Öyleyse açılsın perde!
Neşe ÖNEN

Yeryüzünde çoğu insan, hayatın anlamı üzerinde düşünmeyi dahi düşünemeden, göçüp gider bu dünyadan. Bu insanlar için böylesine anlamsızdır işte hayatın anlamı! Bazı insanlar ise hayatın keşmekeşi içerisinde, arada bir soluklanıp ‘’neden ve nereden bu hayata geldik, dünyaya gelmemizin bir amacı var mıdır’’ diye ciddi bir düşünceye dalarlar... Hayat anlamlandırılması gereken bir realitedir onlar için!

İster hayata bir anlam yüklemeden sıradan günlük işlerimizin peşinde koşturarak, ister hayata dair önemli misyonlar yüklenmemiz gerektiğine inanarak çeşitli amaçlar uğruna yaşayalım; aslında hayata dair en geçerli olgu ‘’her ne koşulda olursa olsun hayatın öngürülemezliği’’ ilkesidir. Hayat yani doğadaki canlılık, tanımı gereği sürekli bir oluş içerisinde olmayı ifade eder. Bu sürekli oluş, hayatın her an değişen özelliğini vurgulamaktadır. Basit bir felsefe yapmak gerekirse, tabiat yasaları gereği hiç bir oluş olduğu gibi yani var olduğu andaki gibi aynı kalmamıştır ya da kalamaz... Bu bağlamda, hayata bir anlam yükleme gereği hissedenler için en doğru eylem biçimi, hayata hayatın sınırları içerisinde bir mana bulma çabası olmalıdır.

Hayatın sınırları bir insanın yapabilecekleri yani imkanları ile sınırlıdır. Buna dayanarak bir örnek vermek istersek, yaşlı, yoksul ve kimsesiz bir köylü kadın,  bir sokak köpeği ya da kedisine bakarak yaşamını anlamlandırma eyleminde bulunabilir. Kendini çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmeye adamış bir anne için hayatın bütün anlamı, çocuklarını gelecek günlere hazırlamak olabilir. Bu türden, bir insanın başka bir canlının iyiliği için yaptığı fedakarlıklardan dolayı duyduğu memmuniyet ve haz gibi duyguları oluşturan eylemler, insanı yaşamla bütünleştiren ve dolayısıyla hayatına farkında omadan anlam katan eylem biçimleridir.

Peki güç, şöhret ve para sahibi olmak gibi amaçlar da bir insanın yaşamını anlamlandırabilir mi? İnsanlara hükmetmek, boyun eğdirmek, başka insanların hayatlarını zorba yöntemlerle düzenlemeye çalışmak tarzında bir yaşam misyonu yüklenilebilinir mi? Diyelim ki yüklendiniz. Çok gücünüz ve paranız var ve bu sayade başka insanlara hükmettiğinizi sanıyorsunuz.... Evet, sadece sanıyorsunuz. Çünkü hiç bir zorbalık ve diktatörlük, zulmettiği insanların hayata tutunmak için bir anlam bulmalarını engelleyemez. İnsanlar esir kampları ya da en zor koşullar altında dahi, hayata tutunacak yani hayatla mücadelelerine güç verecek bir anlam bulmakta zorlanmazlar. Bu bazen hapishaneden çıktıktan sonra içerideyken yazılan bir kitabı yayımlamak, bazen savaş bittikten sonra kavuşulacak bir eş ya da evlat olabilir...

Özetle, ‘’hayata yüklenen anlamlar koşullara bağlı olarak değişse de, muhakkak ki hayatın değişmeyen tek anlamı, var olma mücadelesinin değişmeyeceği’’ gerçeğidir. İnsan evrenin sırrına ve sonsuzluğa da bu mücadele sayesinde vakıf olacaktır. Dolayısıyla, insanoğlunun hayatını varoluş mücadelesinde anlamlandıran, esin kaynağı ve destek olan bütün güzellikler kutsanmaya değerdir.

Bu vesile ile insanın doğada göründüğü andan beri her an yaşamının içinde olan ve varlığını anlamlandırmada, zalimin zulmüne karşı çıkmada, diktatörlere hesap sormada, insan yaşamının onurunu ve direncini korumada en güçlü ifade araçlarından biri olan tiyatro sanatının tüm dünyadaki emektar ve ustaları önünde saygıyla eğiliyorum. İyi ki varsınız! Dünya sizin varlığınız sayesinde daha anlamlı, hayat yaşamaya daha çok değer! Öyleyse açılsın perde!



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/oyleyse-acilsin-perde/11725