Coğrafi işaret palavradan bir şey mi?
Nedim ATİLLA

Gerçek gıda peşindeki gönüllülerin tespiti ile başlayalım: İnsanlık, girdiği sanayileşme, modernleşme ve kentleşme sürecinde, giderek hem kendisine hem de doğaya yabancılaşmış, gıda üretim süreçlerinden büyük ölçüde el ayak çekmiştir. 21. yüzyılda gıda evin arka bahçesinden değil, büyük çoğunlukla süpermarket raflarından temin edilir hale gelmiştir.

Köylerimiz dahi küresel pazarın bir parçası olmuş, yumurta, süt, peynir, ekmek, üretilmez hale gelmiştir. Köylerde “köy yumurtası var mı?” diye sorduğumuzda “yok, biz de bilmenemarketten alıyoruz” cevabı ile karşılaşıyoruz.

Meselenin içinde eğitim sistemi de var: Sadece rekabetçi bireyler yetiştirmeye çalışan sistem, ne kendine yeterli insan yetiştirebiliyor, ne de geleneksel üretim ve yaşama kültürümüz hakkında donatıyor çocuklarımızı, gençlerimizi.

Ve bu insanların beslenmesi… Bu insanlara sunulan ürünlerin önemli bir bölümünde kelimenin tam anlamı ile sahtecilik hüküm sürüyor.

Son yazının kaldığı yerden devam ediyorum. Gıda ve Orman Bakanlığı geçen cumartesi bir açıklama yaptı… Bakanlık açıklamasında “ülkemizde gıda güvenilirliğinin sağlanması, gıdalarda taklit ve tağşişin önlenmesi, kişilerin sağlığının ve tüketici menfaatlerinin korunması ile sektörde haksız rekabetin engellenmesi amacıyla gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzemelerin üretim, işleme ve dağıtımının tüm aşamalarında resmi kontrol faaliyetleri Bakanlık olarak büyük bir titizlikle yürütülmektedir” deniyor ve sahtekârların tam listesi açıklanıyordu. Bazı medyanın aradan üç gün geçmesine rağmen hâlâ görmediği bu listede 618 fima var! Altıyüzonsekiz sahtekâr firmadan bin küsur da ürün!

Bu yazıda yağ sahtecilerinden söz edeceğim.

Geçenlerde “coğrafi işaret palavra mı?” diye sormuştum bir yazıda… Son liste ülkemizde ilk kez coğrafi işaret alan Ayvalık zeytinyağının nasıl üstünde çiğnendiğini gösteriyor. Üçü Torbalı’dan, diğerleri Çanakkale ve Aydın’dan altı sahteci“Ayvalık” adıyla yağ sürmüşler piyasaya ama içine zeytinyağı diye tohum yağı koymuşlar.

Burada Bakanlığın tavrı yetmez Ayvalık Ticaret Odası’nın da coğrafi işaretin sahibi olarak devreye girmesi ve dava açması lazım bu sahtelere… Bakanlığın açıkladığı listede başka coğrafi işaret almış ürünlerin de adını görüyorum. O zaman bu coğrafi işaret işinin bir palavra halinden çıkarılıp dünyadaki benzerleri gibi olması lazım.

Değerli okurlar, ille de Ayvalık yağı yiyecekseniz üzerinde Ayvalık yazan her yağa inanmayın, ciddiye almayın. Şişenin ya da tenekenin üzerini okuyun bit kadar yazan yerlere bakın nerede üretilmiş? Ayvalık’ta üretilmediyse o yağ Ayvalık yağı değildir.

Ayrıca “Ada” adı kullanılarak Kuşadası’na gönderme yapılan yağlarda da tohum yağı çıkmış. Şaşırdık mı?

Bu arada geçen listelere göre sayıları azalan Akhisar’ı padişah adına gönderme yapan bir sahte ile güzelim Anadolu adını kullanan bir başka sahte temsil ediyor. Hünkarmış. Ürünün adından muhafazakar bir insan olduğunu tahmin ettiğim bu arkadaşa hemen Kuranı Kerim’den “Tin” suresini okumasını öneriyorum. Bu iki firma hakkında Akhisar Ticaret Borsası’nın ne yapacağını merak ediyorum.

Sahteciler arasında hatırı sayılır Hataylı Antakyalı var. Bu mesele daha da uzun… Çok sayıda Bursalı var.. Ankaralı var. Şairin dediği gibi, dört yanımız…

Aydın’ın küçücük Köşk ilçesindeki sanayi bölgesini üç sahte sızmacı temsil ediyor. Aydın Sanayi Odası’nın ne yapacağını merak ederim bu şirketler hakkında…

Her taşın altından çıkan Soliya (Torbalı’da) diye bir firma var. Onlarca üründe sahtecilikleri tespit edilmiş. Genellikle tohum yağı sokuşturmuşlar. Bunlara ayrıca gıcık oldum. Neden derseniz kâr amacı gütmeyen aynı adlı bir uluslararası eğitim organizasyonu var. Yazıktır.Her önünden geçişimde dolup taştığını şaşırarak gördüğüm Meşhur Köfteci de zeytinyağına prina karıştırmış. Yazıktır.

Bizim evlerimize hiçbir zaman girmeyen ayçiçek yağında da sahtecilik diz boyu. Ayçiçek zaten tohum yağı… Bu tohum yağının içine daha ucuz olduğunu anladığımız büyük olasılıkla soya, pamuk yağı falan eklemişler. Firmalar arasında İzmir Torbalı’dan biri başı çekiyor, Aydın Efeler, Hatay Erzin’den, İzmir Bornova ve Kemalpaşa’dan, Gaziantep’ten, Ankara’dan sahteler var listede…

Ama listenin en dramatiğini çok uluslu market şirketi Carrefour’un raflarından alınan bir zeytinyağı örneği (Efendibilmemne üretmiş yağı fason olarak) oluşturuyor. Raf ömrü dolmuş yağları sokuşturmuşlar içine. Ben demiyorum, koskoca bakanlık diyor.

Sahteciler listesinin en uzun bölümünü yağcılar oluşturuyor. Bu kadar sahte yağı nasıl ürettikleri de başlı başına bir anti-başarı öyküsü aslında.

Ne yapacağız? Bilmediğimiz yağı almayacağız. 

Bu mevzuyu yazmaya devam edeceğim…



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/cografi-isaret-palavradan-bir-sey-mi/13792