Yukarıdaki röportajda Alaçatıdan örnek verilmiş, İnciraltı toprak sahipleri önce Port alaçatıda neler yapıldı önce bir onu araştırsınlar yüreği ve kalemi yeten gazeteci varsa konuyla ilgili o da yazabilir ama hiç sanmam. Alaçatıda, port alaçatı şirketine de ortak olan belediye yöre halkının sahip olduğu arazileri şirketin sahip olduğu arazilerle tevhit ederek (birleştirerek) o koca şirketin halkın arazisine ortak olmasını sağladı sonra ne oldu biliyor musunuz? O koca sermayeli şirket dedi ki "ben bu araziye ortağım ve bu arazinin tek kişiye ait olmasını istiyorum gücü yeten alsın" anlamına gelen izaleyi şuyu dava açtı, arazi sahiplerini mağdur etmeyecek değerde olan bilirkişi raporlarına itiraz ederek bu değerin yaklaşık 4 te birine arazileri kapattı. Kat karşılığı yaptığı anlaşmalarda da -ki bilinen %50 olarak paylaşılır- %75 şirket %25 arazi sahiplerine paylaşımı dayattı. Neden dayattı diyorum çünkü arazi sahipleri bunu kabul etmezse normal değerin çeyreği fiyatına arazisini şirkete vermek zorunda kalacaktı yani oradaki halkın rızası dışında arazisi belediyenin de çanak tutmasıyla birilerinin eline geçti. Peki şunu da sorun: Port alaçatıda kaç alaçatılı yaşıyor? Hatta Alaçatının merkezinde kaç alaçatılı yaşıyor? Bilmem anlatabildim mi? Adında "halk" olan parti bu durumda ne yaptı biliyor musunuz? 3 maymunu çok güzel oynadı. Ümit Yaldız'ın yazısında ülkenin sorunlarını hangi parti çözer sorusuna hiçbiri yanıtını veren kitle bu ülkede gerçekleri görebilen tek kitledir. Saygılar.