Siyaset bilimcilerden çarpıcı analiz: 1 Kasım’da İzmir senaryoları
Siyaset bilimcilerden çarpıcı analiz: 1 Kasım’da İzmir senaryoları
Kentin tanınmış siyaset bilimcileri ülkenin kilitlendiği seçim öncesi İzmir’deki seçmen hareketliliğini değerlendirdi.
6 Ekim 2015 Salı  17:31

Siyaset bilimciler Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülgün Tosun, Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun ile Araştırma Görevlisi Yusuf Can Gökmen 1 Kasım erken genel seçimine yaklaşık 1 ay kala kentteki oy hareketliliğini masaya yatırdı.

7 Haziran’dan bu yana neler değişti/değişebilir?...



İŞTE O ANALİZ

7 Haziran’da İzmir’de sandıkta tecelli eden milli irade, ana akım partilerin hiçbirinin beklentilerine uygun sonuçlar üretmedi.

AK Parti bir önceki genel ve yerel seçime kıyasla ciddi oy kaybına uğrarken, CHP umduğu milletvekili sayısına ulaşamadı, MHP’liler beklentilerine yakın, HDP ise beklentinin bir hayli üzerinde oy aldı. Seçime bir aydan az bir süre kala, seçimin yegane kazananı olma adına partiler strateji geliştiriyor, seçmen tercihlerine bugünlerde mazhar olmaya çalışıyorlar. Bunu da yaparken yola derin stratejik seçim analizleriyle çıkıp, 7 Haziran’daki milletvekilliği sayısı bağlamında kanımızca elde edebileceklerinin bir hayli üzerinde hedef koyuyorlar. Siyasetin doğası bu tür beklentilerle yola çıkmayı anlaşılabilir ve meşru kılsa da, bunun sınırlarını görmemek, kampanya başlangıcında stratejik hatalara yol açar ki, seçim sonrasında yanlış stratejiye dayalı öngörülerin faturasını ödeme riski de var.
 
Yerel medyada partilerin seçim stratejilerine ilişkin yer alan haberlerden izlediğimiz kadarıyla, yanlış stratejiye dayalı öngörüler arasında en çarpıcı ve siyasetin bilimi gereği sorunlu görünen; özellikle partiler arasındaki oy hareketliliği yani kaymalarına ilişkin. Bu noktada kentte yaşayan sade yurttaşlar olarak sağlı-sollu tüm partilerin strateji üreticilerini bir kez daha düşünmeye davet etmek üzere, İzmir’deki seçmen hareketliliğine ilişkin kimi saptamalarda bulunmak istiyoruz. Bulgular kısa bir süre sonra yayınlanacak “Türkiye Parti Sisteminde İstikrar Sorunu: Seçmen Hareketliliği ve Partilerin Oy Esnekliği Örneğinde İller Bazında Bir İnceleme” isimli çalışmadan alınmıştır.

Seçmen hareketliliği ya da siyaset biliminde oynaklık (volatility) kavramı parti sistemleri açısından iki seçim arasında siyasi partilerin oylarında meydana gelen değişim olup, siyaset bilimcilerin geliştirdiği formül yardımıyla hesaplanır. Yaptığımız hesaplamaya göre, 2002’den 2015’e yapılan seçimlerde İzmir’de ortalama 100 seçmenden 16’sı parti değiştirmiş görünüyor.

2002’den 2007’ye 100 seçmenden yaklaşık 23’ü, 2007’den 2011’e 15’i, 2011’den 2015’e 10’u parti değiştirmiş durumda...

Anlaşılacağı üzere bir seçimden diğerine parti değiştiren seçmen sayısı düşüyor. Bu, kentte siyasi partilerin kademeli olarak oylarını konsolide ettiği şeklinde yorumlanabilir. Aynı eğilimden yapabileceğimiz ilk çıkarsama; 1 Kasım’da İzmir’de seçmen tercihlerinde çok radikal bir hareketlenmenin yaşanmayacağı, siyasi partilerin oy güçlerini büyük ölçüde koruyabilecekleridir. Fakat şunu da gözardı etmemek gerekir ki; 7 Haziran’daki oylarını bir miktar arttırması halinde ek 1 milletvekilini kazanma konusunda en avantajlı parti CHP görünüyor. Listelerdeki son milletvekilliklerinin dağılımı anlamında, milletvekilliğini kazanan parti yerine milletvekilliğini az oy farkıyla kaybeden parti kazanandan daha fazla oy alsaydı, CHP AK Parti’den 2.bölgede ve MHP’den 1.bölgede 1 milletvekilliğini alabilirdi. Mevcut tablo, seçmen hareketliliğinde CHP lehine yaşanacak olumlu bir yönelimin CHP’ye ek 2 milletvekilliği kazandırmanın olasılıklar içinde olduğuna işaret ediyor. Burada bütün mesele CHP’nin ek milletvekilliğini kazanmaya yönelik stratejilerini hangi seçmen üzerine kuracağı ve bu seçmenin CHP’ye yönelip yönelmeyeceğidir.



