Kılıçdaroğlu-TESEV-Soros ilişkisi!
Ümit YALDIZ

Türkiye’nin gündemi ne olursa olsun CHP’nin gündemi değişmiyor. Parti içi iktidar ve koltuk kavgası her dönemin en bilindik hikâyesi…
Ertelenen ama yine de yaklaşan kongre süreci öncesi Yeni CHP yönetimlerinin tabun tutma ve muhalif örgütü ele geçirme planı çerçevesinde gündeme gelen il-ilçe operasyonları İstanbul’dan İzmir’e kadar tüm örgütlerde gündemin ilk sırasında.
Bu kapsamda İstanbul’da en az 14 (ki çoğu Gürsel Tekin’e yakın ilçeler) İzmir’de de 14-15 ilçenin görevden alınması an meselesi. Gerekçe performans düşüklüğü…
Neyin performansı? Tabi ki Yeni CHP yönetimine intibak ve siyasi manevra performansı… Bazı ilçe örgütleri ne yazık ki bu konuda geride kaldı. Parti içi değişimi doğru okuyup gerekli manevrayı zamanında yapamadılar ‘Kral öldü, yaşasın yeni kral’ deme noktasında zafiyet gösterdiler. Dün birlikte siyaset yaptıklarını satıp, ‘Dünkü CHP’nin başdüşmanı, bugünkü CHP’ninse en geçerli/değerli şahsiyetlerden birine dönüşen’ Süleyman Demirel’in ünlü özdeyişindeki ‘Dün dündür, bugünse bugün’ sözünün gereğini yapamadılar.
Yeni CHP yönetimi de haklı olarak onlarla kongre sürecine gitmek istemiyor. Dahası kongre sürecini onların yönetmesini doğru bulmuyor.
Ama CHP’nin tek gündemi yaklaşan kongreler değil elbette. Deniz Baykal’ın kasetli şantajla alaşağı edildiği olağan kurultaya günler kala Genel Sekreter Önder Sav’ın sahiplenmesiyle CHP’nin başına oturan Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ‘Sorosçuluğu' tartışılıyor bugün. Takip edenler bilirler, bir süredir parti içi gündemin en önemli maddesiydi bu. Önce CHP İstanbul Eski Milletvekili ve Yeniçağ Yazarı Prof. Dr. Esfender Korkmaz kaleme aldı. Ardından da uzun süre ekranlarda Yeni CHP’nin resmi sözcüsü gibi konuşan Barış Yarkadaş…
Kılıçdaroğlu’nun parti içi operasyonlarla kafayı bozup, bir ileri/iki geri manevralar yaptığı süreçte benim de üzerinde durduğum bir konuydu aslında. CHP liderinin oluşturduğu kadrolara bakarak başka bir MYK üzerinden beslendiği izlenimi edinmek zor değildi çünkü. ‘Kadromu ben yapacağım’ dediği kurultayda 80 kişilik Parti Meclisi’nin en az 40’nın CHP’ye ilk kez kaydolduğu, pek çoğunun SOROS’un desteklediği bir takım vakıflarda üyeliklerinin bulunduğunu o günlerde yazmıştım.
Kılıçdaroğlu’nun da bu türden bazı vakıflarda kurucu üye olarak görev yaptığını da aktarmıştım. O Vakıfların en büyüğü TESEF… Yani Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı…
Bugün yeniden gündeme getirtilen iddia ise Kılıçdaroğlu’nun TESEV’in kurucu ortağı olduğu şeklinde. Yeniden gündeme getirilen diyorum çünkü bu bir devlet sırrı değil.
Aslında iddia da değil.
Gerçeğin ta kendisi… Merak ediyorsanız, TESEV’in resmi internet sitesini ziyaret edip, vakıf senedine bakarsanız.
Burada sorun Kılıçdaroğlu’nun TESEV’in kurucu üyesi olması değil. TESEV’in SOROS’la bağlantısı…
SOROS’un dünya genelinde faaliyet yürüten ve başta Türkiye’nin komşuları olmak üzere pek çok ülkede ‘turuncu devrim’ yapmayı başaran Açık Toplum Vakfı’nın ülkemizdeki en önemli, en bilindik müttefiki TESEV.
Kurucularını internet sitesinden duyuran TESEV bu durumu da inkar etmiyor. Hatta bizzat
Başkanı Can Paker’in Sabah Gazetesi’ne verdiği röportajda olduğu gibi ‘yılda 2 milyon dolar’ katkı aldıklarını, AB ve ABD yanlısı bir siyaset tavsiye ettiklerini, Türkiye’nin çıkarının da bu iki rotada olduğunu itiraf ediyor.
1994’te kurulan TESEV’in internet sitesinde yayınlanan Vakıf Senedi’nde hem 2002 sonrası Vakfa üye olan 306 kişinin/kurumun adı hem de kurucu yönetim/denetim kurulu üyelerinin listesini görmek mümkün. Vakfın resmi amacı Türkiye’ye demokrasi ve şeffaflık getirmek…  Şu ana kadar yapılan çalışmalara bakarsanız Kürt meselesi ilk sırada olduğunu görürsünüz. Hatta vakıf Kürt meselesi üzerine yaptığı araştırmalara hatırı sayılır bir dış destek almayı da başarmış.
Türkiye’de görev yapan pek çok akademisyenin çalışmalarını desteklemiş/fonlamış TESEV. Bunlar arasında CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun partiye kazandırdığı Binnaz Toprak’ın ‘endişeli modern’ çizgideki araştırmaları ilk sırada.
 
