Ümit YALDIZ
Malum referanduma doğru!
30 Kasım 2016 Çarşamba

Bir yanda ateşi bir türlü düşürülemeyen dolar…
Diğer yanda davul gibi gerilen Türkiye-AB ilişkileri…
Tabi ki artık bir parçası olduğumuz Ortadoğu Bataklığı…
Gündelik yaşamın bir parçası olan IŞİD, PYD, PKK, FETÖ-PDY vs…
Ve tüm bunların ötesinde adım adım yaklaşan “başkanlık” odaklı referandum.
Başbakan açıkladı: Türkiye böyle bir referanduma OHAL’de gitmeyecektir!

Başbakan Yardımcısı açıkladı: “Bayram değil seyran değilken Bahçeli niye bize yardım ediyor. Yüzde 49,9 seçimi kazandırır ama referandumu kaybettirir. Kaybedilmiş bir referandum seçilmiş cumhurbaşkanının meşruiyetini tehlikeye sokar.”
Tuğrul Türkeş’in zamanlaması manidar bu çıkışı birçoklarının aklına bir kurt düşürmeye yetti.
Yoksa…! Olabilir mi? Devlet Bey bu hamlesiyle Erdoğan’a tuzak mı kurdu?
Hatırı sayılır bir yelpazede bu soruların yanıtı aranıyor bugünlerde…
Dahası yanıtı aranan soru şu. İlkbaharda planlanan referandumda yüzde 51’i görmek mümkün mü?
Hükümete yakın anket şirketleri yüzde 60’ları bulan sonuçlar açıklıyor. Tersini iddia eden araştırma kuruluşları da söz konusu. Kişisel olarak araştırma sektöründe yeni olsam da İntegral gibi 10 yılı aşkın süredir İzmir’in nabzını tutan bir şirketin parçası olmak elbette bu konuda birkaç satır kaleme almayı gerektiriyor.
İntegral Araştırma’nın arşivinde 7 Haziran öncesinden başlayarak bu konuda 4 özel araştırma var. Ki bunların tamamına yakını kamuoyu ile de paylaşıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte paralel mitingler düzenlemek suretiyle, il il dolaşıp “400 vekil” istediği 7 Haziran seçimlerinin ana sürükleyicisi ‘başkanlık sistemi’ tartışmalarıydı.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız!” diyerek bayraklaştırdığı sloganın gölgesinde yapılan seçimde herkes tam da bu noktaya kilitlenmişti.
AK Parti’ye göre ve Erdoğan’a göre başkanlık sistemi Türkiye’nin tek kurtuluş yoluydu. Tıkanan damarları açacak bir by-pass müdahalesiydi.  Muhalefete göre ise ‘başkanlık sistemi diktatörlüğe giden yolun’ başlangıcıydı. Hatta endişeli modernlerin gözünde başkanlık sistemi Cumhuriyet’in sonuydu. İzmir’de 7 Haziran öncesi yapılan çalışmada başkanlık sistemini Türkiye için en doğru model olarak tanımlayanların oranı yüzde 17,5’ti. Yani AK Parti tabanının bile yarısı sisteme mesafeli bakıyordu. Başkan olacak kişi Erdoğan olsa da olmasa da durum çok fazla değişmiyordu.
1 Kasım’da da durum ‘başkanlık sistemi’ açısından değişmedi. Zaten 1 Kasım’a yürünürken seçmenin gündemi alt üst edilmiş, ellerindeki kartlar hatta desteler değiştirilmişti. Sistem tartışmaları unutulmuştu. Koalisyon korkusu, ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın ayak sesleri ve birden bire hortlayan terör olayları AK Parti’yi tarihi bir zafere taşıdı. Yüzde 49 küsur.
Halk, sistem tartışmalarına noktayı koymuş gibiydi. Hatta hükümet çevrelerinden bu konunun aciliyetinin olmadığına dair üst düzey açıklamalar gelmeye başladı.

Ve Mayıs 2015… Davutoğlu gitmiş yerine Binali Yıldırım seçilmişti. İzmir ‘başbakan’ çıkarmıştı. İzmirli araştırma şirketi olarak bu durumu görmezden gelemezdik. Hemen kolları sıvadık. Kentin Yıldırım’a nasıl tepki verdiğini, başkanlık sistemi ve gündemdeki siyasi konulara dair nabız tuttuk. Ve başkanlık sistemine olan desteğin yüzde 20,5’e çıktığını gördük.  Bir yılda yüzdelik bazda 3 puan yükselmişti.

Ve 15 Temmuz ihaneti…
Erdoğan’ın iç ve dış tüm siyasi rakiplerini de ortadan kaldıran yahut pasivize eden darbe girişiminden bir ay sonra kamuoyu ile paylaştığımız araştırmada başkanlık sistemine olan desteğin yüzde 30’u bulduğunu tespit ettik.  Yani üç ay öncesine göre yüzdelik bazda 10 puan, oransal açıdan yüzde 30’un üzerinde bir artış söz konusuydu. Yeni Kapı ruhunun hâkim olduğu günlerdi. Kafalar karışık, sinirler gergindi.

