Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
12 Nisan 2024 Cuma

31 Mart yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı ağır bir yenilgiye uğradı. Yansımalarına liderlerin bayram mesajlarında tanık olduk. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli duygularını sert bir tonla CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yöneltti: “Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır. Herkes aklını başına almalı.”

Özel’in beklenen yanıtı gecikmedi: “(Bu ülke sandıkta kurulmadı) demeye dilim varmaz (cehalet) demeye dil sürçmesi olduğunu kabul etmek isterim. Kurtuluş Savaşı hani dünyada bir ülke sandıkta kurulduysa bu ülkede kurulmuştur.”

Bu tartışma her zaman görülen sıradan atışmalardan sanılmasın sakın. Bugüne kadar hep “sandık fetişizmi” yaratıldı. Demokrasinin sandıktan ibaret olmadığını, sandığa ilaveten bir kurum ve kurallar rejimi olduğunu savunanlara hep hakaret edildi. Anayasa’sında demokratik, lâik bir sosyal devlet olduğunu yazan bir ülkeye demokrasinin gelmesi için bunların yaşama geçmesini seslendirenler hep darbecilikle suçlandılar. Bu rahatlık nereden geliyordu? Çünkü sandıktan onlar çıkıyordu. Onlara göre sandıktan çıkmak her türlü hukuk dışı uygulamaların gerekçesiydi. İşlerine gelmeyen kararları veren Anayasa Mahkemesi kapatılmalıydı. TRT’den, Basın İlan Kurumu’na, YÖK’ten Merkez Bankası’na kadar tüm devlet kurumları onların kadroları ile doldurulmalı ve yönetilmeliydi. Adaleti paspas yaparak üstünde dolaşmayı, mülakat yoluyla gençlerin geleceğini çalmayı tek gerekçe ile savunuyorlardı: “Millet bizi istedi. Sandıktan biz çıktık!”

İşler değişip tersine dönünce ve yitirmenin acısı her geçen gün katmerlenince eski söylemin değiştiğine tanık oluyoruz. Anlaşılıyor ki demokrasiyi sandıkla eş tutmak efendilerin oradan çıktıkları zaman geçerlidir! Kaybedince hemen söylem değişiyor: “Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır. Türk tarihi sandıkta yazılmamıştır.” İnsana sormazlar mı? Hani demokrasinin sandıktan ibaret olmadığını söyleyenler darbeciydi? Sizdeki bu değişimin nedeni 31 Mart seçimleri mi yoksa? Sandıktan çıktığı sürece demokrat geçinen, tersi olunca ezberi bozulanların büyüsü uçup gidiyor artık.

Gelelim Bahçeli’nin savlarına… Günümüzde lise son sınıfları ile üniversitelerin birinci sınıflarında İnkılap Tarihi Dersleri okutulmaktadır. Sekiz üniversitemizde de Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüleri vardır. Bunlardan hangisine giderseniz gidin “Türkiye Cumhuriyeti sandıkta kurulmamıştır” derseniz kesinlikle çakarsınız!

19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa’nın oradan Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara’ya uzanan istiklâl yürüyüşünde dayandığı tek ilke “Hakimiyeti Milliye” olmuştur. Ankara’da çıkan gazetenin adı da Hakimiyeti Milliye’dir. 23 Nisan 1920’de açılan TBMM’nin duvarında “Hakimiyet Bilakayduşart Milletindir” yazılıdır. Gazi Meclisin varlık nedeni budur. Yani egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur! Birinci meclis seçimle oluşmuştur. Meclisin iradesi o kadar kesin ve keskindir ki, Gazi Mustafa Kemal Başkomutanlık yetkisini üç aylık sürelerle almıştır. Bu yetkinin tartışılması sırasında cepheden gelip Meclise hesap vermiştir!

Milli iradenin bu kadar vurgulanmasının anlamı vardır. Özellikle Hilafetin Osmanlı’ya geçmesinden sonra Padişahların bir sıfatı da “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” olduğudur. Yani irade padişahındır; tebaası da onun kuludur. Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşı’nı TBMM iradesine dayanarak yürütmüş, Cumhuriyetin ilânından sonra da tebaa kul olmaktan çıkıp devletin onurlu vatandaşı, yurttaşı olmuştur. Bilinmelidir ki “Kul hakkı” kavramı dinseldir. Onu siyasal bir dayanak olarak kullanmak her şeyden önce lâikliğe aykırıdır.

Evet Türkiye Cumhuriyeti sandıkla kurulmuştur. Bir Osmanlı Paşası olan Mustafa Kemal’den beklenen önce ordunun oluşturulması değil midir? Hayır! O önce milli iradeyi temsil eden TBMM’ni kurmuştur. Ülkeyi işgal eden emperyalistlere karşı, ülkenin dört bir yanında oluşan “Müdafai Hukuk” cemiyetlerini bir araya getirmiştir. 23 Nisan 1920’de üyeleri sandıktan çıkan TBMM, İstiklâl Savaşının ulusal ve uluslararası alanda meşruiyetini simgelemektedir.

Evet önce meclis kurulmuştur. O meclis kendi ordusunu kendi kurarak tarihteki onurlu yerini almıştır. Özetle 23 Nisan 1920 olmasaydı 30 Ağustos 1922 zaferi gerçekleşmeyecekti. Dumlupınar Meydan Savaşı’nda Yunan Ordusu imha edildikten sonra Mareşal Mustafa Kemal’in verdiği “Ordular, ilk hedefiniz Ak Denizdir” emrinin tam metninin okunmasında yarar var. Emir “Türkiye Büyük Millet Meclis Ordularına” hitap etmektedir. Kendi ordusunu kendi kuran, daha sonra da Cumhuriyet rejimini gerçekleştiren bir parlamento dünyada tektir! O da meşruiyetini sandıktan almaktadır!

Gelelim “Türk tarihi sandıkla yazılmamıştır” savına… Çeşitli ansiklopediler Kurultay sözcüğünü “Altay budunlarında politik ve askeri kararların alındığı meclise verilen ad” olarak tanımlamaktalar. Günümüzde ise hem Moğol hem de Türk topluluklarında parlamento veya seçimli toplantı anlamında kullanılmaktadır. İslam Ansiklopedisine göre “Cengiz Han’ın 1206 yılında Büyük Kurultayı toplamasından sonra Moğol ve Türk tarihinde bu terimim yaygınlaştığı kabul edilir.”

Kurultay sözcüğü Osmanlı kaynakları içinde Yazıcızade Ali’nin İbn Bîbî’den yaptığı “Selçukname” tercümesinde geçer. Yazıcızade’nin eklediği kısımda Oğuz boylarının töre gereği Büyük Kurultay toplayarak Osman Bey’i Han seçtiklerini belirtir. (Selçukname, 424)

Tüm olup bitenler, zaman zaman yaptığı ittifakları baston olarak kullanan AKP iktidarının kâğıttan kaplan olduğunu kanıtlıyor! Pekiyi bu kâğıttan kaplan yirmi iki yıldır nasıl iktidarda kaldı? Yirmi iki yılda ülkenin caydırıcı güçleri, medya, yargı ve orduya nasıl şekil verebildi? Ergenekon, Balyoz gibi davalar nasıl gerçekleşti?

Bu sorunun yanıtını medya, yargı ve ordu gibi operasyona uğrayan muhalefetten istemek gerekmiyor mu?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 8 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Fevzi Cititci 13 Nisan 2024 Cumartesi 14:10

Tek kelimeyle çok dogru tesbitler Teşekkür ederim saygılar

Yorumu oyla      0      0  
Fikret GÖKÇE 13 Nisan 2024 Cumartesi 12:28

Harika bir tarihsel değerlendirme. Sandıktan sadece oy çıkmadı 1950''den bu yana faşizan iktidarlar, Atatürk, Cumhuriyet ve laiklik düşmanları da çıktı Değerli Ağabeyim.

Yorumu oyla      0      0  
Zfg 12 Nisan 2024 Cuma 14:38

Bazı kişilerin söylediklerinin kiymeti harbiyesi olmaz.

Yorumu oyla      0      0  
Partili 12 Nisan 2024 Cuma 13:07

Sayın bir zamanlar elli sekiz il belediye başkanlığı kazanıldı daha sonrada bu parti baraj altında kalmıştı lütfen bu konuda bir fiil partinin içinde biri olarak bilgi verirseniz memnun oluruz çünkü CHP bu başarılı seçimden sonra ne yapmaları konusunda önemlidir...

Yorumu oyla      0      0  
Serap balikcioglu 12 Nisan 2024 Cuma 12:54

Rabbim milletimi vatansever görüntüsünde ki koltuk degnegi vatan hainlerinden korusun bunun için milletime akıl fikir muhakeme yeteneği versin yoksa bunun gibi satılık fırıldak karın biri gider diğeri türer birileri hep ayakta kalir

Yorumu oyla      0      0  
Mesut Karaoğlan 12 Nisan 2024 Cuma 11:10

Sayın Vekilim gündemdeki bir konuya yine bilimsel açıklamanızla noktayı koydunuz. Yüreğinize kaleminize sağlık. Saygı ve selamlar sunarım.

Yorumu oyla      0      0  
U.YILDIRIM 12 Nisan 2024 Cuma 10:44

Sakın vekilim, yazılarınızı düzenli okuyorum. Tecrübelerinize, derin bilgi birikiminize dayanarak, bizlerin de net anlayabileceği tarzda ki yazılarınız için çok teşekkür ederim. Siyasi bir okulda ders alır gibi bilgileniyoruz.Emeklerinize sağlık.

Yorumu oyla      0      0  
Kemal Sağ 12 Nisan 2024 Cuma 10:02

Aklınıza sağlık! İşte cevabımız bu sayın Bahçeli. demokrasi işine geldiği gibi davranmak, güçlüye biat etmek değildir.

Yorumu oyla      0      0  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Aydınlanmanın alacakaranlığında
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çöl tozu meselesi: Yararlı mı, zararlı mı?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet'i ve Atatürk’ü anlamak
Kemal ARI
Kemal ARI
İstediklerimiz ve sorumluluklarımız
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
O gün bugündür!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Buralara bir daha dönme Göztepe!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Mutlu s’on!
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Keser döner sap döner!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Cehaletin tek korkusu kadındır…'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Papi Mehmet
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva