Tayfun MARO
Vasatlaşan hayatın getirdikleri
28 Haziran 2017 Çarşamba

Araf’ta gün sayıyoruz… Akıl firarda… Vicdan yitik… Bilgi çöpte… Hayat ucuz… Ölümler zamansız…

Söz artık yerini yalana bıraktı; yalanla yatıyor, yalanla kalkıyoruz... İnsani değerlerin hayatımıza kattığı iyi ve güzel ne varsa bir bir yok oluyor.

Ne hazindir ki insanlık durumu kötüleştikçe yüzü gülen muktedirler, vasatlaşan, satıhlaşan, değersizleşen hayatı yönetmekten büyük haz duyuyor.

İnsan dediğin, Dünya nimetlerinden alacağının peşinde ömür tüketen, tuhaf yaratık… Kiminin alacağı, bir milyona araba; kiminin alacağı, bir çift tabanı sağlam ayakkabı… Kimi iki öğün karnı doyunca şükreder; kimi de bir masaya, bir gecede, bir maaş kadar para öder…

Güçlülerin aldığı aslan payından arta kalanı paylaşanlara, yoksul deniyor; Yani Dünya nüfusunun dörtte üçünden fazlası… Oluşturabildikleri en anlamlı örgütlü gücün adı da, halk oluyor.

Halklar yoksulluğuyla baş edecek belki de… Yoksunlukla malul varsılın gözü bir doysa…

Halkın geçim derdi var. Devlete vergi borcu, bankalara kredi borcu, Allah’a can borcu derken kıskıvrak sisteme yakalanan vatandaşın kıpırdamaya mecali yok. Ne yapsın, elindeki tek kozu kullanıyor. Veriyor oyunu, alıyor muktedirlere adanmış geçim güvenceli yaşam vizesini. Tanrı devlete zeval vermesin; O da geçinip gitsin…

Bileşik kaplar bir fizik yasası olmakla birlikte, toplumların homojenliğini ifade eden bir deyim olarak da kullanılıyor. Örneklemek gerekirse; Rüşvet yaygın bir eğilim olmanın yanı sıra, devleti yönetenleri de etkisine alabiliyor… Aile içi şiddet, sokaklara taşıp şehri yaşanılmaz yapabiliyor… Tembellik, çalışmadan, üretmeden para kazanmayı özendirebiliyor… Ve bu gibi sorunlu eğilimler toplumsal yaşamı kuşatıp ülke düzeyinde tehdit yaratabiliyor. Öyle ki, mahalle berberinde kullanılan üslup, devletin üst yönetiminde karşımıza çıkabiliyor. Değersizliğin, kalitesizliğin bütün kurumlara, bütün yapılara sirayet ettiğini görüyoruz. Ne eylersin, vasatlık ve satıhlaşma kuşatıcı...

İşte bu vasatlığın, bu satıhlaşmanın getirdikleri, yönetenler ile yönetilenler arasında iflah olmaz bir yüz göz olma haline yol açıyor.

Ülkede bu yüz göz olma halinin tezahürü; siyasal islama yaslanarak islam âleminin liderliğine ulaşmak ve bunun için ülkede islam rejimi inşa etmek, Osmanlı mirasını kullanmak ve nihayetinde küresel aktör olmaktır.

Yeni Osmanlı hayalinin hayatımıza getirdiklerinin temelinde, tebaa kültürüyle ortaya çıkan vasatlaşma var.

Cumhuriyet döneminde aydınlanmanın, modernitenin, laisitenin getirdiklerini yadsıyan islamcı zihniyet, vahabi kültürünü yeni hayat tarzının kurucu unsuru olarak sunuyor.

Toplumsal yaşamı vasata, hatta vasat altına çeken bu tercih, ucuzluktan ve cehaletten besleniyor; Her ne kadar, toplumun en az yarısı tarafından benimsenmiyorsa da…

Vasatların iktidarında gündelik hayatın gerçeklikle bağlarının kopuşu, bir hanedanın yüzyıl önce bitmiş hikâyesinin, “nerede kalmıştık?” diyerek yeniden başlatılabilecek bir hikâye gibi sunulmasından kaynaklanıyor. Osmanlı hegemonyasının yeniden inşası…

Gerçeğin bilgisinden uzaklaştırılan toplum, aklına geleni söyleyen cahilin cüretiyle baş edemiyor.

İnşa edilmekte olan vasatlar rejiminde, hanedana methiyeler düzmek ve monarşiyi yüceltmek, sadakat bildirmenin en garantili yolu oldu.

Bir yanda, hanedanın hasretiyle yanıp tutuşan tebaa… Diğer yanda, demokrasiyle yönetilmek isteyen yurttaşlar… Aralarında bir uzlaşma dilinin varlığından söz etmek çok zor. O vasatlığın sığlığından uzlaşma dili çıkarmak neredeyse imkânsız.

Demokrasi talep eden toplumu bekleyen zorlu bir görev var; Yeni bir dil kurmak. Toplumsal mutabakatın ve barışın dili. Ve siyasal islam ardıllarının bu dili öğrenmesini sağlamak...

Olmayacak duaya “âmin” demek gibi, değil mi? Olsun. Denemekte yarar var.

 

 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Erken seçim hangisine yarar?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva