Soyer’in İZSU ile ilgili bir yazı
Cumhur BULUT

Yeşildere’den Gaziemir’e hatta oradan Aydın’a kadar uzanan yol her zamanki gibi kalabalık. Trafik klaksonlar arasında doğacak şiddeti müjdeliyor.

Ama benim vaktim yok. Bir şekilde bu cendereden çıkmak, Eserkent üzerinden Atatürk Eğitim ve Araştırma hastanesine ulaşmam gerek.

Buralar neresi mi?

Kısaca anlatayım… Hani İzmir’in Grand Şehremini Tunç Soyer’in Milli Bayramlarımızın birinde Enternasyonal bir marşla hoplayıp zıplarken “burası neresi yav” dediği yere çok yakın…

Neyse veriyorum sağ sinyalimi dalıyorum Çitlenbik’ten içeri. Hedefim kestirmeden Eserken’te çıkmak.

Tam 5770 sokağa giriyorum ki bir de ne göreyim karşımdan bir sel geliyor, bir afat-ı seyyal ki anca kaçan kurtuluyor.

Bu ne Allah’ım! Havada tek bir bulut ve yağmur emaresi yok. Nereden geliyor bu su?

Hafif tip ticari aracımı sele kalkan edip ilerliyorum…

Kaldırıma sığınmış bir teyze yukarıdaki bir başka teyze ile bağrışıyor;

Canları çıkmayasıcılar dün sabah bizim Ethem aradı, aşamüstü de Necla’nın Hasan aramış hala gelcekleğ!”

Diğeri,

E muuğtar da aramış, zabanan geçti buradan, hindi gelileğ dedi, ne gelen va, ne giden!”

Sorsan kuraklık vağ, barajlar boş”

parısını da bizden alığla…”

Yaklaşıyorum kaldırımdaki teyzeye;

Selamın aleyküm değzem, su arızası mı önkü?”

O da yukarıya sesleniyor;

Geldileğ gıız, geldiler …“ her halde araba aldanıyor. Nerede kaldınız diyerek çatmasa bir araba dayak yemesek bari diye de içimden bildiğim bütün duaları okuyorum.

Yukarıdaki;

geçmiş oğsun gari…”

Yok değzem ben İZSU’cu değilim. Ama arar sorar, ekip getirtmek için uğraşırım”…

***

Konuşmamız biraz daha uzun fakat, fazla tafsilata gerek yok!

Çünkü zaaf ortada!

Şu kurak zamanlarda, bu susuzlukta ve onlarca arıza ihbarına karşı tamir ekiplerinin mahallelerimize gelmemesi büyük bir idari zaafın delilidir.

Bu İzmir’e sırt çevirmenin ve İzmirlilere Brüksel’den bakmanın göstergesidir.

İlk defa yazmıyorum böyle bir yazı…

İlk defa Orman, ilk defa su ve ilk defa vatan diyen biri de değilim. Bilirsiniz.

Su arızaları ile ilgili onlarca sosyal medya ihbarımı, yetkililere direk ulaşım çabalarımı hatta köşe yazılarımı bilirsiniz…

Olmuyor efendim. Bu ilgisizlik, bilgisizlik ve bu umursamazlık size yakışır ama biz hizmet alanlara reva görülemez, onu söyleyeyim!

Devamlı surette tribüne oynayarak, gerçeklerden kaçıp hayal dünyasında yaşayarak çözülmüyor sorunlarımız.

Yaşanan o su arızasında kadar su kaybettiğimizi inanın ölçemeyiz! Gerçekten sel gibi akıyordu su, hem de günlerdir.

Ama tabii ki “sorumluluk ve görev bilinci siyasi parti kadrolaşmasıyla oluşmuyor”… O başka bir ciddiyetin ve çok üst düzey bir anlayışın eseri…

***

Daha önce yazdım, şimdi de yazıyorum; Kadro eksiğiniz varsa alın sayın başkan personel alın, İzsu ekiplerini güçlendirin.

Arızalarımıza ve kaçaklarımıza acil müdahale edilsin. Şu kuraklıkta bir damla suyumuz bile önemli.

Ha vatanın bir tek çakıl taşını kaybetmişiz ha suyumuzun bir tek damlasını!

Bu arada personel alacaksınız ya lütfen İzmirli olsun… Transfer işçi, transfer kadro bize yaramaz.

Onlar ne İzmir’i tanır ne İzmirliyi…

Sonra yakalanıverir ya da “burası neresi yav” diyiverirler…

Benden söylemesi…



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/soyer-in-izsu-ile-ilgili-bir-yazi/15558