Geri sayan dünya bir kıymetlisini kaybetti
Nedim ATİLLA

Üç yıl kadar önceydi… Sevgili ustam Halit Kakınç’ın Wizart Edutainment’ten çıkan kitabı “Geri Sayım/ Küresel Sorunlar” için İstanbul’da buluşmuştuk.

Halit Kakınç 30 yıldan fazla zamandır tanıdığımız bir ustamız… Benim gibi o da Karşıyaka’ya girince kendini iyi hissedenlerdendir… 28 yıl önce Yeni Asır’da çalışmıştık. Daha sonra Akşam Gazetesi’nde de beraber olduk. Hem Yeni Asır’da hem de Akşam’da beraber olduğumuz gerçek insanlardan biri ise Atâ Nirun idi..

Halit Abi, Atâ Abi ne muhabbetler etmiştik o gün… Kahkahalarla dolu bir söyleşi…Bu yazıyı Atâ Nirun’u anarak yazıyorum şimdi..

Temel gıdalarımızdaki çeşitlilik ve bolluğun sona ermesi, bir yandan Açlık Olgusu’nu beslemekte… Diğer yandan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), hem gıda kaynaklarının dejenerasyonu ve hem de doğal olarak insanoğlunun sağlığı açısından büyük bir tehdit oluşturuyordu… Ne beyin fırtınasıydı…

Tohumlar gıda zincirinin… Biyolojik ve kültürel çeşitliliğin yapısal göstergeleri ve ilk halkaları… İlk halka olan Tohum’un geleceği, tam anlamıyla tehdit altında ve insanoğlunun gıda gereksinimi karşılamakta kullanılabilen 80 bin adet yenilebilir bitkinin bugün sadece ve sadece 150 tanesinin ekimi yapılıyor.

Yeniden üretilemez tescilli melez (hibrid) ve kısırlaştırılmış tohumlar yaygınlaşıyor… Tohumun ve çiftçinin özgürlüğü, tohumu çiftçiler arasında paylaşılan bir değer olmaktan çıkartarak şirketlerin merkezî tekelciliğine dönüştüren yeni mülkiyet hakları ve modern teknolojiler ile hızla yapay bir meta’ya dönüştürüyor…

Bitkisel ve hayvansal genetik çeşitlilik, ekolojik bozulma ve genetik erozyon süreci ile birleşen yıkıcı endüstriyel tarım uygulamaları, insan yaşamında ekonomik ve politik birer kontrol aracı halini alıyor…

Ve daha neler neler…

Geçen hafta Atâ Nirun’u kaybettik . Geç haberim oldu… Ancak yazabiliyorum.

Halit Kakınç “Ukala bir özenti entelektüel değildi o” başlıklı nefis bir yazı kaleme aldı önceki gün… Halit Abimden daha iyisini yazamayacağım için o yazıdan bölümler aldım:

Okkült Evren araştırmaları, bilinmeyenin bilim olmasına yönelik ön hazırlıklardır. Bence, Ata Nirun’un açık ya da üstü örtülü, kastettiği hep buydu.

Ata Nirun da iki arada bir yöntem uyguladı. Ve çok da iyi yaptı bunu. Ustaca yaptı. Okkült misterler derken, taraf olmadı. Akıl kapılarını her daim açık bıraktı. Resmî makamların bulaşmadığı, inanç kurumlarının ise yorumlamaya bayıldıkları bilinmeyenlerin üzerine feneri tutmakla yetindi.

Bence bir Protagonist’ti Ata Nirun… Antik Grekçe bir sözcük bu. Yani, bu tür konuların irdelenmesinde bir tür birinci şahıs, eksen karakter. Araştırmaları ile bir çatışma yaratıp konuyu ileri doğru taşıyan… Ama müdahale etmeyen.

Saçma sapan fantezilerden ustaca kaçındı. Komplo teorilerine de taraf olmadı. Ne zifiri karanlıktan gelen illüzyonlarla ne de güneş gibi parlak gerçeklerle gözlerini kör etmedi meraklıların. Ukala bir özenti entelektüel, ya da düşler diyarının yolcusu değildi o...

Ata Nirun’un çalışmaları sayesinde okkült diye nitelendirilen olay ve olguları, fantazileri ve gerçekleri sınıflandırma fırsatı buldu konunun meraklıları. Sözde bilim veya sahte bilim (pseudoscience) diyebileceğimiz, bilimsel argümanlar kullanılarak ileri sürülen, ancak bilimsel çalışmaların gerektirdiği materyal, metot, test edilebilirlik gibi standartları taşımayan veya yeterli bilimsel araştırma ile desteklenmeyen iddia, inanç, bilgi ve uygulamaları da sınıflandırdı ustaca.

Her iki gruba da koyamadığım, beni tereddüte sevk eden veriler çıktıkça karşıma… Onları Ata’ya sorardım hep…Kalmadı bu lüksüm artık. Ata Nirun’u kaybettik



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/geri-sayan-dunya-bir-kiymetlisini-kaybetti/13818