Ümit YALDIZ
Neden yüzde 48,6!
20 Nisan 2017 Perşembe

Başlığa taşımış olmam bu oranı tanıdığım anlamına gelmez.
YSK’nın gayri yasal müdahalesiyle gerçekleşen bu oran sadece ‘hayır’ diyenler için değil vicdan sahibi, doğrudan, dürüstlükten, kul hakkından yana ahlaklı ‘evetçiler’ için de sakattır.
Lakin mühürsüz kullanılan oyların tamamı geçersiz sayılsa bile değişmeyecek olan şey ülkenin karpuz gibi bölünmüşlüğüdür. Hayır da yarışı önde tamamlasa ancak 1 milyon oy farkıyla tamamlayabilirdi.
Bu manzaradan bunu anlıyoruz.
Çünkü seçim boyunca vatandaş neyi oyladığını bile tam olarak anlayamadı. Meydanlarda yükselen tansiyon buna izin vermedi.
Hollanda ve Almanya başta olmak üzere ‘Batı’ ile yaşanan ‘kimilerine göre kontrollü de olsa’ siyasi krizleri daha çok konuştuk örneğin...
Yahut Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK’da yönetici olduğu günleri…
Hatta İzmir’in katı atık bedellerini bile referandum meydanlarında ele aldık.
Ama başkanlık sisteminin hayatımızda neyi değiştireceğini, Anayasa’nın değiştirilen 18 maddesinin içeriğini, doğuracağı sonuçları konuşamadık.
Konuşsak da yarım ağızla, kaçamak cevaplarla…
Toplumsal muhalefete önderlik edenlerin bir bölümü dikkatleri bu yöne çekmeye çalışsa da baskın olan evet kampanyasının gürültüsü buna izin vermedi.
Peki, bu sonuç nasıl ortaya çıktı?
Yahut ‘başkanlık sistemi’ odaklı bir seçim olan 7 Haziran’da yüzde 60’ı bulan toplumsal muhalefet iki yılda yüzde 49’a nasıl düştü.
Devlet Bahçeli’nin saf değiştirmesiyle mi?
Hiç sanmıyorum. Çünkü bizim İntegral olarak yaptığımız araştırmalarda Bahçeli’nin yolundan gidecek olan MHP’li oranı yüzde 20’i ancak buluyordu İzmir’de…
İzmir’de yüzde 20 olan Ankara’nın doğusundaki MHP’lilerde en çok yüzde 40’ı bulacaktır.
Yani ortalama MHP tabanının yüzde 70’inin Hayır cephesinde kaldığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Burada Meral Akşener başta olmak üzere Sinan Oğan, Koray Aydın ve Ümit Özdağ’ın özverili çalışmalarının katkısı tabi ki büyüktü.
MHP tabanından gelecek olan yüzde 30’luk desteğin 7 Haziran üzerinden karşılığı 5-6 puandır.
AK Parti tabanının firesi düşüldüğünde Evet’in yüzde 40’ların biraz üzerinden başladığı söylenebilir.
Hayır mı?
Başlangıçta Hayır’ın Evet’in önünde olduğu kesindi.
Çünkü son 3-5 yılda her bakımdan siyasal/toplumsal kutuplaşmanın zirvesini gören Türkiye’de CHP ve HDP seçmeni çok net bir şekilde AK Parti’den ayrışıyordu. Bunlara MHP tabanındaki Bahçeli muhaliflerini de eklediğinizde adeta granit gibi bir cephe oluşuyordu.
Süreç boyunca gerçekleştirdiğimiz araştırmalarda gördüğümüz Hayır profilinin oldukça kararlı olduğuydu.
Buna karşın Evetçilerin kafası hayli karışıktı. Evet vereceğini açıklayanların önemli bölümü neredeyse yüzde 40’ı cumhurbaşkanına verilen yeni yetkileri onaylamıyordu.
Tabi ki İzmir’den söz ediyorum. Ama Evet vereceğini söylüyordu.

Bunun en önemli sebebi ‘yeni yetkilerin ne olduğunu ve ne gibi sonuçlar doğuracağını bilmiyor’ oluşlarıydı. Meclisi feshetme, tek başına KHK çıkarma, OHAL ilan etme, bütçeyi tek başına planlama ve harcama gibi yetkiler ‘evet’ vereceğini söyleyen seçmenlerin önemli bölümünde karşılık bulmuyordu.
Şimdi anlıyor musunuz süreç boyunca biz Anayasa metnini neden konuşamadığımızı…
Onların yerine Hollanda’ya, Almanya’ya nota verdik, Kılıçdaroğlu’nun SSK günlerini konuştuk.
Kılıçdaroğlu bir ara ‘meclisi fesih’ üzerinden yüklense de AK Parti’nin broşürlerine, kitapçıklarına taşıdığı bu ibare şiddetle ve yüksek sesle yalanlandı.

Tabi ki AK Parti’nin tek başarısı eylem, söylem ve alan hâkimiyeti değildi.

Kasım, Aralık ayından itibaren ufukta beliren ekonomik krize karşı yürütülen mücadeleyi görmezden gelmemek lazım gelir. Başbakan Binali Yıldırım’ın sahneye çıktığı bölüm tam olarak burasıdır. Günler süren ekonomik kriz toplantıları, teşvik paketleri, bölgesel teşvikler ve daha pek çok rahatlatıcı önlemin yanı sıra sürecin başında atılan adımların etkisi büyüktür.
FETÖ bağlantılı iş dünyasına yönelik operasyonun ardından bir belirsizliğe doğru itilen Türk ekonomisine Yıldırım’ın ilk morali tüm kamu alacaklarını kapsayan bir yapılandırmayı başlatmak olmuştur. Ardından Diyarbakır’dan başlayarak açıkladığı bölgesel önlemler, tarım ve esnaf dünyasına yönelik destekler, sanayi teşvikleri ile sürecin yönetiminde başarı sağlanmıştır.
Mesela milyonlarca işverenin Ocak, Şubat ve Mart aylarındaki SSK primleri tahsil edilmemiş çıkarılan kanunla Eylül, Ekim ve Kasım aylarına ertelenmiştir.
Mesela 500 bin esnafa 50 bin liraya kadar faizsiz ve bir yıl ertelemeli kredi imkanı sağlanmıştır.
Mesela 4,5 katrilyonluk tarımsal desteklerin tamamı Mart ayı içinde ödenmiştir.
Mesela devlet hiçbir alacağını tahsil etmemiş Aralık ayındaki yapılandırma taksitlerini de Mayıs’a ertelemiştir.
Kredi Garanti Fonu üzerinden katrilyonları bulan destek büyük sanayicilere ulaştırılmıştır.
Yani referandum boyunca kriz kelimesini sokaktan silmeyi başarmışlardır. Türkiye gibi ekonomik belirsizliğin ufukta her daim göründüğü bir ülkede hükümetleri bir seçimde zorlayacak en önemli olgu olası bir krizdir. Ama referandum boyunca kriz kelimesi sokaktan tamamen silindiği için hükümet çok rahat hareket etmiş hatta ‘hayır çıkarsa’ olası bir ekonomik istikrarsızlığın kapıda olduğunu hatırlatarak seçmeni Evet’e kanalize etmeyi başarmıştır.
Çok sayıda toplumsal/siyasal aktörden oluşan Hayır cephesindeki muhatap sayısını seçime 15-20 gün kala, ‘akıllı bir hamleyle’ teke düşüren Erdoğan, daha önceki seçimlerde 6-7 kez karşı karşıya geldiği Kılıçdaroğlu dışındakileri adeta görmezden gelerek, kalan sürede adeta CHP liderine abanmıştır.
Kamuoyunda Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin değil Hayır’ın lideri gibi sunulduğu bir tablo oluşturmayı başaran Erdoğan önceki seçimlerde yaptığı gibi gerektiğinde ‘mezhepsel ayrışmayı da kullanarak’ sonuca gitmeyi yeğlemiştir. 'Evet dersen Erdoğancı Hayır dersen Kılıçdaroğlucu olursun' anlamına gelen bir tabloda Evet’in yoğun olduğu bölgelere bakarak başarıyla yaratılan bu algının sonucunu görebilirsiniz.
Ve son olarak YSK’nın da katkısıyla yüzde 51 bulunmuştur.

Yüzde 48,6’nın sebebine gelince;  
Birkaç tanedir.
Ama en önemlisi inançsızlıktır. Özgüven eksikliğidir.
İzmir’de gerçekleştirdiğimiz son referandum araştırmasını müşterilerimize 8 Nisan’da sunduk.
Yüzde 68,3 Hayır, yüzde 31,7 Evet şeklinde sonuçlanan bu çalışmada bizim için en çarpıcı olanı yüzde 100’e yakın bir oranla yakaladığımız sonuç değildi.
En çarpıcı olan Hayır’ın kalesi sayılabilecek bir kentteki özgüvenin düşüklüğüydü. İşte o tablo… Evetçilerin yüzde 94’ü 16 Nisan’da Evet’in kazanacağını düşünürken Hayırcıların sadece yüzde 53’ü 16 Nisan’da Hayır’ın kazanacağına inanıyordu. Toplam İzmir seçmeninin ise sadece yüzde 32’si…
Eğer seçmen ülke genelindeki yüzde 49’u görse bu referandumun sonucu yüzde 60’ dayanabilirdi. Diye düşünüyorum.



Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Sonuç 21 Nisan 2017 Cuma 18:55

Hayır çıkan iller ekonomiyi elinde tutan iller acilen bütün konulardan önce iktidarın bunu masaya yatırması hayati öneme haiz uyarıdır

Yorumu oyla      11      5  
baytak 21 Nisan 2017 Cuma 12:27

"Hayırcıların sadece yüzde 53’ü 16 Nisan’da Hayır’ın kazanacağına inanıyordu" demiş. Doğrudur ama sonuçta böyle düşünce de, sandığa gidip HAYIR demişler. evet dememişler.

Yorumu oyla      11      5  
Ekonomi ve Siyaaet 20 Nisan 2017 Perşembe 23:10

Siyaset için %51 büyüktür %50 den sonuç budur.Ticaret,sanayi ve turizm sonucu 17 büyükşehir hayır, Hatay dan İstanbul dahil tüm sahil şeridi Denizli-Manisa ve Uşak ta eklendi hayıra, Burs-Kocaeli-Sakarya fark az,Başkent ve Eskişehir hayır.Bu iller ticaret,sanayi ve turizmi yani ülke ekonomisini elinde tutuyor.Sonuç ekonomi siyasete kuvvetli uyarı yaptı artık top siyasetçilerde.Ama %51 biz aldık derlerse 2019 yılına fazla zaman yok

Yorumu oyla      12      5  
Lombak 20 Nisan 2017 Perşembe 15:26

Geçti Bor'un pazarı. CHP için hesap vakti.

Yorumu oyla      12      10  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Filiz SEZER
Filiz SEZER
Etkili fedakârlık ve kayıp milyarlar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’in deprem bölgesindeki büyük dayanışması…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu seçimin neden bunca talibi var?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva