Kanla sulanan bu topraklar her sene yanar mı arkadaş?
Mehmet KARABEL

Ne zaman, bu milleti kahreden bir orman yangını çıksa…

Sağolsun, bizim medyanın başlığı…

Yarım asırdır hiç değişmez:

“Ciğerlerimiz yanıyor…”

…Ve, lanet olsun; yine ciğerlerimiz yandı…

Çanakkale Gelibolu’daki…

Zümrüt yeşili ormanlar Cehennem alevlerine teslim oldu…

Sadece kuşlar kaçabildi…

Kaplumbağalar bir metre “koşamadan” kömür oldu!

Önü alınamayan alevler ekili alanlara sıçradı…

Buğday tarlaları kömür karasına dönüştü…

Felaket bir anda katmerlendi…

Son Çanakkale-Gelibolu yangını…

500 hektardan fazla ormanlık ve ekili alanı bitirdi…

***

Bilmediğimiz, unuttuğumuz ya da…

Hatırlamak istemediğimiz acılarla yoğrulmuş o topraklar…

Nasıl olur da?

Yarım asırdır her yaz “muntazam” olarak yanar?

O alevlerin kavurduğu yörenin başına gelenler…

Hiç mi ders olmaz Devlet Baba’ya?

***

Yüzde 100 isabetli hava durumu raporları yayınlanıyor…

Meteoroloji zıpkın gibi…

Yarın hava nasıl olacak, rüzgar ne kadar hızlı?

Hepsi en az dört gün önceden belli?

Demek ki…

105 yıl önce…

Çanakkale’nin geçilmez olduğunu dünyaya kanıtlayan...

60 bine yakın şehidin…

100 bin civarında gazi’nin…

Kanıyla sulanan o toprakları koruyamıyoruz adam gibi…

Bi’daha soralım?

Neredeyse 50 yıldır, her yaz sezonunda…

Aynı topraklar nasıl alevlere keslim olur?

Sabotaj denilen “şeytan ruhlu” operasyonlar…

Neden hiç aklımıza gelmez?

***

Gelibolu dediğimiz o Cennet…

Önüne geleni kavuran alevlerin yarattığı en büyük Cehennemi…

Çeyrek asır önce yaşadı…

Takvimler 25 Temmuz 1994’ü gösterirken…

Bir iddiaya göre…

Bir çobanın mısır pişirmek için yaktığı ateş ormana sıçradı…

Yangın o günün teknolojisiyle 60 saat sürdü…

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı…

Büyük zarar gördü…

Dönemin Çanakkale Orman Bölge Müdürü Talat Göktepe…

Ölümle burun buruna gelen beş personelini kurtarırken…

Ne yazık ki…

Kendisi de alevlerin içinde kaldı; şehit oldu…

***

26 yıl önceki yangın öyle korkunçtu ki…

Savaştan kalan bombalar bile patlıyordu…

Çam ağaçlarındaki kozalaklar…

El bombası gibi fırlayıp, metrelerce uzaktaki ağaçları kavuruyordu…

***

Sonrası, hep aynı hikaye…

Acaba, diyorum…

Böylesi yangınlarda sabotaj ihtimali masaya yatırılıyor mu?

Orman Bölge Müdürlüğü yetkilileri…

Bıkmadan, usanmadan hep şunu söylüyor:

“Orman yangınlarının neredeyse yüzde 85’i insan kaynaklı…”

Nasıl beceriyoruz facia yaratmayı?

Çok basit:

Ya yaktığımız anız ateşinin önüne geçemiyoruz, yayılıyor!

Ya da ormanın yanından geçerken otomobilden izmariti fırlatıyoruz…

En çok da şöyle oluyor:

Piknik yaptıktan sonra cam şişeleri ormana atıyoruz…

O cam kırıkları, ışığı kırıyor ve yangın çıkarıyor…

Ya sabotaj?

O da insan eliyle ama “bilinçli ve isteyerek” yakıyor yeşil örtüyü…

***

Orman yangınlarının rüzgar zamanlamasına…

Hiç dikkat ettiniz mi?

Ya da aynı anda…

Birden fazla yerden yükselen alevlerin yarattığı şaşkınlık…

Hiç mi midenizi bulandırmadı?

Son yıllarda…

Türkiye, Suriye ve Doğu Akdeniz'de çok önemli adımlar attı…

Bu adımlar…

Hem bölgedeki dengeleri doğrudan etkiledi…

Hem de teröristlere ciddi zarar verdi…

Şu, inkar edilemez bir gerçek…

Orman yangınları…

Adeta ekonomik savaşın farklı bir türü  ve yansıması…

Son zamanlarda ciddi yara alan teröristlerden…

Milletçe her şeyi beklemeliyiz…

Bakın…

Sadece geçtiğimiz yıl…

Çanakkale’de bir yıl içinde 52 yangın çıktı…

***

Bitiriyoruz…

Devlet Baba…

“Çanakkale Destanı”nın yazıldığı topraklarda…

Terör ihtimalini de masaya koymalı…

Farkındasınız di’mi?

Son dönemlerdeki yangınlarda…

Rüzgarın en hızlı olduğu gün ve saat aralığı seçiliyor…

Üstelik…

Yangın aynı anda birden fazla yerde eş zamanlı başlıyor…

Çözelim, bu işi…

Ciğerlerimiz daha fazla yanmasın…

Memleketimin zümrüt yeşili örtüsü karalar bağlamasın!

Nokta…

Sonsöz: “Hain ellerin yaktığı ormanları, gözyaşlarıyla söndüremeyiz! / Anonim…”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/kanla-sulanan-bu-topraklar-her-sene-yanar-mi-arkadas/14824