Son yıllarda gündemimizden hiç düşmez.

Hemen her gün en üst düzeydeki devlet yöneticimizden tutunuz da basınımızın her bir köşesinde daima yer bulur…

Amerika ve Stratejik müttefik..

Üstelik hem müttefik, yetmedi bir de stratejik müttefik….

Hele şimdilerde nerdeyse her saatbaşı önümüzde.

İki soruya doğru cevap vermeliyiz.

Gerçekten müttefik mi?

Ve de stratejik müttefik mi?

Birkaç soru daha soralım:

Kıbrıs gibi bizim için hayati bir mesele de yanımızda mı? Hayır

Terör gibi başbelası bir konuda yanımızda mı? Hayır.

Uluslararası ihtilaflar da mesela Ege Kıta Sahanlığı gibi konularda yanımızda mı? Hayır.

Komşularımızla (Eski komşularımız, şimdilerde komşularımız illegal örgütler) olan ihtilaflarda bilhassa Yunanistan’la olanlarda yanımızda mı? Hayır.

Ordumuzun bu güne dek yaptığı tüm iç ve dış operasyonlarda yanımızda mı? Hayır.

“Sözde soykırım ithamı” karşısında yanımızda mı? Hayır.

“Çekiç güç” adı altında yurdumuza yerleştiğinde havadan erzak diye terör örgütüne silah atarken yanımızda mı? Hayır..

Bunlar “ana başlıkların” bir kaçı.

Onlarca soru sorsak verilecek cevapların tamamına yakını “hayır”dır.

Eeee, neresi müttefik bunun?

Hele hele neresi stratejik müttefik?

Son günlere gelelim.

Ordumuz Afrin’de savaşta.

Şu müttefiğin tutumuna bir bakın.

Uzun uzadıya yazmaya gerek yok.

Ancak:

Elbette yanlışta olan sadece bu sözüm ona müttefik değil… Bizi yönetenler en başta yanlışta.

“Eyyyy…” diye başlayıp da hiçbir şey yapmamak.

Hele son olarak tutanaksız ve tercümansız, pardon Dışişleri Bakanı tercümanmış, üçbuçuk saat görüşüp sonra işi komisyonlara havale etmek…

Napolyon “Halledilmesini istemediğim konuları komisyonlara havale ederim” demişti.

Aynen öyle.

Şimdi:

Yapılacak işler var ve hemen gecikmeden…

Şöyle ki:

Öncelikle şu “Eyyyyy”den vazgeçilmeli.

Soğuk savaş biteli çok oldu.

Vaktiyle bize karşı tehdit olarak algıladığımız konular da ortadan kalktı.

O halde:

Nato’daki durumumuz gözden geçirilemez mi?

Bu bağlamda İncirlik ve Küre kapatılamaz mı?

Gizli - açık tüm ikili anlaşmalar askıya alınamaz mı?

Ticari anlaşmalar bilhassa son uçak alımı sözleşmesi iptal edilemez mi?

Hasılı;

“Bağımsız Devlet” olduğumuz muhataba, muhatabın anladığı dilden anlatılamaz mı?

Şüphesiz bunların bizim için de pek çok sonuçları olacaktır. Unutulmamalıdır ki, “zayiatsız zafer olmaz”.

Tabii bu yazdıklarımın tamamı yapılabilir ama..

Evet; bir de müthiş “ama”sı var işin…

Nedir “ama”sı?

İrade gerek irade…