Bir kız sevdim ama vermediler!
Mehmet KARABEL

Geride bıraktığımız Cuma…

“14 Şubat Sevgililer Günü”ydü…

Atatürk’ün de sevdiği…

Kalbini kaptırdığı, unutamadığı kadınlar oldu…

Ancak…

Biri var ki…

O’nu hiç unutmadı…

Kimdi o kız?

Sonu hüzünlü biten bir aşk öyküsü okumaya hazır mısınız?

Ha’di bakalım…

 

***

 

Bundan tam 107 yıl önce…

Mustafa Kemal, binbaşı rütbesiyle…

Bağımsızlığını yeni ilan etmiş Bulgaristan’ın…

Başkenti Sofya’ya askeri ataşe olarak atanmıştı…

Sofya Sefiri yakın arkadaşı Fethi Bey (Okyar) idi…

Sofya…

Osmanlı Devleti’nin Ordusu için önemli bir merkezdi…

 

***

 

Mustafa Kemal…

Genellikle…

O sırada pek popüler olan Bulgaria Pastanesi’ne takılıyor…

Tek başına çevresini tanımaya çalışıyor…

Çok soğuk bir Şubat akşamı…

Şehir Kulübü’ne davet edildi…

Atam, yakışıklılığı ile ortalığı kavuruyordu…

Dimitrina adında çok güzel bir kızla tanıştırdılar…

Aslında…

Kıza herkes “Miti” diye sesleniyordu…

İsviçre’de eğitim görmüştü, üç dil biliyordu…

Mustafa Kemal, gözünü Miti’dan alamıyordu…

Dayanamadı…

Yanına gitti; “Bu dansı bana lütfeder misiniz?” dedi…

Miti’nin ela-yeşil gözleri parladı…

Binbaşı Mustafa Kemal’ın eli, genç kızın beline sarıldığında…

Orkestra Mavi Tuna Valsi’ne başlamıştı…

Onlar artık, salonun ortasında gözleri birbirine kenetlenmiş…

Uçar gibi dans ediyor, izleyenlerin başını döndürüyorlardı…

 

***

 

İnanmayacaksınız ama…

Ertesi gün…

Miti’nin annesi Mustafa Kemal’e minicik bir not yolladı…

Eve, çaya davet ediyordu…

 

***

 

Mustafa Kemal ile Miti…

Her akşam buluşmaya başladılar…

Çok mutluydular…

El ele dolaştıkları Borisova Parkı aşklarına mekan oluyor…

Bazen buz pateni yapıyor, tiyatroya gidiyorlardı…

 

***

 

Sevda masalı yaşamayan bilmez…

Ah, o dedikoducular yok mu?

Aşk’a inanmayanlar, oyun bozucular…

O zaman da vardı…

Hünerlerini sergilemeye başladılar…

Tatsızlıklar başladı…

Nasıl başladı?

Şöyle başladı…

Miti’nin babası Bulgar Çarı’nın güvendiği generallerden biriydi…

Savaş kahramanıydı, savunma bakanlığı bile yapmıştı…

Böyle bir adamın kızı…

Bir Türk erkeği ile nasıl yakınlaşabilirdi?

Oysa…

Mustafa Kemal’in umrunda bile değildi o dedikoducular…

“Zaman kaybetmeyelim, evlenelim” dedi, genç kıza…

Miti, dünden hazırdı…

Bir solukta, “Evet…” dedi…

İyi de…

General baba n’olacak?

İşte o Bulgar baba…

Mustafa Kemal’i karşısına aldı ve şöyle dedi:

“Bu evlilik mümkün değil… Bundan sonra kızımla görüşmeseniz iyi olur…”

Ve, hemen birkaç gün içinde…

Miti’yi bir mühendisle nişanladılar…

 

***

 

Mustafa Kemal, yıkılmıştı…

Kalbini Sofya’da bıraktı; iki gün içinde İstanbul’a döndü…

Hüzünlüydü…

Ama, bilmediği / bilemeyeceği bi’şi olmuştu…

Güzeller güzeli Miti…

Başkasıyla evlenmeyi ret etmiş…

Parmağına takılan göstermelik yüzüğü fırlatıp, atmıştı…

Mustafa Kemal’in…

Yüzüğü atma olayından hiç haberi olmadı…

Aşkını kalbine gömdü…

 

***

 

Belki de…

Atatürk’ün ömrü boyunca yaptığı tek hata…

Miti’yi koluna takıp…

İstanbul’a gitmeyişi oldu…

Miti, içine öyle işlemişti ki…

O kızı hiç unutmadı…

Yıllar sonra, Ankara’ya temsil için gelen…

Bulgar Tiyatrosu’nun oyuncularıyla sohbet ederken…

Dudaklarından şu cümle döküldü:

“Gençliğimi bıraktım Sofya’da… Bir kız sevdim ala, bana vermediler…”

 

***

 

Merak ettiniz di’mi?

Güzel Miti’ye ne oldu, diye…

Orası çok acıklı…

Mustafa Kemal ile tanıştığında…

18 yaşındaydı…

30 yaşına kadar tüm kısmetlerini geri çevirdi…

Yıllarca…

Mustafa Kemal’den mektup bekledi…

Aile baskısına dayanamadı; sonunda…

Bir mühendisle evlenmeyi kabul etti…

O evlilikte, ne aşk vardı ne de bi’tutam sevgi…

İki kızı oldu…

Kendini onlara adadı…

70 yaşına geldiğinde hastalandı…

Zor konuşuyordu…

1966 yılının 7 Ağustos gecesi…

Başında bekleyen kızkardeşinin kulağına fısıldadı:

“Biliyor musun, rüyamda O’nu gördüm… Galiba, sonunda Mustafa Kemal’e kavuşuyorum…”

Bunlar son sözleri oldu…

Ela-yeşil gözlerini bi’daha açılmamak üzere kapattı…

 

 

***

 

Masal değil…

Gerçek aşk, işte bu!

 

***

 

İki gün geride kaldı ama…

Hiç önemli değil…

Aslında…

Her gün “Sevgililer Günü” değil mi?

Nokta…

 

Sonsöz: “Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi, sahiplendiğinde sadık kalmayı? Sen bilir misin aşık olmayı? Gerçekten sevebilir misin? Unutma; ya çok seversin bir kere, ya da hiç sevmezsin… / Hz. Mevlana…”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/bir-kiz-sevdim-ama-vermediler/14244