Genel Merkeze şunu söylemek isterim. En başarılı başkanın bile parti içinde rakibi olmalı ki, kendini bir yerlerin kralı ilan etmesin. Hakkını vermek gerekir, Baykal bu güç-denetim ilişkilerini iyi kuruyordu. Ama o dönem kapandı artık. Kılıçdaroğlu Aziz'in olası alternatiflerinin oluşmasını teşvik etmedi. Etmeyince mesela Tunç Soyer gibi adaylar isteklerini sadece ima etti. Kılıçdaroğlu da ses etmeyince adaylık kayıtsız şartsız Aziz'e kaldı. Ama Aziz bununla yetinmedi, şirket yönetir gibi, ilçe başkanlarını(yönetim kurulu üyelerini) de ben belirlerim dedi. Hesap tutmadı. Şimdi yönetim kurulunda 8 dış güç oturuyor. İçinden 6sı şirkete en çok hizmeti ben verdim deyip çoğunluk hissesine talip olacaklar yakında. Oysa, Aziz'in rakipleri olsaydı, aday gösterildiğine şükredecek, başka bir şey istemeyecekti, ilçelerde de anketlerde çıkan adaylar gösterilecek, muhtemelen 28 ilçe kazanılacaktı. Kılıçdaroğlu Azizi nasıl yöneteceğini Baykal'a danışsa bunlar yaşanmazdı. İzmir ile ilgili danışmadığı her şey büyük taktiksel zafiyeti haline geldi. Ama genel başkan işin başı olarak her zaman ipleri elinde tutma araçlarına sahiptir. İl Başkanlığına kendisine yakın ve İzmirli birini bulursa, en azından güç dengesine oynayabilir. Öteki türlü tüm faturalar döner dolaşır Kılıçdaroğlu'nu bulur. Her zaman söylediğim gibi. Kontrolsüz güç güç değildir.