Bayramların özünde “sevgi, saygı, barış, hoşgörü, dayanışma ve içtenlik” vardır.

Biz; biraz nostaljik olsa da “Ah o eski bayramlar” diyen kuşakla birlikte büyüdük.

Akraba dayanışması, el öpmeler, bayram harçlığı, derin ev sohbetleri, büyüklerden yaşam dersleri, paylaşılan sofralar..

Güzeldi, kazançtır!

İki seçimle gerçekten yorgun düşen millet; bayram arasında biraz soluklandı.
Bunun yansımaları da olumlu gibi.

Liderlerin uzun süreden sonra “saygı  ve sevgi” eksenli bayramlaşması, kavga ve çatışmadan uzak değerlendirmeler; öz olarak “sağduyu”.

Olumlu; güzel ve değerli.

Yaşamı değiştirmeye ve iyileştirmeye yönelik çabalar hep artmalı. Neyse ki..
Akıllı ve olumlu adımlar var.
Özellikle uyuşturucu baronlarına, tefeci ve mafya bozuntularına, terör odaklarına karşı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın bakanlık performansı çok iyi.
Millet bir çok açıdan “oh” dedi.
Bu çabalar hız kesmeden sürmeli.
Hatta..

Son dönemlerde “suç eğilimleri” artış gösteren “zorunlu göçe tabii” kuralsız misafirler’ de artık ülkelerine gönderilmeli!

Sancı büyük!

Bakan Yerlikaya’nın “kan gölüne dönen bayram dönüş yolları” için 24 saatlik kamyon ve TIR yasağı da çok akılcı.

Ben eskiden beri savunurum. Geçmişte denendi, olumlu yansımaları oldu.
Yine olacaktır.

Sadece küçük bir öneri; 24 saat yerine cumartesi günü saat 17.00’de başlayacak 36 saatlik bir uygulama daha verimli olacaktır.
Malum Türkiye yüzölçümü açısından büyük bir ülke..

Bunlar “bayram şekerleri”.
Bir de keyif kaçıran şeyler var elbette.
Gazze saldırıları, İran - İsrail arasında “huzursuz rüzgar estiren” savaş senaryoları..
Ve “kızıl düve” tetiklemesi..
Barış ve sevgi tohumları ekmek yerine ; dinsel ve tarihsel tezler üzerinden “savaş güzellemesi” arayışı..

Sadece İsrail halkının çoğunluğunun değil; makul ve mantıklı insanların da “tüm provokasyonlara karşı” tepki gösterdiği “Kudüs’te yeni tapınak inşası” ve “kızıl düve kurban edilmesi, yakılması ve böylelikle arınma sağlanması” ritüeli.

Detayına girecek değilim; meraklısı için çok kaynak var.

Bazı yayın organları da bu işe el atınca; “savaş ve kaosseverler”e güzel malzeme çıktı.

Fanatikler yok mu; destekçiler yok mu?
Var elbette; ama neyse ki hala sağduyu güçlü..
Öyle de olmalı..

Dünyamız aslında muhteşem ve çok bilinen Kızılderili atasözünde olduğu gibi “çocuklarımıza yaşanacak bir ortam ve güzellikler bırakmak” da bizim görevimiz..

Tarihe iz barış ve sevgi ile bırakılır!
Bunlara değinmesem olmazdı..

Mutlu bayramlar...