Çalışmamızda oynaklık değeriyle partilerin oy artış ve azalışları ilişkisinin gösterdiği en yalın gerçeklik; AK Parti’nin yaklaşık 10 puanlık seçmen kaybının yarısının HDP’ye, dörtte birinin ise MHP’ye kaymasından kaynaklandığı yönünde. Oylarını 2011’e göre 1 puan arttıran CHP’den kanımızca istatistiki olarak anlamlı ölçüde HDP’ye oy kaydığını iddia etmenin hiçbir bilimsel temeli yok ve böyle bir yaklaşım starteji oluşturma adına yanıltıcı olabilir.  Bulgular CHP’den MHP ve HDP’ye dikkate değer oy kaymalarının yaşanmadığını, CHP’ye de başka partilerden kolay kolay oy gelmediğine işaret ediyor. 2011’e göre 7 Haziran’da CHP seçmenlerinin sadece 100’de 1’inin hareketli olduğunu da dikkate alırsak, İzmir’de CHP’nin ne başka partilere kolay kolay oy kaptıran, ne de başka partilerden kolay kolay oy kapan parti olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim 13 yılda 4 seçimde CHP’nin sadece yüzde 7 hareketli bir seçmene sahip olduğunu da unutmayalım. Bir başka ifadeyle, İzmir’de CHP adeta donmuş (frozen) oy tabanına sahiptir demek abartı olmayacaktır.

İzmir’de en hareketli seçmene sahip parti DEHAP-HDP çizgisi olup, Kürt siyasi hareketinin temsilcisi olan partilerin hareketli (oynak) seçmeni 13 yılda ortalama yüzde 20. Son seçimde ise yüzde 35’tir. Bu hareketliliğin başlıca yaratıcısı ise AK Parti’den HDP’ye yönelen seçmenler. İlde HDP seçmeninin ardından parti değiştiren seçmenlere sahip olma anlamında öne çıkan parti AK Parti... 13 yılda 100 seçmeninden ortalama 18’i parti değiştirirken, son seçimde bu 16-17 seçmendir. MHP seçmeninin ise 2002-1015 arasında 100 seçmenden 16’sı parti değiştirmiş, son seçimde bu 9’a düşmüştür.


“1 Kasım’da İzmir’de ne olabilir?” şeklindeki bir soruya yanıt verebilmek için, ampirik alan verilerini bir kenara koyduğumuzda, bize yol gösterebilecek önemli bir veri; partilerin oy esnekliği (elastikiyeti). Esneklik belirli bir zaman diliminde partilerin maksimum ve minimum oy farklarının mutlak değeri yani oy salınımlarıdır. 

2002-2015 döneminde yapılan seçimlerde CHP oy esnekliği Türkiye değeri yüzde 5,5 iken, aynı değer İzmir’de diğer iller içinde en yüksek değerlerden biri olan yüzde 16’dır. Normal koşullarda oy esnekliği yüksek olan bir partinin herhangi bir seçimde oylarını arttırma ya da azaltma olasılığı daha fazla olmasına rağmen, İzmir’de bunun sınırlı oluşunun göstergesi; seçmen hareketliliğinin özelde CHP oylarının donmuş, genelde ise seçmen hareketliliğinin doyma noktasına yaklaşmış olmasıdır. Bu nedenledir ki 1 Kasım’da CHP için asıl olan az sayıdaki yeni seçmenden oy alabilmesi, AK Parti’nin özellikle 7 Haziran’da HDP’ye kaptırdığı Kürt seçmeni kendine çekebilmesi, MHP’nin ise 7 Haziran’daki performansını koruyabilmesidir. CHP’nin HDP’ye kaptırdığı çok sınırlı seçmenin geri dönmesi partiye “buçuk milletvekilliği” dahi kazandırmayacağı, MHP ile CHP seçmen flörtünün 2014 yerel seçimlerinde bittiğini de anlamak için kahin olmaya gerek yok.



Sayfa Adresi: http://www.egedesonsoz.com/haber/siyaset-bilimcilerden-carpici-analiz-1-kasim-da-izmir-senaryolari/909671