En 'onurlu' başkaldırma!
Mehmet KARABEL

Günün sihirli kelimesi…

“Başkaldırmak”

Sözlükteki karşılığı…

Birbirine yakın olsa da “muhtelif” örnekleri var…

“Sivil itaatsizlik”, diyen de var…

“Otoriteye karşı çıkmak”, diye özetleyen de…

Kimilerine göre ise…

“Haklı Sosyal İsyan”

Galiba…

En anlamlı tanım işte, bu…

***

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer

Koltuktaki ikinci yılını bitirmeye…

Neredeyse iki ay kala…

İzmir’in Tarım Başkenti Ödemiş’ten…

Ankara’ya…

İktidar Partisi’ne seslendi…

Yüksünmeden, çekinmeden…

Bir “başkaldırı”dan söz etti…

Kararlı bir ifade ile şu cümle düştü dudaklarından:

“Memleket toprağının her karışı kutsaldır... Bu ülkenin her karışını korumak için mücadelemizi son nefesimize kadar sürdürmeye kararlıyız… Başkaldırıyoruz…”

N’oluyoruz, demeye kalmadı…

Sözlerinin arkasını getirirken, tarih dersi verir gibiydi:

“Yerli ve millî olmak, sözde değil, özde olması gereken bir mesele… Bir memleket düşünün… Sınırlarını korumak için binlerce şehit vereceksiniz... Fakat o sınırların içindeki vatan toprağını kaderine terk edeceksiniz... Tarlaların ve köy evlerinin birer birer boşalmasına seyirci kalacaksınız... Yerli ve milli tohumlarımız hızla yok olurken, yabancı tohumlara teşvik vereceksiniz... Kültürümüzü, köklerimizi ve geçmişimize ait ne varsa her şeyi inşaat sektörüne kurban edeceksiniz... Büyük bir ustalıkla, tarımın doğduğu topraklarda tarımı yok etmeyi başaracaksınız…”

***

Sesi, titriyordu, bunları söylerken…

Taaa, iki yıl önce…

9 Mart günü…

Seçime hazırlanırken…

İkinci Cemre, Ödemiş’te toprağa düşerken…

Ve, dahi…

İzmir’i, kırsal kalkınmanın başkenti yapacağına söz verirken…

Ne demişti, aynı Tunç Soyer?

“Bu iktidar sizi tarım işçisi yapmak istiyor… Biz ise sizi bu toprağın bereketine, refahına ortak yapmak istiyoruz... Uçurumun büyüklüğü burada…”

***

Başkan Soyer’in sözünü ettiği “başkaldırı”, nerede ve nasıl başlıyor?

Cevap, belli…

Sizin, bizim, hepimizin…

“Yav, bu böyle olmamalı!” dediği noktada başlıyor…

Çünkü…

Başkaldırmak…

Aslında “karar vermek” ile eş değer…

Karar veremezseniz “etkin” olamazsınız…

Söylemleriniz havada kalır!

Sonunda yalnızlaşırsınız…

Hayatın tadı kalmaz…

Kırsaldaki toprağınıza…

Tarlanızı, suyunuza, ağılınıza baktığınızda…

“Ben bunları nasıl kaybettim!” diye dövünürsünüz…

*** 

Başkan Tunç Soyer…

Kırsal’ın gözünü açıyor…

Köyünü özleyenlerle içleniyor…

Tarlasını bırakıp…

Toprağın bereketine sırtını dönüp…

Rızkını şehir’de arayanların dayanılmaz çaresizliğine kapılarak…

“Kahrolanların kervanına yolcu olmayın!” demek istiyor…

Başkaldırının temelinde bu var!

Yani…

Zincirleri kırmak ve “toprak baba” ile barışmak…

***

Biliyor musunuz, aslında…

Bu kentin Reisi Soyer’e göre…

İzmir’den işaret fişeğini patlattığı “başkaldırı”nın hedefinde…

Anadolu tarımından geriye eser bırakmayanların yanı sıra…

“Verimi yüksek!” diyerek…

Memleketin her yerini yabancı tohumlara boğan…

Yerli tohum ırklarını teker teker tasfiye edenler vardı…

Tunç Soyer’e göre…

Gün gelecek, yabancı tohumlar ülkemizi tamamen istila edecek…

Topraklarımız çoraklaşacak…

Göllerimiz tek tek kuruyacak…

Yeraltı sularımız yüzlerce metre derinlerde kaybolacaktı…

“Geliyorum…” diyen tehlikeyi…

Bir bir anlattı, Ege’nin Tarım Başkenti’nde…

***

Bitiriyoruz…

Yaş olarak bir buçuk asrı geride bırakan…

İzmir Büyükşehir Belediyesi…

Yoksulluğa ve kuraklığa karşı ilk adımı…

“Başka Bir Tarım Mümkün” diyerek, Ödemiş’te attı…

8 bin 500 yıllık “Güzel İzmir”

Çok anlamlı bir hazırlığı hayata geçiriyor…

Çiftçiyle, besiciyle el ele vererek…

Yerli ve Milli bir Tarım Politikası inşa ediyor…

Bunu yaparken de…

Hayat arkadaşı, Köy Koop Başkanı Neptün Soyer

Kendisine destek oluyor, güç veriyor…

Vatana millete hayırlı olsun…

Bereketi bol olsun…

Nokta…

Sonsöz: “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür… Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya üzerinde olmayacaktık… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk...”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/en-onurlu-baskaldirma/15553