Çok bilinen bir vecize vardır:

“Adalete dayanmayan kuvvet zalim,

Kuvvete dayanmayan adalet acizdir…” derler…

Bu fertler için geçerli olduğu kadar ve bilhassa Devlet açısından ve devletlerarası ilişkiler itibariyle de çok geçerlidir.

Emperyalist güçlerin en büyük özelliği budur.

Kuvvetlidirler ve fakat asla adil değillerdir...

Zaten adil olsalar emperyalist olmazlar…

ABD’nin bir başkanı vardı…

Johnson…

Kennedy’nin öldürülmesi sonrası başkan olmuştu…

Kovboy deniyordu kendisine…

O bir mektup yazdı…

Zamanın başbakanı İsmet Paşa’ya…

Mektup ağır bir dille kaleme alınmıştı…

Yalnız mektup yazılırken Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’nın İsmet Paşa olduğu unutulmuştu…

Arkasında meydan muharebeleri bulunan İsmet Paşa…

Anında cevap verildi ve denildi ki:

“Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye o kurulan dünyada yerini alır…”

ABD’den bir daha ses çıkmadı…

***

Gelelim günümüze...

Tarih, 9 Ekim 2019…

Yani “Barış Pınarı Harekatımız”ın başladığı gün…

Trump, mektup yazmış Cumhurbaşkanına…

Ama kamuoyunun dün haberi olmuş.

Mektup hem ağır ve hem aynı zamanda çirkin ifadeler ihtiva ediyor.

Şimdi:

Sadece gerektiği tarzda cevapla yetinilmemeli…

“Megafon” diplomasisinden de derhal vazgeçilmeli.

Hemen ve gecikmeden icraata geçilmeli.

“Had bildirme…” diye bir deyim var.

İcraatla “had” bildirilmeli…

Nasıl?

İsmet Paşa’nın dediği gibi…

“Her zaman yeni bir dünyanın kurulabileceği” hatırlatılarak…

Yani:

NATO’yu gündeme getirerek…

Tümüyle bütün üsleri hatırlatarak…

Gizli açık bütün ikili anlaşmaları dile getirerek…

Ve en önemlisi:

Bunlarla ilgili kararlar alıp uygulayarak…

Türk Milleti ve Devleti asla ve kal’a “şamar oğlanı” değildir ve olmamıştır…

Bu “had” bilmez, güya “stratejik” ortağa ne olduğumuz ve ne olmadığımız, anladığı dille anlatılmalıdır.

İp nerde inceldiyse oradan kopsun…

Bütün bunlar yapılamayacaksa…

O zaman Millet’e başvurulsun…

Çünkü:

“Bu topraklarda Mustafa Kemal’ler ölmez…”