Acil Kemeraltı
Erkan SEVÝNÇ

Bulutsuzluk Özlemi’nin “Acil Demokrasi”sine nazire, “Acil Kemeraltı” diyorum. Neden diyorum, anlatayım…

“Ege’de Sonsöz Ailesi” olarak, geçtiğimiz günlerde Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ile akşam yemeğinde biraraya geldik... Belediye, Abacıoğlu Han’da restore ettiği yapıyı harika bir restoran olarak hizmete sunmuş. İşte o gece keyifli sohbet sonrası saat 22.00 gibi grup fotoğrafları çekildi ve dağıldık…

***

Kent içinde otomobilimi kullanmak yerine toplu taşımı tercih ediyorum. Keşke her birey böyle yapsa ne trafik sorunu kalır ne park. Konak Tramvayı’na binmek üzere Kemeraltı’ndan Konak İskele’ye doğru yürüyorum… “İn, cin top oynuyor…” lafı bile hafif kalır… Zifiri karanlık , her yer kapalı ve kimsecikler yok… Vazgeçtim şöyle sıcak bir yerde geceyi bir kahve falan ile sonlandırmayı, sağlıkla Konak’a varabilecek miyim endişesi içindeyim. Hem de erkek olarak.

Aç ve soğuktan bitap olmuş bir sokak köpeği saldırsa ne yapacağım? İşsiz, güçsüz ve kafası kıyak garibanın biri bıçağı dayayıp yolumu kesse başıma neler gelir? Ne güvenlik var ne aydınlatma… Alacakaranlık kuşağı gibi… Hızlı adımlarla tramvaya ulaştım…

***

Yıllardır Kemeraltı’nın yaşayan mekan olması için uğraşan bileşenler var... İzmir Büyükşehir ve Konak Belediyeleri, TARKEM, İzmir Vakfı ve Kemeraltı Esnaf Derneği sadece öneriler sunmuyorlar, taşın altına da ellerini koymuş durumdalar... Çalıştaylar düzenleniyor. Restorasyonlar yapılıyor. Tunç Soyer, “Kemeraltı dünyanın en eski ve en büyük açık hava alışveriş merkezi… Tek başına bu cümle bile aslında Kemeraltı'nı dünya markası yapmaya yetebilir. İzmir'in dünyaya söyleyecek çok sözü var ancak belki de en güzel sözü Kemeraltı üzerinden olacak” diyor…

Kemeraltı, Agora ve Kadifekale “altın üçgen” olarak anılıyor… Buralar ayağa kalktığında İzmir turizmde de ciddi mesafe alacak... Herkes farkında ve bürokrasinin bağlarını çözmeye çalışıyorlar…

***

Bürokrası deyince bir anımı anlatmadan da geçemeyeceğim... Ege Üniversitesi Hastanesi’nde yönetimde olduğum yıllar... Kliniklerin ihtiyaçlarını bildirmelerini beklemez, her Allah’ın günü 2000 yataklı hastaneyi gezerdim... Makul istekleri de Rektörlüğe aktarırdım. Biyokimya önünden her geçtiğimde tek kapısı olduğunu ve kan verenlerle sonuç alanların bir kalabalık oluşturduğunu izledim… Bir kapı daha açılsa sorun çözülecekti. Teknik Müdürü çağırıp konuyu söyledim ve gerekçeli kararı özel kaleme yazdırdım... Nerdeyse bir ay oldu hala aynı durum söz konusu… “Neden olmuyor?” diye sorduğumda, “Evrak imzada” dediler... O an kararımı verdim ve “Tüm sorumluluğu alıyorum açın kapıyı” dedim… “Olmaz hocam…” sözlerini dinlemeden; duvar kırıldı, kapı açıldı, hastalar mutlu oldu…

***

Peki, sonra ne oldu?

Hakkımda soruşturma açıldı... Devlet malına zarardan... Duvarı kırdırdım ya... Bu anı yetkililere örnek olmasın; herşeyi kanunlar çerçevesinde yapsınlar…

Ne var ki…

Kemeraltı’nda işler yavaş yürüyor…

İşin içinde bir çok kurumun olması. İzinler, istimlaklar, para… 

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin son toplantısında sokak hayvanları ile ilgili kurulan komisyonun çalışmalarının hızla hayata geçirilmesi yönünde güzel bir konsensüs sağlandı…

Benzer çalışma Kemeraltı için de yapılsın lütfen!



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/acil-kemeralti/14155