Vasatlar cenneti İzmir
Tayfun MARO

İzmir, “sen, ben, bizim oğlan”dan ibaret sığ bir anlayışın bütün köşeleri tuttuğu kent olarak vasatlıktan çok çekti ve çekmeye devam ediyor.

Metropol kültüründen uzak “taşra kenti vasatında” işlerin yürüdüğü İzmir’de, Eşrafın oluşturduğu ayrıcalıklı dolaşımda, her kademede yöneticisi, siyasetçisi, basını, medyası, iş dünyası, oda yönetimleri, kanaat önderleriyle vasatı aşamıyor.

İstanbul’da, Ankara’da tutunamayan veya tutunma ihtimali olmayan zevatın makbule geçtiği, yetersizliğin ve vasatlığın prim yaptığı şehir, İzmir…

Pek bir şey yapmadan çok şey yapıyormuş gibi görünmenin mümkün olduğu belki de biricik metropol görünümlü taşra şehri…

Ve bu yavan gösteri, balık, rakı, çiğdem, gevrek derken nihayet sonuna gelmiş bulunuyor.

İzmir nitelikli göç almaya başladı. Para ve bilgi sahibi insanlar yaşamak için İzmir’i seçiyor.

Eskiden, eğitimli genç nüfus İzmir’de yaşamıyordu; Şimdi, gerek ekonomik kriz gerek ülkenin içinden geçtiği değişim koşulları nedeniyle İzmir’i tercih ediyor. Bir imkân bulup yurt dışına gidenleri saymazsak...

Kentin nüfus yapısında meydana gelen bu değişim, beklentileri çok yükseltti; Kentin yeni sosyolojisi bu vasatlığı kabullenecek gibi görünmüyor. Sanki bir dip dalgası oluşacak!

Doğaldır, değişen sosyolojiyi ve yeni koşulları umursamayan eski yapı direniyor; siyasetçisi, yerel yönetimi, medyası ve yandaş şirketleriyle… Nafile bir işgüzarlık…

Mesela, halkın oylarıyla gelip oturduğu koltuktan aldığı güçle muktedir olan bir Başkan, bu gücü, siyaseti dizayn etmek için kullanabiliyor. Dört dörtlük şark kafası…

Öte yanda, şehir eşrafının çıkar dolaşımında yer tutmak için gazetecilik yapanlar, meslek etiğini hiçe sayabiliyor. Omurgasız ve faydacı tutumlar insanın midesini kaldırıyor.

Birbirini ağırlayan kifayetsizler meselesidir bu. Bilgi ve liyakat önemli değildir; önünde düğmelerini iliklediği efendilerin işaret ettiği hizada durabilmektir, önemli olan.

Ama sosyal demokrat ama muhafazakâr, hepsi aynı…

Şurası muhakkak ki, karşılıklı çıkar ilişkilerinin hariminde oluşan o meşum dolaşımın ayrıcalıklı zümresi, topluma ve insanın değerine karşı suç işliyor.

Nihayetinde, kazanan haklıdır, deyip geçiyorlar. Ne bu şehrin insanlarına ne kendilerine saygıları var.

Efendilerin önünde eğilmekten iki büklüm olmuş küçük efendiler…

Bununla birlikte, siyasetten geçinenlerin, vasat altı yöneticilerin, nabza göre şerbet veren kiralık kalemlerin ve kendini önemli sayan bilumum değersizlerin tasallutundan İzmir’in mutlaka kurtulacağına inanıyorum. O gün çok uzakta değil. Şehir kabuğunu kırıyor.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/vasatlar-cenneti-izmir/12549