Buna da 'kırmızı kart' çıkarmayalım bari(!)
Mehmet KARABEL

Kader, bazen ağlarını çok garip bir şekilde örüyor…

Başına olmadık zamanda olmadık olaylar gelenler bana hak verir…

Bu da öyle bir hikeye…

***

Dünyaya gözlerini Çeşme Alaçatı’da açtığında…

Takvimler, 10 Kasım 1949’u gösteriyordu…

Babası, Giritli eşrafından “Zaimoğlu” olarak anılan Kahveci Mehmet Ali’ydi… 10 Kasım’da dünyaya geldiği için ikinci oğluna Ulu Önder’i hatırlatsın diye “Mustafa Ali” adını vermişti…

***

Tütün toplayarak büyüdü, bostan tarlasında ter döktü…

Dayısı sünnetinde “top” hediye edince Mustafa Ali’nin hayatı anında değişti… Futbolcu olmayı kafasına koymuştu…

***

Top peşinde koşarken babası yakaladığında…

Doğru “Terzi Emin Amca”ya sığınırdı…

Hasta Beşiktaşlı “Terzi Emin” sokak komşularıydı…

O’nun yüzünden Beşiktaşlı oldu…

“Terzi Emin”, mahallenin çocuklarına “Baba Hakkı”nın nasıl kornerden gol attığını anlatırdı…

Çok etkilendi Çeşmeli Mustafa Ali

***

Çocukluğu, babasından ilk ve son kez yediği dayakla kapandı… Göztepe-Beşiktaş maçı için İzmir’e kaçmış, ailesini fena halde meraklandırmıştı…

***

1965’te futbola başladığı Altay’da, aralıksız 18 yıl meşin yuvarlağın peşinde koştu… Frikikten ve özellikle kornerden attığı gollerle büyük ün yaptı… Kornerden kimseye değmeden kaleye giren 18 gol, bugün hala masal gibi anlatılıyor…

***

İstanbul kulüplerinin transfer tekliflerini, hep İzmir’den ayrılmamak adına elinin tersiyle itti… 1983’te, aniden Galatasaraylı oldu… Bir yıl oynadı, ardından Cim-Bom’dan teknik direktörü Derwall’in yardımcılığına getirildi…

***

Hem Galatasaray’da… Hem Beşiktaş’ta hem de Fenerbahçe’de teknik direktörlük yaparak, kırılması güç bir rekorun sahibi oldu…

***

Maç anında yaşadığı stres yüzünden kalbi tekledi, stent takıldı…

O da kaderin bir garip cilvesi…

Beşiktaş - Bursaspor maçını izleyen kalp ve damar cerrahı Melih Us, televizyonda taktik verirken O’nun yüz ifadesini görünce ortak bir dostlarını uyarıyor; “Hocanın şu halini hiç beğenmedim, onu hemen bana getir, kalp damarlarında sorun olabilir” diyor… Dediği de çıkıyor… Böylece, saha dışında Azrail’e de çalım atıyor…

***

Dört yıl A Milli Takım’a reislik yaptı… Milli Takım da milli takımdı o günlerde… 2000 yılında o milli takım, tarihinde ilk kez çeyrek finale yükseldi… Aynı şekilde, Galatasaray ile 1989'da Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final sevinci yaşadı… O da, Türkiye’de bir ilk…

***

Türkiye'deki kariyerinin yanısıra yurtdışında da çalıştı…

Taa Almanya’dan İran’a kadar… Kolay mı?

***

Gol Kralı oldu, 33 kere Milli Forma’yı ıslattı…

Türk Futbolu’nun gelmiş geçmiş en büyük “solak”ı diye anıldı…

Sol ayağı raket gibiydi…

Top peşinde koştururken tek futbolcu arkadaşı ile kavga etmedi…

Bir hakeme bile ters bakış atmadı…

Kırmızı kart görmedi, desek yeridir…

İzmir’in ilk “futbol mabedi” olarak anılan Alsancak Stadı’nın toprak zemininde az mı sakatlandı?

İşte o mabet artık yıkıldı… Hükümet yerine yenisini yapıyor…

Alsancak yine İzmir’in futbol mabedi olarak yükselecek…

Ama, bir farkla…

***

Artık, adı büyük olasılıkla o yeni stadın üstünde yaşayacak…

Öneri Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan şu sözlerle geldi:

“Altay'da Mustafa Hoca semboldür... Alsancak Mustafa Denizli Stadı neden olmasın?”

Ardından da içinden geçenleri ekledi…

“Ben Mustafa Hoca'yı Altay'da tanıdım... Orada, sonraki dönemleri daha farklı ama ilk şöhreti orada… Doğum yeri de İzmir Çeşmeli… Yakışır… Sol ayağı tartışılmaz… Öyle bir sol ayak vardı onda... Bizim yerliler arasında kornerden gole en yakını Mustafa Hoca'ydı…”

***

Bu kadarı yetmez mi?

Sonsöz: “Alsancak Stadı için kırmızı kart çıkaranlar, dikkat!”



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/yazar/buna-da-kirmizi-kart-cikarmayalim-bari-/11184