Ve Vakfın ilginç üyeleri…
Kimler var kimler… İshak Alaton, Bülent Eczacıbaşı, Eli Acıman, Bülent Akarcalı, Öner Akgerman, Mehmet Ali Birand, Hasan Cem Boyner, Hasan Cemal, Erol Çevikçe, Kemal Derviş, Süleyman Gazi Erçel, Tarhan Erdem, Üzeyir Garih, Hursit Güneş,  M.Galip Jabban, Nedim Kalpaklıoglu, Cefi Jozef Kamhi, Jak V. Kamhi, Kemal Kılıçdaroglu, Can Kıraç, Tosun Terzioğlu, Simantov Ortaeskinazi, Umur Talu, Tavit Köletavitoglu, Ethem Sancak, Hüsnü M. Özyegin, Ünal Aysal, Ali Sabancı, Nuri Çolakoglu, Cüneyd Zapsu, Osman Kavala…
Kimi sağda, kimi solda, kimi laboratuarda, kimi dünya bankasında, farklı kentlerden bir sürü isim… Pek çoğu ülkenin kodaman işadamlarından mütevellit.
Çıkış noktası 1960’lara kadar uzanıyor. Nejat F. Eczacıbası’nın kurduğu Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferans Heyeti’nin devamı niteliğinde kuruluyor.
Bu kadar ilginç ismin böylesine ciddi bir amaç etrafında toplanması tabi ki önemli… Ama TESEV’in gelinen noktada sıradan bir dernek olmadığı da ortada.
Kafaları karıştıran TESEV’in ‘turuncu devrimleriyle ünlü’ Yahudi/Siyonist işadamı Soros’tan beslenmesi…
CHP’yi ilgilendiren kısmı ise bu vakfın 183 nolu üyesinin Genel Başkan Kılıçdaroğlu olması… Numarasının 183 olması Kılıçdaroğlu’nun vakfa katılış sırasını değil listenin soyadına göre yazılmış olmasından kaynaklı. Ayrıca Hurşit Güneş’ten Osman Kavala’ya kadar birçok CHP’linin de o vakıfta kurucu olarak yer bulması da ilginç.
Kılıçdaroğlu’nun TESEV’in kurucusu olması onun da SOROS’çu olduğu anlamına gelir mi? Tabi ki de gelmez. Ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun SOROS’un müttefiki olan bir dernekte/vakıfta ne aradığını, hangi görüşlerini paylaştığını, hangilerini CHP’nin görüşüne dönüştürdüğünü kamuoyuna aktarması gelinen noktada şart olmuştur.
AK Partililerin neden bu konuya girmediğine gelince…
Bir zamanlar ABD’deki benzer ‘düşünce kulüplerinde’ Başbakan Erdoğan’ı kast ederek, ‘Onu süpürüp deliğe atmayın. Onu devirmeye çalışmak yerine ondan yararlanın, kullanın…’ diyen Başbakanın özel danışmanı ‘fındıkkıran’ Cüneyd Zabsu’nun da TESEV’in kurucu üyesi olması olabilir nedeni…
Pek çok okurun aklına Deniz Baykal’ın istifa konuşması gelmiş olabilir şu anda… ‘CHP’yi yani Türkiye’nin ana muhalefetini dizayn etmeye çalışanlar var. Onlarla mücadelem bundan sonra da sürecek’ diyen Baykal’ın o sözleri…
TESEV kurucu üyeleri arasında bulunan Cem Boyner’in bir dönem Türkiye için siyasi umut olarak lanse edilmeye çalışılması, Kemal Derviş’in benzer bir operasyonla ‘kurtarıcı’ modunda Ecevit kabinesine paraşütle yerleştirilmesi ve de Baykal’ın istifası sonrası ‘CHP’nin kurtarıcısı, Türkiye’nin umudu’ olarak Kılıçdaroğlu’nun bir anda pompalanmasındaki amaç aynı olabilir mi? Bunu zaman gösterecek.
Ama TESEV’in gizli gündeminde Türkiye’ye yön/ayar vermek gibi bir amaç olduğu su götürmez bir gerçek. Mesele burada bu rotanın kimin tarafından çizildiği… Soros’un çizdiği rotadan yürüyorsa TESEV, bu vakfın kurucuları, destekçileri arasında bulunan herkes töhmet altında kalır.
Hele hele Türkiye’yi yönetmek gibi bir iddianın sahibi olan CHP’nin tepesindeki isimse söz konusu olan durum daha da vahamet arz eder.

