Ne ara bu kadar vefasız olduk! Nerde o eski biz? Bizler? En son dün İzmir’in efsane siyasetçisi, bir çoğumuzun neredeyse “öz abla”sı Işılay Saygın’ın evinin mahkeme kanalıyla satılacağını öğrenince beynimden vurulmuşa döndüm.. Oysa o ev tarih, o ev siyaset, hizmet.. İkbal günlerinde yanında olanları bilmem; ama son 5-6 yılında en yakın 5-6 kişiden biriydim. “Hakan kardeş biraz dertleşelim” dediğinde kırmamak adına kalkıp 4-5 saat yolculukla, Bodrum’dan, Ankara’dan randevuya yetiştim. Oysa bana vasiyet etmişti; “Hakan kardeş sen müzecisin. Bu ev kadına şiddete başkaldırı anlamında KADIN DEMOKRASİ VE HOŞGÖRÜ MÜZESİ olsun…” demişti. Koyulacak bir çok kendine ait eşyayı da teker teker göstermişti. Masası, kalemleri, kitapları, başkan, milletvekili ve bakan olarak giydiği kıyafetler, tablolar, mektuplar, gelen hediyeler… “Sayın Bakanım” dedim, “Levent (Piriştina - o dönem Buca Belediye Başkanı’ydı) sizi sever, duyarlıdır. Bence o ilk adımı atsın, müze’yi birlikte kuralım, zamanı gelince bu evi de katarız…” Şimdi öyle pişmanım ki.. Ev satılacak! Yazıklar olsun! Onlar ölmese de biz “öldürmekte mahiriz”.. Oysa Uluslararası Müzecilik Derneği öncülüğünde gerçekleştirilebilir kıymetli Bakanım’ın, Ablam’ın isteği.. Ancak İZMİR ‘in değerli Valisi Yavuz Selim Köşger, duyarlılığına inandığım, dostum Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ve çok sevdiği Buca’nın genç Belediye Başkanı Erhan Kılıç harekete geçebilir.. “Avuç oluşturanlara” inat.. İZMİR’e ömrümü vermiş, o yüzden aile kurmayı bile ötelemiş Işılay hanım için değmez mi?
Duyarsız, umarsız, sevgisiz..
Neden böyle uzaklaştık sevgi limanından; hep kötülüklere koşarak ister-istemez..
Hani bizim tarihsel hoşgörümüz?
Dillere destan!
Komşuluklar, yarenlikler, paylaşımlar..
Siz, biz, onlar!
Nerede?
Nereden nereye?
O ev sevgiler, acılar, hüzünler, içe kapanışlar..
Vefatından sonra o evdeki birçok eşyanın “talan edildiğini” duyunca perişan olmuştum, şimdi iyiden iyiye yıkıldım.
Işılay Hanım (Saygın) için değerdi..
Sevgili Ablam için yapardım, yaptım..
Şimdi “her şeyi olan” o ev satılıyor.
O karşımdaydı, sapasağlamdı, nasıl böyle bir şeye girişirdik!
Öyle üzgünüm ki..
Keşke yapsaydık o müzeyi, keşke o da yaşamını o müzede sürdürseydi..
Bir tarih yok olacak..
Duvarlara, tahtalara, çatı aralarına sinmiş nice anılarla..
“Efsaneler ölmez” gibi boş - beylik değerlendirmelerden de kaçınalım lütfen..
Maalesef..
Onu sevenlerin duyarlılığı ile..
Ailesi için bir yorum yapmıyorum; yukarıda Allah var!
Bir de ipucu vereyim; böyle hassas bir konu için “tapu bedeli üzerinden istimlak” yapılabilir..
Yapılmaz mı?
Bu sadece Işılay Saygın Bakanım’ın kimliğinde İZMİR adına bir vefa ve sevgi tablosu oluşturmaz; aynı zamanda Türk kadını için de şiddet bağlamında yükselen en güçlü ses olur..
Ah Abla’cığım; üzgünüm..
Ama.. Merak etme; bu kent daha ölmedi..
Ya da..
Ben o iyimserlikteyim.