Kendisini yakından tanımasanız bile mutlaka aşağıda saydıklarımdan bir tanesini duymuşsunuzdur!

*Voyage Hotel

*Maxxroyal

*Didim Tur

*ETS Tur

İşte hepsinin sahibi olan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu dönem başlayan ve başkanlık sisteminin bir parçası olan yeni hükümet sisteminde yer alan bakanlar herkesin bildiği gibi büyük oranda özelleştirilmişti. Hastane sahibinin sağlık bakanı, dershane sahibinin milli eğitim bakanı olduğu yeni yapılanmada turizm şirketleri olan sayın bakana da ülkemizin kültür ve turizm işleri emanet edildi. Konumuz elbette bu değil ama bilmekte fayda var.

Sayın bakan; aylardır tartışılan “Yeni Çeşme Projesi’ni” anlatmak için bizzat İzmir’e geldi. İzmir Ticaret Odası’nın organizasyonuyla hem paydaşlarla buluştu hem de kamuoyunu bilgilendirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım İşletmeler Genel Müdürlüğü tarafından organize edilecek alanda yapılacak Çeşme Projesi’ni bir “Türkiye yatırımı” olarak nitelendirdi. Çünkü proje verimli olursa benzeri Aydın’ın Didim ilçesine yapılacak.

Bakan, 20 milyar dolar gibi devasa bir potansiyele ulaşacağını söylediği projenin uygulama alanına ilişkin çekinceleri de yanıtladı. Proje uygulama alanının neredeyse tamamına yakınını devletin hüküm ve tasarrufu altında. Geriye kalan alanlar ise kamulaştırılarak proje alanına dahil edilmişti. Bu oran şimdilik binde 3’e tekabül ediyor.

Hepimizin bildiği gibi projenin uygulama sahasında iki ilçe var. Birincisi Urla, ikincisi ise Çeşme. Urla’da bulunan vatandaşların arazileri gelen tepkiler üzerine kamulaştırma programından çıkartıldı. Çeşme’nin Alaçatı bölgesinde de özel mülkler ve vatandaşların arazileri var. Ayrıca, iki ilçeden Urla’nın belediye başkanı cezaevinde olduğu için kayyumun fikir belirtme gibi bir yetkisi zaten yok.

Urla’yı da sırtlamak zorunda kalan Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran da tam buraya parmak basıp plan içinde kalan yerlerin “kamulaştırılmasından” çok “değerlenmesinden” yana olduğunu söylüyor. Yani rant varsa o da Çeşmeli arazi sahibinin olsun. Elbette burada arazi toplayanlar da yok değil. En başta Zorlu Holding ile Medicalpark Hastanesi geliyor.  Zorlu’nun 600 dönüm, Medicalpark’ın ise 450 dönüm arazisi kamulaştırılan alanda kalıyor.

Projeyle ilgili uygulama başlamadan “istemiyoruz, ret ediyoruz” demek zaten doğru değil. Ama uygulama alanı itibariyle çalışma yapmak öyle kolay da değil.

Birincisi bölge, doğal SİT alanında kalıyor. İkincisi, proje sahasında orman alanları da var. Orman alanlarının nasıl kullanılacağını bakan Ersoy anlattı ama konunun net olarak İzmirli Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından da anlatılması gerekiyor. Biz, her yangın çıktığında, ormanlar zarar gördüğünde “acaba imara mı açılacak” endişesi yaşıyoruz. Açıldığında ise ilk yapılan şey bir otel oluyor. Bu yüzden, bir otel sahibi ve turizmci bakanın sözlerinden daha çok İzmir’in evladı Sayın Pakdemirli’nin bundan sonraki toplantılara katılarak kamuoyunu rahatlatması gerekiyor. İzmirliler, kent adına kendi evlatlarının fikirlerini önemsiyor.

Projede yapılacakları saymaya başladığınızda bir kitap yazabilirsiniz!

Ayrıntıya girmeden önemli bir konuya değinmek istiyorum. O da golf alanları mevzusu.  Projede 20 adet golf sahası belirlenmiş. Golf tatlı su isteyen ve oldukça fazla su tüketen bir turizm çeşidi. Yarımada’nın ciddi bir su sorunu var. Özellikle yazın Çeşme susuzluktan kırılıyorken bu golf sahalarına su nereden gelecek?

