Kordon’un tadı nasıl kaçtı?
Muhittin AKBEL

İzmir’in Kordonboyu huzurdur, nefestir.

Buluşma noktasıdır.

İzmir’e misafir gelenler için “Kordon’da fotoğraf çektirmediysen, İzmir’e gittim deme” denilen bir yerdir Kordon…

Kordon’da içilen çayın bile tadı bir başkadır.

Kordonboyu’nu arşınlamanın mutluluğu, kelimelerle anlatılmaz, yaşanır.

Sokak müzisyenlerinin şarkılarıyla coşarsınız.

Neşeli bir grubun oyunlarını izlerken, bir bakmışsınız eğlencenin ortasına düşmüşsünüz!

Sevgiliyle, eşle dostla çimlere oturup edilen sohbete doyum olmaz.

Ayrı kalındığında, hasreti çekilen bir yerdir Kordonboyu…

***

Gelin görün ki, Kordon’da çalışanlar, mekan işletenler, Kordon’daki evlerde yaşayanlar, yukarıda anlattıklarımı anlatmıyor artık…

Tam tersine, Kordon’u çirkinleştiren kötü görüntüleri, yaşanmış çirkinlikleri anlatıyorlar.

Mesela bir işletmeci, 18 yaşından küçük çocuk çetelerden bahsetti.

Kendi aralarında numaradan kavga ediyorlarmış, o sırada kavgayı ayırmak isteyenlerin telefonlarını gasp ediyorlarmış.

Uyaranlara bıçak çekip tehdit ediyorlarmış.

“Polis bir şey yapmıyor mu?” diye soruyorum.

“Polis de bunlarla baş edemiyor. Hepsini yakalıyor, götürüyor; bir bakmışsınız, polisler görev yerlerine dönmeden çocuklar burada!” yanıtını alıyorum.

Demir çubuklarla saldıranlar bile varmış Kordon’da.

Çimlerin üzerinde her gece yaşanan yaralamalı kavgalardan bıkmışlar.

Bir işletmeci “Çimlerin üzerinde olay çıktığında, bizler de olay mekanımıza sıçramasın diye, yolun deniz tarafında tetikte bekliyoruz. Kavgacılara set çekiyoruz adeta” diyor.

Ne kadar korkunç bir şey değil mi?

***

Davulcu, darbukacı, kemancı, gitar, saz çalan kişilerin portatif kabinleri kurup, müzik yayını yaptıklarını…

O gürültüde müziğin, müzik olmaktan çıkıp, gürültü kirliliğine dönüştüğünü anlattı birisi…

Çimlerin üzerinde dinlenmeye çalışanlar, evlerinin balkonunda oturanlar, restoran ve kafelerdeki müşterilerin, gürültülü ortamdan çok ama çok rahatsız olduklarını ifade ediyor, işletmeci arkadaş…

***

Korsan valeler…

Saat 22.00’den sonra, yani İZELMAN görevlileri dükkanı kapatıp gidince ortaya çıkarmış.

Kordonboyu’na normal park yerine veya ikinci, üçüncü sıralara park edenlerden para istiyorlarmış.

Tuvalet sorununun da had safhada olduğunu ifade ettiler.

Bir arkadaş dedi ki:

“Alsancak Vapur İskelesi’nin karşısında bir tuvalet var.

Saat 22.00’de kapatılıyor.

Sonrasında tuvalet ihtiyacı olanlar, kafe ve restoranlara gidiyor.

İzin versek bir dert, vermesek bir dert.

Size şunu söyleyeyim; cumartesi günü Kordon müdavimlerinden 250-300 kişi, tuvalet için benim mekana geldi.

Kabul etmezsek, olay çıkarıyorlar.

Kabul ediyoruz, 300 kişinin tükettiği su, kullandığı tuvalet kağıdı, hep masraf.”

***

Saat 22.00’den sonra içki satışı yasak.

Ancak çimlerin üzerindeki vatandaşlara gece 03.00’e, hatta 04.00’e kadar içki servisi yapıldığını duyuyorum mekan sahiplerinden…

Birisi dedi ki:

“Tekel bayileri, whatsapp grubu oluşturmuşlar.

Dükkan açık ama satış yapmıyormuş gibi görünüyor.

Fakat saat 03.00’te elinde torbalarla, whatsapp üzerinden aldığı içki siparişlerini insanlara ulaştırıyorlar.

 İnsanların içki içmesine karşı değiliz ama adabıyla içseler, kafayı bulduktan sonra birbirlerine saldırmasalar, olay çıkarmasalar, gürültü etmeseler  keşke…”

***

Anlayacağınız, akşamları Kordon, Kordon olmaktan çıkmış durumda.

Huzur veren Kordon, olmuş çekilmez çile!

Peki bu işin çözümü yok mu?

Elbette vardır.

Mekan sahipleri, belediyenin, emniyetin ve esnafın başının toplanıp bu sorunu çözmek için kafa yorması gerektiğini söylüyor.

Sadece polisin, sadece belediyenin, hele hele esnaf derneğinin tek başına bu çirkinlikleri ortadan kaldırmasının mümkün olmadığını ifade ediyorlar.

Kordon’daki işletmecilerin anlattıkları, onların isyanları umarım bir kulaktan girip ötekinden çıkmaz.

Kordon, eskiden olduğu gibi orada bulunan herkese huzur verir, nefes olur.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/kordon-un-tadi-nasil-kacti/16376