Biliyorum, yazının başlığı biraz garip!

Ama, bugünlere ve yaşadıklarımıza “cuk” oturuyor!

***

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun odasında…

Çalışma masasındaki…

(Hala duruyor mu, bilmiyorum…)

“Gözleri bağlı adalet tanrıçası” biblosunun hemen yanında…

Çerçeveletip yerleştirdiği bir özdeyiş var…

Kartaca’nın efsanevi komutanı Hannibal’a atfedilen bir söz bu…

Latincesi, “Aut viam inveniam aut faciam…”

Bizim dilimizde karşılığı şu:

“Ya bir yol bulacağım ya da bir yol yapacağım…”

Neden böyle demiş?

Roma’yı fethetmek için savaş fillerini Cebelitarık Boğazı’ndan geçirmiş, Alp Dağları’nda ordusunun yarısını eritmiş…

Ama o kararlılıkla, bir yol açıp Roma’yı fethetmiş…

***

Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun odasında…

Aynı anlamlı sözün çerçevelenmiş hali yok ama…

Başka bi’şi var…

Türkiye’ye yeni bir siyasi parti kazandırma kararlılığındaki…

Davutoğlu…

Yol haritasını şöyle tarif ediyor:

“İşte eski hal muhal; ya yeni bir hal ya da izmihal!”

Yeni nesil iyi anlasın, diye güncel haline çevirelim…

Yani…

“İmkansız olan eski hal (otoriter) ortada… Ya yeni hal (demokrasi) ile yürünecek… Bu da olmazsa (izmihal) perişanlıkla yok olunacak…”

Böyle diyen Davutoğlu finali ise şöyle yapıyor:

“Ülkemizin yeni bir vizyona ihtiyacı var... Yeni bir davranışa, yeni bir duruşa, yeni bir hal’e kavuşmadıkça bize intikal eden emaneti, gelecek nesillere hakkıyla teslim edemeyiz…”

***

Davutoğlu Başbakan iken…

En yakınında…

AK Parti Genel Başkan yardımcısı Selçuk Özdağ vardı…

Üç kez Manisa Milletvekilliği yaptı…

Dördüncü kez vekillik nasip olmadı…

Şehzadeler Kenti’ne belediye başkanı olmak istedi…

O kulvarda da önünü tıkadılar…

Şimdi, “yeni parti”nin kurulma aşamasında…

Davutoğlu’nun gölgesi durumunda…

Tekrarlanan İstanbul seçimlerinin sonucunu şöyle yorumladı:

“Bugünden itibaren siyasette kartlar yeniden karılacak ve yeni siyasi aktörler ortaya çıkacaktır... Bu seçimin en önemli sonuçlarından bir tanesi de budur!”

Ardından da…

“Ya yeni hal ya da yeni hal!”in tercümesini yaptı:

“Vatandaş, kamplaştırma, kutuplaştırma istemiyorum demiştir… Tek adam yönetim ve tarzını istemiyorum demiştir… Siyasallaşan bir yargı istemiyorum demiştir… Her alanda şeffaflık istiyorum demiştir…”

***

Sıra…

Eski Bakan Ali Babacan’da…

O, henüz…

“Ya yeni hal ya da yeni hal…” demedi ama…

Şimdiden beş kurmayı var…

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Beşir Atalay, Haşim Kılıç, Sadullah Ergin ve Fehmi Koru…

Belli ki…

Onlar da…

İmamoğlu’nun 800 bin farkla sandıkları patlatmasının…

Heyecanını taşıyor; hızlandılar…

***

AK Parti bundan sonra…

Fabrika ayarlarına dönebilir mi?

Genel kanı şu:

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devam ettiği sürece…

Bu mümkün değil…

O zaman yakın gelecekte neler olabilir?

***

Yeni parti / partiler doğar ya da doğamaz…

O başka mesele…

An itibarıyla “esas oğlan” artık Ekrem İmamoğlu’dur…

Üşenmedim, baktım…

Cumhuriyet Tarihi’nde benzeri yok…

Aynı makama iki ay arayla…

Üstelik 800 bin oy farkla ikinci kez seçilen…

Tek siyasetçimiz Ekrem İmamoğlu…

O artık şimdi…

İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı…

Memleketteki büyük çoğunluk hala…

“Bu adam gerçek mi?” diye fısıldaşarak…

Şaşkınlığını dile getiriyor…

O ise…

Kartaca’nın efsane kumandanı Hannibal gibi…

Bir yol aradı ve buldu…

Başı dumanlı Alp Dağları gibi önüne set çektiler…

Çaresiz kalmadı…

Yürüyor ve yürümeye devam edecek…

Yakın gelecekte…

Tünelin ucunda Cumhurbaşkanlığı var…

Diğerleri ne yaparlarsa yapsınlar…

Işık göründü…

Nokta…

Sonsöz: “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin, düşersin… Şaşmam dersin, şaşarsın… Öldüm der durur, yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…”