Anayasa değişikliğinin TBMM’den geçmesiyle birlikte şimdiden başlayan referandum çalışmalarında siyasi partiler hazırlıklara başladı. Nisan ayında yapılması düşünülen oylamada “evet” diyecekler ile “hayır” diyecekler daha çok kişiye ulaşabilmek için strateji belirliyor. Saha çalışmaları ve mitingler ile renklenecek süreçte İzmir de önemli bir yer tutuyor. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “kapı kapı gezin, ev ziyaretleri yapın. Bu bir siyasi parti meselesi değildir” diyerek son talimatları verdiği CHP ile henüz çalışma programı tam olarak netleşmeyen AK Parti arasında kıyasıya bir rekabet bekleniyor. Bu arada MHP’nin seçmen tabanı da her iki siyasi parti için ortak hedef olacak. Önce “ortaya karışık” açıklama yapan ve daha sonra net bir şekilde  “hayır” diyeceğini açıklayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da son yaptığı değerlendirmeyle yeni sistemin olumsuz yönlerinden bahsetti. Kocaoğlu, “Ben parlamenter sistemden yanayım. Ama ‘başkanlık sistemi olmaz’ diye bir şeyim yok. Bu coğrafyada güçlü parlamento, bağımsız yargı ve tüm koşullar olursa başkanlık sistemi de olur” diyerek hem AK Parti hem de MHP içinde ciddi rahatsızlık olduğunun da altını çizdi.

Bu arada hafta sonunda Ankara’da il ve ilçe başkanları toplantısına katılan CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven’in ilçe başkanlıklarına gönderdiği kampanya daveti dikkatimi çekti.  12 Şubat Pazar günü “Cumhuriyet ve Demokrasi için Hayır” sloganıyla başlayacak süreçte “ön hazırlık için” toplantılara ilçelerde ikamet eden eski-yeni parti yöneticilerinin de programa katılması isteniyor.  İl Başkanı Güven imzalı davet metnine göre toplantıya ilçe başkanları ve yöneticileri, kadın ve gençlik kolları başkan ve yöneticileri,  ilçe belediye eski-yeni meclis üyeleri,  önceki dönem milletvekilleri, PM üyeleri, YDK üyeleri, il ve ilçe başkanları, eski belediye başkanları,  disiplin kurulu üyeleri, mahalle temsilcileri,  il kongre ve kurultay delegeleri, parti eğitmenleri, partili muhtarlar, partili STK başkanları, önceki dönem kadın ve gençlik kolları başkanları çağrılmış. Milletvekili ve görevdeki parti üst yöneticilerinin “siyasi etik gereği” ilçeyle sınırlı olmayacağına düşünülürse belediye başkanları nerede? CHP,  yerel seçim sonuçlarına göre 30 ilçenin 22’sini aldı. Yani tam 22 ilçede belediye başkanı var. Davet metninde ise hiçbirisi yok. Seçim kampanyalarında mali ve idari her türlü yükü çeken belediye başkanları referandum ön hazırlık toplantılarına katılamayacak. Çünkü onlar ne de olsa il başkanlığında “Aziz Kocaoğlu’nun koordinasyonunda” toplantıda bir araya geldi.

BALKAN SİYASETİ

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Balkanlar’dan göç edenler için “Muhacirler kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıdır” der. O yüzden, hem kökeni itibariyle yetiştiği bölgenin gelenek ve göreneğini yaşamı boyunca taşırken hem de zorlu şartlarda asimilasyona, baskıya maruz kalan göçmenlerin ülke için ne kadar önemli olduğunu sık sık anlatmıştır. Bayrak, vatan ve devlet gibi değerlerin göçmenler için ne anlam ifade ettiğini bilmeyen yoktur. Ege Bölgesi’nde de hatırı sayılır bir göçmen nüfus vardır. Kimisi Bulgaristan, kimisi Batı Trakya’dan gelip yerleşirken bazıları da Arnavutluk, Makedonya, Kosova gibi ülkelerden gelmiştir.  Her yerde olduğu gibi İzmir’de de dernek ve STK’lar çatısı altında bir araya gelen göçmenlerin en kalabalığını ve en örgütlüsünü Bulgaristan göçmenleri oluşturur. İzmir Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği çatısı altında bir araya gelen göçmenler 15. olağan genel kurulunu yaptı. Mevcut başkan Fahriye Ersoy’un aday olmadığı seçimde CHP İzmir eski Milletvekili Yılmaz Kaya ile İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Kayapınar yarıştı. Kayapınar’ın ipi göğüslediği yarışta listeler üzerinden İzmir’deki “Balkan Siyaseti” de şekillenecek gibi görünüyor.  Çünkü, kaybeden listede Ege Balkan-Rumeli Dernekleri Federasyonu Başkanı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ESHOT İnsan Kaynakları Daire Başkanı Süleyman Pehlivanoğlu, Gaziemir Belediye Başkanı Halil İbrahim Şenol, İzmir Bakırçay Havzası Balkan ve Rumeli Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Gürol Türkmentepe, Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği İzmir Şubesi Başkanı ve Bornova Belediyesi Meclis Üyesi Hamdi Kanlıoğlu gibi isimler yer alıyor. Kazanan ekipte eski Başkan Fahriye Ersoy’un yeni başkana “kadın gücü” desteği hissedilirken listede Gaziemir Belediyesi eski Başkan Yardımcısı ve Büyükşehir Meclis Üyesi Abdurrahim Nursoy, Menderes Görece eski Belediye Başkanı ve Büyükşehir Meclis Üyesi Mustafa Öztürk, Sarnıç eski Belediye Başkanı İsmail Acar ve Sebahattin Vatansever gibi çok sayıda isim bulunuyor. Anlaşılan o ki uzun yıllardır her platformda “göçmenleri biz kontrol ediyoruz” diyenlerin yeniden düşünmesi gerekecek.

