KÜÇÜK bir kız çocuğundan korktular.

Bakanı, müsteşarı, bürokratı, il müdürü, ilçe müdürü, sürüsepet memuru...

Say sayabildiğin kadar...

Koltuklu, makamlı, arabalı, şoförlü isimler...

Çok yetkililer, çok etkililer, çok büyükler...

Öyle büyükler ki;

Henüz 13 yaşındaki Merve’den ödleri patladı.

***

ŞANLIURFA’NIN Haliliye İlçesi Konuklu İmamhatip Ortaokulu öğrencisi Merve Akpınar...

Bir önceki yazımda da bahsettiğim üzere verdiği bir röportajla Türkiye gündemine oturdu.

Merve okulunun hentbol takımında oynamak için verdiği mücadeleyi anlatırken, gözyaşlarına boğulmuştu.

“Sen kızsın, şort tişört giyemezsin. Oran buran görünür dediler.

Ama ben hayır dedim, önyargıları yıkacağım. Köyümdeki kızların kaderini değiştireceğim dedim...”

Kırmalarına izin vermediği onurunu, azmini, inancını, cesaretini, hayallerini böyle anlatmıştı bize.

Hentbol Federasyonu’nun davetiyle gittiği Ankara’da hayatında ilk kez bir spor salonuna adım atmış...

En büyük hayalinin kendi okuluna da spor salonu yapılması olduğunu söylemiş...

 “Toprak sahada oynamak çok zor, ayağımıza dikenler batıyor. Şelale gibi terliyoruz, her yerimiz çamur oluyor. Ayakkabımıza toprak giriyor. Toprağın boyadığı çorapları yıkamak çok zor oluyor. Ama bu salonda hiç terlemedik, burası serin yerler de tahta.”

Diyerek her birimizi utandırmıştı.

***

BUNLAR Merve’nin hayalleri...

Lütfen şimdi de sizler hayal edin.

Yer Türkiye, yıl 2021.

Şanlıurfa’dayız, Cumhuriyet kurulalı 98 yıl geride kalmış.

Hala “Orda, bir köy var uzakta...”

Köyünden hiç çıkmamış bir kız çocuğu var karşımızda.

Spor salonu nedir görmemiş bir hentbolcü.

Toprak sahaya tebeşirle çizgi çekerek, dikenli sahada hentbol oynamaya çalışan bir takımın oyuncusu.

Başarmaya kararlı, ateş gibi küçük bir kız.

Atatürk’ün 1923 yılında yıkık dökük imkanları kıt Türkiye’de...

Avrupa’ya eğitime gönderdiği gençlere;

“Sizi bir kıvılcım olarak gönderiyorum, alevler olarak geri döneceksiniz” sözündeki cinsten bir akıl, azim ve yetenek...

O da erkek öğrenciler gibi hentbol oynamak istiyor.

Başarmak, kendi kaderini yazmak...

Kız başına icat çıkarmasın diye düşünenlere...

‘Ben de Varım’ demek istiyor.

***

MERVE’NİN temiz kalbi, güçlü bileği, zeki gözleri...

“Oran Buran Görünür Kafasıyla” verdiği mücadeleden başarıyla çıkıyor.

Karşı çıkanları alt  ediyor.

Hentbol takımına giriyor, yetmiyor sesini Türkiye’ye duyuruyor.

Kendisine uzatılan mikrofona anlatıyor:

“Tek Merve ben değilim, nice Merveler var. Diğer kızların evde hapis gibi yaşamalarını istemiyorum.”

***

SONRA tabii çark işlemeye başlıyor.

Sistemin kendini dev aynasında gören gözü...

Kendi küçük, kalbi büyük bir kız çocuğundan korkuyor.

Kral çıplak tablosuna gıcık oluyor.

Önceki gün bir grup gazeteci Merve ile okulunda röportaj yapmak istediğinde...

Küçük kız öğrencisi olduğu Konuklu İmam Hatip Okulu’ndan içeri alınmıyor..

Okul yönetimi, Haliliye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün talimatını öne sürüyor.

***

ÖYLE anlaşılıyor ki;

Merve’nin “Sen şort tişört giyemezsin, oran buran görünür dediler” diye içi acıyarak ağlaması, yaşananları anlatması hoşa gitmemiş.

Türkiye’nin Merve’yi kucaklaması, yükselen destek işe gelmemiş.

Açtıkları yaraların gözükmesi sıkıntı yaratmış.

Milli’yi önemsemeyen, Eğitim’i anlamayanlar;

Türkiye’nin takdirini kazanan, ışık saçan kız çocuğundan rahatsız olmuş.

Hani Sedat Peker diyor ya...

“Arkadaş patron sizsiniz, onlar size hizmet için maaş alıyorlar.”

Bu arkadaşlar kendilerinin Türk milletinin hizmetkarı olduğunu da unutmuşa benziyor.

***

TEPKİLER yükselince hemen geri vitesli yeni bir açıklama yapılıyor.

İşte basın mensupları beklemeden ayrılmışlar da, Valiliğe sorulup sonra izin çıkış da, filanmış da...

İnsanın “Lannn bırakkk” diyesi geliyor.

Görüyorsunuz ama anlamıyorsunuz, anlıyorsunuz ama işinize gelmiyor.

Bu ülkenin, bu toprakların çocuklarının hayallerini yok edemezsiniz.

Biçtiğiniz rolleri giydiremezsiniz.

Ne yaparsanız yapın, Merveleri susturamazsınız.

“Oran buran görünür” diyerek spor yapmasını istemediğiniz bir Merve gelir,

Kendi anlattığı çocuk kelimeleriyle “Şelale gibi terlemeyi, toprağın boyadığı çoraplarını zorla yıkamayı” göze alır...

Hepinizi mindere serer.

Sizler küçük bir kız çocuğunun sözlerinden korktunuz ya...

Dev aynalarında kol kola halay da çekseniz, bıyık bıyığa da verseniz...

Şunu bilin ki:

“Türkiye sizden büyüktür.”

***

Sedat Peker’in kulaklarını çınlatarak bitirelim.

“Yenileceksiniz...

Badem bıyıklar, tarikatlar, çakma bürokratlar...

Hepiniz göreceksiniz...

Türkiye’nin sizden büyük olduğunu öğreneceksiniz.

Bir tişört, bir şort ve bir küçük kıza yenileceksiniz.”