Tarihin hemen her döneminde... vereni

ve alanı eksik olmayan,

Veren ve alan için... birlik suçu oluşturan, Ve bu yüzden de... sır olarak saklanan,

Organize de, organizma gibi de... bir şey!

Rüşvetin yaygınlığı... ülkeleri çöküşe götüren yollardan biriydi geçmişte !

Devşirilen ve Enderunda eğitim gören Rüstem Paşa...

Kanuni döneminde 14 yıl kadar Sadrazamlık yapmıştı...

Herkese de selam... vermezdi !

Yazılanlara göre öldüğünde : 780 bin duka altını (yaklaşık 42 trilyon Lira), değeri 80 trilyon Liralık akçe ve gümüş eşyaları,

815 çiftliği, 1160 devesi, 2900 atı ve 1700 kölesi vardı...

(Hamiş : hele de altın ve gümüşü, bugünkü fiyatlarıyla... hesaplayamadım!)

***

Fuzuli, rüşvet denince akla gelen ilk isim !

Hani ‘ selam verdim, rüşvet değil deyu almadılar’ sözü var ya...

Ömer Seyfettin’in de... Rüşvet öyküsü var ya !

Ömer Seyfettin,

Çağdaş Türk Öykücülüğünün kurucularındandı...

Ölümünden sonra hikayeleri bir kitapta toplanmıştı... Rüşvet hikayesi de bunlardan biriydi...

Ali Hoca... Avukat Hacı Namık Efendiye,

Başım belada, bir dava açmak için geldim dedi...

Köyün muhtarı Huysuzoğlu’nun arsası üzerine... vaktiyle bir bina yaptırmıştı !

Gel gelelim ki muhtar... şimdi binayı sahipleniyordu.

Avukat : haklı değilsin, yer senin değil ki,

Dava açarsan eğer, kaybedersin...

Dese de, Ali Hoca davayı aç diye diye,

ısrar... ediyordu.

Avukat Beyde dayanamadı... davayı açtı !

Ali Hoca... Hakime güzel bir koç göndersem ne olur dedi !

Avukat : sakın haa rüşvet düşmanıdır, vereni affetmez...

Haklı da olsa, hemen haksız çıkarır... dedi!

Aradan iki hafta geçmişti ki, Ali Hoca yazıhaneye geldi.

Avukatın yüzü gülüyordu...

Davayı kazandık... dedi demesine de,

ancak şaşkınlık içindeydi !

Durumu fark eden Ali Hoca dedi ki...

Gönderdiğim koç sayesinde kazandık !

Oysa, sakın gönderme... peşinen haksız çıkarsın... dememiş miydi Avukat ?

Ali Hoca : evet dedin de, koçu gönderirken ben kendi ismimi vermedim ki,

Hasmım muhtarın... ismini verdim!

Kurnaz adam... taktik adam !

***

Fuzuli’nin ki...

Fuzuli 15.yy’da Bağdat dolaylarında doğmuş ve orada ölmüş Türk Divan Şairi’dir...

Fakirdi. Kanuni’den maaş bağlanmasını istemişti...

O’da Bağdat Vakfını, maaşı ödemekle görevlendirmişti...

Beratını alınca, maaşını almak için vakfa uğramış... gitmiş gelmiş ama,

Bin dereden su getirerek... ödememişlerdi.

Üstelik vakfın gelirinden kalanı, katipleri de memnun ederek... iç ediyorlardı !

Bunun üzerine Padişaha bir şikayetname yazdı... Vakıf yöneticileriyle aralarında geçen dramatik diyaloğu... anlattı !

Sonunda tabii ki pes etti...

Baktı ki faydası yok. Adamlarla cebelleşmeyi bir kenara bıraktı...

‘Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar.

Hüküm gösterdim faydasızdır diye dinlemediler ‘ dedi...

Kendi yalnız köşesine... çekildi !

Yoksul insan... çekingen insan !

***

Zayıflık oldukça ve beslendikçe,

Rüşvet... dünyanın bir ölümsüzü!

Ukraynalı lirik şair Anna Ahmatova’nın demesinin aksine...

Gelecek olgunlaşmamış... geçmişin içinde.

Geçmiş de çürümemiş... geleceğin içinde !

İyi Pazarlar...