EGE’DEN BİR SES VAR

15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamu kurum ve kuruluşlarında FETÖ/PDY operasyonları sürüyor. Savcılık ve emniyetin yaptığı her alandaki çalışmalar devam ederken Ege Üniversitesi ile ilgili son olarak "Üniversitelerde Bilim Dışı İşler" başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazıda ismi geçen Ege Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Bıyık bizzat arayarak yaşadıklarını anlattı. FETÖ/PDY üyeliği gerekçesiyle bir süre cezaevinde kalan ve üniversiteden ihraç edilen Bıyık, dışarı çıktıktan sonra yeniden dönüş yolu aradığını belirtti.

Bylock kullanmadığını, üniversitede öğretim görevlisi çalışma arkadaşı Doç. Dr. Serkan Acar'la aralarında yargıya taşınan tartışmalar yaşandığını belirten Bıyık’ın açıklaması şöyle, “21 yıldır şerefle ve gururla hizmet ettiğim devletime bağlılığım, vatanımın ve milletimin birliği, dirliği için her türlü mücadeleyi sürdüren sorumlu bir vatandaş ve bilim insanı olarak, Cumhurbaşkanımız sn. Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde hain FETÖ/PDY terör örgütünün temizlenmesi hususunda alınan tedbirleri ve yapılan uygulamaları sonuna kadar destekliyorum. Yaşamım boyunca  bu terör örgütüyle hiç bir aidiyetim olmamıştır, olamaz da. Zira bu örgütle nasıl mücadele ettiğim gerek sosyal çevremde gerekse mesleki hayatımda gayet iyi bilinmektedir. Özellikle 17/25 Aralık sürecinden sonra bu hain örgüte karşı açık tavrım öğrencilerimin de malumudur. Ayrıca Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a olan şahsî sevgi ve hayranlığım da sosyal çevremde dile dolanmıştır. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden sonra devletimizin aldığı tedbirleri istismar eden oportünist zihniyetli kişiler, kripto FETÖ mensupları ve bana karşı şahsî husumet besleyenler, türlü iftira ve karalamalarla idarî ve adli makamlara hakkımda asılsız ve mesnetsiz şikayette bulunmuşlardır. Bunlarla ilgili hukukî mücadelem sürmektedir. Nitekim tutuklandıktan bir süre sonra tahliye edildim. Şimdi mesleğime geri dönme gayreti içerisindeyim. Üniversitemden ihraç edilmem, Tayyip Erdoğan sevdalılarını kamu kurumlarından tasfiye hareketinin bir örneğini oluşturmaktadır. Yaşadığım süreç beni davamdan uzaklaştırmamıştır. Bilakis şevkimi arttırmıştır. Bu can bu bedende olduğu müddetçe Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde memleketimizin selameti için FETÖ ile mücadelem artarak devam edecektir”

NOT: Türkiye-Azerbaycan ortaklığıyla çalışan PETKİM-SOCAR şirketindeki FETÖ/PDY yapılanmasını Egedesonsöz olarak defalarca yazdık. Aylar önce sahipleri bir süre cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılan Es-Grup Şirketi’nin Kocaeli-İzmir hattındaki ilişkileriyle ilgili telefon aldım. Ayrıntıları da bir sonraki yazıya bırakalım.