Tayfun MARO
Sistemin bekası
13 Ağustos 2018 Pazartesi

İnsan türünün en uyanık ve en cüretkâr cinsidir, muktedir. Ve hükmetmekle meşhurdur.

En öne geçip, “gelin peşimden” diyen muktedirler ile bu muktedirlerin “peşine düşen” yığınlar arasında sürüp giden ve yaşamı gözaltında tutan netameli ilişkiler, toplu halde yaşamaktan toplumsallığa geçiş sonucu ortaya çıktı.

Tarih yapıcı bu netameli ilişkiler aynı zamanda, “toplumsal gelişme” denen garabetin karinesidir.

Günümüz dünyasında muktedirler artık en öne kendi kendilerine geçmek yerine, kendilerini halka seçtirerek toplumun en önüne geçiyor ve yönetiyorlar. Geliştiğimiz için, özgür köleler olarak, efendilerimizi kendimiz seçiyoruz. Özgür kölelik çağının getirdiği haktır bu…

Efendi, “sen beni seçtin, ben de geldim seni yönetiyorum” dediğinde, demokrasiye giriş yapmış oluyor, özgür köleler toplumu…

Bu ahvalde, ister para mabetlerinde ister tanrının mabedinde, yatar kalkar efendilerine şükredebilir, özgür köle. Zenginlerin parası varsa onun da yerde ve gökte efendileri var…

Başını kaldırıp, göklerdeki efendiye ve başını yeryüzüne çevirip, yeryüzündeki efendiye şükretmek, en bereketli, en kutsal insan hakkıdır.

Seçimler, yönetenler ile yönetilenler arasında kurgulanan sosyal sorumluluk oyununun en önemli bölümüdür. Seçme ve seçilme hakkının getirdiği yükümlülükte, siyasetin de derin anlamı oluşur.

Bu derin anlamı yakalayan muktedirlere genellikle “kurtarıcı” diye bakar, özgür köleler.

Yönetmek ve kurtarmak, muktedirin doğal misyonudur... Yönetecek ki kurtarabilsin!

Özgür köleleri yönetmek zordur; kurtarmak ise daha da zor… Bir kere özgür oldular ya, durmadan isterler… Efendilerine kul köledirler de, gel gör ki karınları doyacak, barınacak ev lazım, sağlık, eğitim, geçim dertleri var. Oysa servet, %20’nin elinde, yapacak bir şey yok! Sistem böyle işliyor…

Yeryüzünde yaşayan insanların en az dörtte üçüne bol umut ve hayatta kalacak kadar maddi imkân vermek gerekiyor... Ve o insanların buna şükretmelerini sağlayacak iman gücü…

Şu yetmişinde bile ergen halleri bir türlü son bulmayan solcular bir sussa, işler tam yolunda gidecek de, her şeye söylenen bu müzmin muhalifler çok şamata yapıyor. Yok insan haklarıymış, yok sömürüymüş, yok özgürlüklermiş, yok devrimmiş… Herkes sistemin içinde olduğu halde ve kahir çoğunluk böyle yaşamaya razı iken, bu itiraz, bu gürültü de ne oluyor!

Bir ucu mülkiyet, diğer ucu para ve sen bu parantezin içindesin! Kıpırda kıpırdayabilirsen!

Doğrusu, iktidar savaşlarını “devrimci mücadele” diye pazarlayanları pek ciddiye almamak lazım.

Sistemden beslenenler, o sistemi ne değiştirebilir ne yıkabilirler… Belki bir ölçüde sistemi insani boyutta iyileştirebilirler. İnsanlar henüz kendileri için iyi şeyler yapmaya hazır değiller.

Çektiğimiz onca sıkıntı ve başımıza açılan onca dert hep efendilerin iktidar paylaşımının bedelidir. Yani muktedirleri ihya eden sistemin sürgit varlığını sürdürmesi içindir. Tabii ki Allah’ın izniyle…

Toprak, hava ve su, hayata düşman insanlığın zulmüne ve hoyratlığına sonunda isyan etti. Tabiat, “oyun masumiyetine aykırı bu kirli oyunda yokum,” diyor. Doğal hayat insandan elini ayağını çekiyor. Efendiler ise, yeryüzüne hükmetmek ve insanlığı yönetmek için birbirinin gırtlağına basmış, kıran kırana mücadele ediyorlar… Devletin bekası için, insanlığın geleceği için iktidar istiyorlar…

Beka mühim mesele… Uğrunda ölmek de var, kahraman olmak da... Sefalete katlanmak ha keza…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Memleketin birinde insan manzaraları(!)
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Tükeniş!
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Kara kaplı defter!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Nereden nereye?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çanakkale artık barışın merkezidir!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Daha önceleri nerelerdeydiniz?
Kemal ARI
Kemal ARI
'Cehennem savaşı'nda ne yediler ne içtiler?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bölgecilik, mezhepçilik ve inşaatçılık...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Unutulmazlar...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Boşanan aileler ve çocuklar
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva