma düşüncesini ve moderniteyi savundu. Fakat Türkiye kapitalist sistemin periferisinden yukarı çıkamadı. Yani entegrasyon süreci çok başarılı değil. Ancak, bu durumu CHP’nin başarısızlığı olarak açıklama çabası hiç ikna edici olmaz. Çünkü Cumhuriyet devrimi, 80 yıl boyunca, askeri vesayet altındaydı. Çünkü üretici güçleri her zaman muhafazakârlar geliştirdi. Değil mi ki 65 yıldır iktidardalar.
 
Kapitalist sistemin sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkan ulus devletlere dayalı yeni düzeni, geçen yüzyılın başında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin de esin kaynağı oldu.
Bu yüzyılın başında ise, ulus devletlerin, uluslararası sisteme ayak bağı olduğunu görüyoruz. Yeni dünya düzeninde, sınırlar ve devletler gözden geçiriliyor.
Dünyanın ahvali böyle iken, ulus odaklı siyaset yapanların ulusalcı tezlerle sınırladıkları düşünce dünyaları, Türkiye’nin önündeki zorlu yapısal sorunların çözümüne olumsuz etki yapıyor.
Bugün Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en çetin sorun, kimlik siyasetine dayalı olarak ortaya çıkan din ve etnisite gruplarının yeni kamusallık talebidir. Ve bu talepleri konuşmak için Kemalistlerin çok yol alması gerekiyor.
 
“Aydınlanma düşüncesi ve laisite, kamusal alanda batı normlarına uygun bir yaşam biçimini öngörüyor. Yanı sıra, Cumhuriyet dönemi sosyolojisi, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşını ‘Türk’ olarak tanımlama imkânı veriyor.” Tam da bu nedenlerle, islamcılar ve Kürt etnisitesi Cumhuriyet’i dönüştürmek istiyor.
Sorunun ortaya çıktığı alan ile önerilen çözüm modelleri arasında meydana gelen çatışmalı ve uzlaşmaz durum, kimseyi sürgit haklı kılmıyor. Herkesin kendi durumunu gözen geçirmesi gerekiyor.
 
Cumhuriyet devriminin getirdikleri itibarıyla bir tabu olmadığı, kuruluş felsefesinin tartışılabilirliği kabul edilmedikçe;
İslam devleti fikrinin ülke bütünlüğü ve laisite ilkesiyle bağdaşmadığı, İslamcıların taleplerinin her türlü uzlaşmaya kapalı olduğu gerçeğiyle yüzleşmedikçe;
Silahların gölgesinde şekillenen Kürt taleplerinin sadece ve sadece bölünmenin şartlarını oluşturmaya yarayacağı gerçeği görülmedikçe;
yeni bir toplumsal sözleşme yapmanın, yeni bir mutabakat sağlamanın koşulları ortaya çıkmayacaktır.
 
Cumhuriyet devrimi bitmedi; Fakat Aydınlanma ile ortaya çıkan Modern Cumhuriyet’in yeni başlangıçlara ihtiyacı var. Bütün mesele, bakış açımızı değiştirme cesaretini göstermekte…
Atatürk diyor ki; “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/cumhuriyet-devriminin-getirdikleri-uzerinden-yeniden-dusunmek/9223