*

CHP’deki değişim sürecinin ve de Kılıçdaroğlu’nun en yılmaz savunucusu Barış Yardakaş bile bu noktaya gelmiş durumda bugün. Yarkadaş’ın yazılarını yayınladığı ve sahibi göründüğü Gerçek Gündem’in yorumcularına göre tavır değişikliğinin altında hemşehrisi Gürsel Tekin’in parti içinde sarsılan konumu yatıyor.
Anlaşılan o ki parti içinde özellikle de İstanbul özelinde Erdoğan Toprak’ın dediğini yapan ve Gürsel Tekin’i dışlamaya başlayan Kılıçdaroğlu’na karşı içeriden de bayrak açılıyor.
Tüm bu iddialar/yorumlar kamuoyuna ne kadar yansır bilemem. Çünkü TESEV’in Vakıf senedindeki üyeler Türk medyasının en büyük, en kodaman reklâm verenleri… O nedenle bu haberin belini kırabilirler. Kamuoyunda yeterince yer bulmasa da bu haberin kulaktan kulağa yayılarak CHP örgüt gündeminin ilk sırasında olduğu/olacağı açık… Gittikçe partilerine, genel başkanlarına olan inancı zayıflayan örgüt ve seçmen tabanı için bu türden bilgi ve yorumlar, içten içe kavrulan CHP’deki yangını büyütebilir. Ki o yangın her an CHP Genel Merkezini de kuşatabilir.CHP örgütünün gündemindeki bir diğer isim ise Hüseyin Aygün… Dersim Milletvekili… Bayram’da Zaman Gazetesi’ne konuşan Aygün, CHP’li olmadığını açık açık ifade ettikten sonra Dersim meselesine tek sorumlunun bugün rozetini taşıdığı CHP olduğunu, Mustafa Kemal Atatürk’ün de bu konuda ‘sorumlu’ olduğunu savunuyor. Milliyet Yazarı Melih Aşık dün bu röportajı taşımış köşesine… Dersim’de neler oluyor başlığı taşıyan o yazıda CHP’li vekil Aygün’ün Atatürk’ü, CHP’yi topa tutmasına/hedef almasına şaşıran Âşık, PKK Elebaşısı Abdullah Öcalan’ın bir kitapta yer alan ‘Dersim isyanı Fransızların işiydi. Türkiye Cumhuriyetinin suçu yok’ ifadesine gönderme yapıp, ‘Nereden nereye geldik. Atatürk’ü, Cumhuriyeti savunması gereken CHP’liler onu topa tutarken, Cumhuriyeti savunmak Türkiye Düşmanı Öcalan’a kalıyor’ diye noktalamış.
*
Biz de bugünlük noktayı koyalım… Devamını nasılsa getiririz.
 



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/kilicdaroglu-tesev-soros-iliskisi-/3975