Tayfun MARO
Yeni toplumsal mutabakatı konuşmak için…
31 Ağustos 2016 Çarşamba

Laik Cumhuriyet’i ve üniter devleti savunan modernist Türkler, islami bir düzen isteyen müslümanlar, demokratik özerklik talep eden Kürtler; Türkiye bu üç parçalı yapısı ve yol açtığı sorunlarla boğuşuyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla oluştuğu varsayılan fakat Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılından itibaren şekillenmeye başlayan toplumsal mutabakat, son otuz yıl içinde, gün be gün, çöktü veya çökertildi.
Toplumsal mutabakatın çökmesiyle ortaya çıkan toplumsal yarılma, kamusal yaşam alanını karıştırdı. Kamusal yaşam normlarının içi boşaldı. Ülke üç parça…

Türkiye’nin içeride ve dışarıda yaşadığı sorunlara bakarak, son otuz yıl içinde, ülkenin içinden geçtiği değişim sürecinin kötü yönetile geldiğini söylemek mümkündür. 
İkibinli yıllar boyunca, yeni dünya düzeninin getirdiği kimlik siyaseti bağlamında, yeni iktidar zümresi tarafından bir yandan islami yaşam normları öne çıkarılırken, Kürtler ile de mutabakat koşulları müzakere edildi. Fakat sonucunda görüyoruz ki durum eskisinden daha iyi değil.
Bugün, yönetim zafiyeti sonucu ortaya çıkan koşullarda, Türkiye’nin önünde iki seçenek var; ya yeni bir toplumsal mutabakat oluşacak ve Türkiye bu krizden tek parça halinde çıkmayı başaracak, ya da ülke bölünecek ve herkes kendi yoluna gidecek.

İktidarın milli ve yerli olmak ile evrensel ve batılı olmak arasında sürüp giden yeni denge arayışları, 15 Temmuz’u izleyen günlerde, Atatürkçü laik kesimlere yöneldi. 
Beklenmedik uzlaşma arayışı, Cumhuriyet devrimini, müslüman muhafazakârlar ile modern laikler arasında nasıl bir yere taşır, şimdiden kestirmek hiç kolay değil; fakat bu meselenin Türkiye’yi çok zorlayacağı muhakkak. 
Bununla birlikte, her iki cenahın da uzlaşma fikrine sıcak bakması ülkenin selameti için kaçınılmazdır.

Atatürkçü laikler ile Müslüman muhafazakârlar arasında oluşan uzlaşma ikliminin şimdilik Kürt sorununda olumlu gelişmelere yol açtığını söylemek mümkün değil. 
Gerek Türkler gerek Kürtler açısından, her iki cenahta da tırmanan milliyetçilik umut kırıcı.

Sorun şu ki, bütün tarafları bir araya getirecek uzlaşma zemini bir türlü oluşmuyor. Kürtler ile İslamcıların uzlaşmaya yakın oldukları dönemlerde Atatürkçü laikler tamamen dışlanmış durumdaydılar. Şimdi ise, Kürtler dışarıda tutuluyor.
İktidara tutunmanın avantajını elinde tutan müslüman muhafazakârlar, her koşulda yerini koruyor. Fakat bu tablonun akıllara getirdiği bir başka gerçek, müslüman muhafazakâr cenahın herkesi bir araya getirecek bilgi ve beceriden yoksun olduğudur.
Atatürk’ü ve Cumhuriyet devrimini yerdiler olmadı… Şimdi de övüyorlar… Kürtler ile al gülüm ver gülüm günler bitti… Şimdi evleri başlarına yıkılıyor. Deneme yanılmayla ancak bu kadar oluyor.

1923’te kurduğumuz Cumhuriyet ile yolumuza devam edecek isek, yeni bir toplumsal mutabakat kaçınılmazdır. Fakat mutabakatın gerçekleşmesi için “demokratik bir yönetim biçimine ve insan haklarına dayalı bir devlete” ihtiyaç var. Çoğunluğun üstünlüğüne dayalı kolaycılıkla gidilecek yol kalmadı. Demokrasinin ve insan hakları sorununun, “ben yaptım oldu” kafasıyla bağdaşmadığı ortada.
Artık kabul etmeliyiz ki 93 yıllık toplumsal mutabakat sona erdi. Toplumsal barış pamuk ipliğine bağlı, inceldiği yerden koptu kopacak. 
Türkiye, ikibinli yıllar boyunca hayli rağbet gören,  sayısal üstünlüğün belirleyici olduğu dönemi geride bıraktı. “Nüfusun %99’u müslüman” argümanı, islam normlarına dayalı bir düzenin gerekçesi olarak kullanıldığında, birleştirici olmaktan ziyade ayrıştırıcı bir rol oynuyor.
Üniter devletin ceberut yapısı önce İslamcıları tedirgin ediyordu, islamcılar yönetime geldikten sonra, benzer tedirginliği laik Atatürkçüler yaşamaya başladı. Kürtler zaten üniter devletten oldum olası rahatsız. Yani din grupları ve etnisite grupları, devletin üniter yapısıyla sorunlu.

İçeride bütün bu olan bitene karşılık, dış politikada, Türkiye’nin radikal dönüşümlerine tanık oluyoruz. Türkiye, nihayet, ABD’nin bölgemizdeki çıkarlarına hizmet eden politikalara sırt çevirdi ve ülke yararını, bütünlüğünü önceleyen politikalara yöneldi.
ABD’ye karşı tutum alarak oluşan blokta bir araya gelen iktidar ve muhalefet, bu imkânı iyi kullanarak toplumsal mutabakatın ortak dilini oluşturabilir.
Antiemperyalist nutuklar atanların, Ortadoğu’da ABD ile kucak kucağa olduğu gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Türkiye’de ABD emperyalizmine atıp tutanların ABD militarizmine nasıl alkış tutuğunu görüyoruz.
Bu tutumdan ne toplumsal mutabakat ne toplumsal barış çıkar. Sadece kavga büyür.
Hâlbuki Türkiye kendini yeniden yaratmak için tarihi bir fırsat yakaladı. Bu fırsatı kullanmak için, Cumhuriyet’in yüzyıllık birikimine ihtiyaç olduğu kadar, müslüman muhafazakârların ve Kürtlerin mutabakatına da ihtiyaç var.
Gün bugündür. Yarın çok geç olabilir.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
31 Ağustos 2016 Çarşamba 13:12

Türkiye’de toplumsal mutabakat bu saatten sonra olması mümkün değil.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Bir Batı hikayesi
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Çoban ateşini 'topuklu' yaktı!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Saltanat ve yağma kurumu olarak belediyeler...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Onlar hayatın düşmanıdırlar sevgilim…
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva