Tam 30 gün sonra…

Kısmetse…

93’üncü yaşına, “Eyvallah, hoş geldin!” diyecek…

Şu anda 92’nin içinde…

Neredeyse 70 yıl boyunca…

Sinemanın, tiyatronun tam göbeğinde yaşadı…

Ses taklidinde üstüne yoktu…

Olağanüstü bir dublaj sanatçısıydı…

Özellikle çocuk seslerinin kullanılmasında…

(Kız-erkek fark etmiyor…)

Eline su dökecek hala yok dersek, yanlış olmaz…

Hani…

Kimileri için, “Sesine dans ettiriyor!” derler ya; aynen öyle…

Başta Ayşecik olmak üzere…

Yeşilçam’ın bir dönemine damga vuran çocuk yıldızlara sesiyle can verdi…

O her yaştan sinema seyircisini şakır şakır ağlatan…

“Size baba diyebilir miyim amca?” repliği, O’na aittir!

Ayşecik’ten tutun, Sezercik’e kadar…

Bilumum çocuk sanatçıları sesiyle sevdirdi…

***

10 yıldır…

Muğla Marmaris’teki…

Belediyenin huzurevinde yaşıyor…

Sinemadan, tiyatrodan ve seslendirmeden elini çekse de…

Belli ki, çok özlüyor…

***

Balıkesir’de dünyaya geldiğinde…

Cumhuriyet henüz beşinci yaşını kutluyordu…

Liseyi Ankara’da tamamladı…

İstanbul Konservatuvarı’nda klasik batı müziği okudu…

Ardından tiyatro eğitimi aldı…

Herkesin sesini taklit edebilme yeteneğine sahipti…

O günleri şöyle anlatıyor:

“Çocukken de hep birilerinin sesini taklit ederdim… Arkadaşlarım bu yüzden birbirine düşerdi… Bırakın çocukları, mahalleyi birbirine düşürürdüm…”

***

İnanmayacaksınız ama, gerçek…

Geçen yıl Kasım ayında…

Atatürk’ün vefatının 81’inci yılı dolayısıyla…

Marmaris Belediyesi’nin 60 saniyelik anı filminde oynadı…

Yaşlılıktan kaynaklanan ciddi rahatsızlıklarına karşın…

Atatürk filmi teklifi gelince…

Hastalıklarını unuttu, kamera karşısına geçiverdi…

O bir dakikalık filmdeki rolü…

10 yıl yetecek morali peşinden geçirdi…

Sevinçten havalara uçtu…

Unutulmadığını gördü; sevinç gözyaşları döktü…

***

Sinema’ya…

Ben doğmadan (1952’de)…

“Yavuz Sultan Selim Ağlıyor” ile başladı…

10 yıl önce…

“Gönül Ferman Dinlemiyor” ile noktayı koydu…

Tiyatro’nun “mikroptan farksız” o sahne tozunu…

Kaç kez içine çekmiş; artık hatırlamıyor bile…

***

Bugün TV’lerde yasaklanan o “evlendirme” programları var ya…

İşte, onların atasının adı “Çöpçatan”dı…

O programı da özel bir TV’de seve seve aylarca sundu…

Reyting rekorları kırıyordu…

O sırada 70’li yaşlarındaydı; düşünün yani…

***

O programı yapan büyük yıldız…

Yaşamı boyunca iki kez evlendi…

İki evliliğinde de mutlu olamadı; kısa sürede boşandı…

***

Hala çok iddialı…

Teklif gelse, muhteşem sesini öne itip…

Yine kamera karşısına geçecek ama…

Hem bi’şartı hem de bi’iddiası var:

“Oturarak oynarım ve herkesten iyi rol yaparım…”

***

Yaşına ve coşkusuna bakıp, maşallah çekenlere…

Şakacıktan diyor ki:

“Kabul etmiyor, sevmedi beni Azrail… Aslına bakarsanız hiç de niyetim yok...”

***

Size, bu güzel tatil gününde…

92 yaşına veda etmeye hazırlanırken…

Ciddi ciddi film teklifi bekleyen…

Yılların büyük yıldızı…

Altan Karındaş’ın…

Alkış yağmuru altındaki sanat aşkını…

Takdim etmeye çalıştım…

Duamız ise…

Meslek büyüğüm Tayfur Göçmenoğlu’nun kitabının başlığından:

“O yıldızlar hiç sönmesin…”

Nokta…

Sonsöz: “Yaşlılık kötü bir alışkanlıktır… Çalışan bir kimse böyle bir huy edinmeye zaman bulamaz… / Andre Maurois – Fransız tarih ve roman yazarı…”