Bakan Ersoy’un bu konudaki çözümü de netti.  Şöyle ki toplantıda; su ihtiyacının yüzde 50’sinin Kutlu Aktaş Barajı’ndan alınacağını geriye kalan yüzde 50’nin 25’lik kısmının turizm bölgesinin atık sularının arıtılarak golf sahalarına verileceğini anlattı. Geriye kalan 25’lik kısım için ise DSİ’nin ek iki tane gölet yapacağını belirtti. Tüm bunlar mevcut su ihtiyacı sorunsuzsa olacak işler. Peki su yoksa nasıl su getireceksiniz? İşte bunun yanıtı şimdilik yok!

Bakan Ersoy’un kamuoyuna “Projeye siyasi yaklaşmayın çünkü mesele siyasetin üstünde” çağrısı var.  Şimdiye kadar uygulama sahasıyla ilgili gelen eleştiri projeye ilişkin durum için zaten gelmedi.

Bakan’ı toplantıda ve kamuoyunda zorlayan en önemli mesele projenin bir Arap sermayesine verileceği iddiasıydı. Özellikle, Suudi Arabistan merkezli Albassam Grup’un imzasını taşıyan büyük kanal görselli projenin bakanlıktan çıkmadığını altını çizerek anlattı. Evet o proje bakanlığın değil ama bakanlıklara yakın işler yapanların projesiydi. Görseli de altyapısı da İstanbul’da bir merkezde çizilmişti. Bakan Ersoy’un toplantıda, “Ekrem Pakdemirli Havalimanı artık yapılmayacak” sözlerinin arkasında da bu mesele var. Çünkü, havalimanının ihalesini alan Terminal Yapı A.Ş ile görseli hazırlayan şirketlerin dirsek temasında olduğu iddia edilmişti. Ersoy bunun için de, “Demek ki amaçları havalimanı yapmak değilmiş” notunu düştü.

Gelelim İzmir’i temsil eden ve projeye yaklaşımları merak edilen iki önemli isme!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer turizmci geçmişi ile bir değerlendirme yaptı. Soyer, gayet nazik bir dille, “Sayın bakanımız lütfettiler, çok değerli bir çalışma yaptık kendisiyle. Bu projeyi dinledik ve bundan sonrasında projenin tamamlanması için birlikte irade gösterilmesini önerisinde bulundu bakanımız. İzmir için, Ege için, Türkiye için son derece yararlı bir çalışma olacağına inanıyoruz. Birlikte çalışma iradesi bizim için çok daha değerli. Onun için de minnettarız ve çok teşekkür ediyoruz kendilerine. Şehir merkezi ile ilgili olarak düşündüğümüz projeleri de kendisine arz edeceğiz.  O da bize şimdiden destek olacaklarını belirttiler” dedi.

Başından bu yana, “Çeşme’nin malını ham yaptırmam” diyen Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın durumu ise daha değişik. Destekliyor gibi görünen Oran’ın çekincesi projeyle ilgili değil. Oran, kamulaştırılan alanların sahiplerine vurgu yaparak Çeşmelilerin yok sayıldığını ifade ediyor. Ve yerel yönetimlerin dışlandığını anlatıyor.

Bakan Ersoy, gazetecilerle buluşmasında ilginç bir noktaya değindi. Ve şöyle dedi:

“Bu projeden ilk haberi olan Çeşme belediye başkanı zaten. 1 yıl önce bu proje alanı üzerinde uçuş yaptım. İner inmez de Çeşme belediye başkanı ile konuştum. Kendisini Ankara’ya davet ettim, Ankara’ya da geldi. Aslında en çok bilgilendirdiğimiz kişi kendisidir. Niye gönül koydu anlamadım”…

Gelelim meselenin özüne…

Henüz parselasyonu ve imar planları olmayan, SİT durumu revize edilmeyen 5956 hektarlık devasa alan ilk olarak 1 milyar dolarlık bir gelir planlamasıyla özel şahıslara satılacak.

Bu kadar büyük bir rantın olduğu projenin iyi analiz edilmesi ve İzmirliler tarafından iyi takip edilmesi gerekiyor.