O gün için tablo buydu. Peki, şimdi nedir, ne olmuştur, ne olacaktır?
Önümüzdeki günlerde İzmir’in ‘başkanlık sistemine nasıl baktığına dair somut’ rakamlar açıklamaya devam edeceğiz elbette. Ama olası bir referandum için bazı öngörülerde bulunmanın da sırasıdır. MHP ile yapılan anlaşma ‘mini bir anayasa paketi’ olarak süslense de merkezinde ‘başkanlık sistemi’ olduğu biliniyor. Halk nezdinde adının ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ olması durumu çok fazla değiştirmiyor. Odak merkezinde “Sistem tartışmalarının” olduğu referandumda bana göre hesaplar 7 Haziran sonuçları üzerinden yapılmalıdır.

Ki gördüğüm kadarıyla yapılmaktadır da!
Çünkü 7 Haziran tam da ‘başkanlık sisteminin’ oylandığı bir seçimdir. AK Parti’nin aldığı yenilginin başka sebepleri varsa da seçmen ‘parlamenter sistem’ noktasında bir nota vermiştir hükümete. Velhasıl 7 Haziran sonuçları üzerinden değerlendirecek olursak; AK Parti yüzde 40,9… CHP 25, MHP 16,3, HDP 13,1! Saadet+BBP 2,1

Her ne kadar 15 Temmuz ihaneti Erdoğan’ın durduğu noktayı güçlendirmiş olsa da etrafı terör örgütleri tarafından sarılmış, FETÖ ve PKK ile mücadele sürecinde ciddi efor, güç ve para kaybeden, AB sürecinde yara alan ve ekonomik kriz tehdidin/beklentisinin gün geçtikçe arttığı bir ortamda seçmenin de 15 Temmuz sonrasında durduğu noktada durmayacağı aşikar.
Kabaca Bahçeli’nin desteğinin yüzde 51 için yeterli olduğunu söylemek de zor. Çünkü Bahçeli tabanını sürükleyebilme yetisini 1 Kasım’dan itibaren büyük oranda kaybetti. Erdoğan’ın ‘Reis formunda’ attığı adımların klasik MHP seçmeni üzerinde pozitif bir etkisi tabi ki var. Ama Bahçeli’nin taşıdıklarıyla birlikte bu oran MHP seçmeninin ancak yarısına ulaşabilecektir. Yani 7 Haziran’ı baz alırsak yüzde 7-8 gibi bir orandan söz ediyoruz.
MHP’nin Batı’daki tabanı Bahçeli ve Erdoğan’a mesafeli… Hatta liderlerinin hükümete yaklaşmasından rahatsızlar. İdeolojik ve etnik tabanlı HDP seçmeninin tüm olan bitenlere rağmen ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ noktasında durduğundan eminim. CHP seçmeni ile Erdoğan arasındaki buzlar 15 Temmuz sürecinde biraz erime belirtisi gösterse de ‘başkanlık sistemi’ söz konusu olduğunda yeniden 7 Haziran’a dönecektir. Hal böyleyken CHP+HDP+MHP’nin yarısı diye tanımlayacağımız bir manzara çıkmaktadır karşımıza…

Yüzde 43-44 bandında bir oran… AK Parti ise gelinen noktada kendi tabanından 3-4 puan fire vermekle beraber MHP tabanından alacağı takviyelerle birlikte 47-48 bandında bir noktadan başlayacaktır yarışa…
Yüzde 50’yi bulmaları çok stratejik adımlara bağlıdır. Ama Türkiye gibi siyasal kutuplaşma girdabından hala çıkamayan bir ülke için çok zordur. Çünkü halkın 15 Temmuz ihaneti dâhil her türlü olumsuzluğun faturasını ‘başkanlık sistemi de başkanlık sistemi’ diye direten iktidara kesme ihtimali göz ardı edilmemelidir.
Yani Türkeş’in yüzde 49,9 uyarısını çok da yabana atmamak lazımdır.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 7 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
3 Aralık 2016 Cumartesi 12:59

İstenen başkanlık değil tek adamlıktır. Yüksek yargının yarısını atayacaksın, vekilleri seçeceksin, yürütmenin başı olacaksın ... kuvvetler ayrılığı nerede ? Yürütme , yasama ve yüksek yargı bir bakıma sana bağlı olacak. Bu nasıl bir sistem ? AKP'liler ne isteğinin farkında mı ya da Bahçeli ? Bahçeli neyi kabul ettiğini farkında mı ? Doğru düzgün anlamamış ki adı başkanlık değil ama diyor. İstenen sistem zaten başkanlık değil.

Yorumu oyla      11      5  
ibrahim Yüncü 1 Aralık 2016 Perşembe 12:42

Yazının son paragrafında önemli bir işaret var. Kimine ters gelebilir ama vatandaş burnundan soluyor... Bu duruma İlaveten bir de ceplerine TC kimliklerini koyan Suriye halkı var ki onlar da vatandaş olduktan sonra muhalif ağzı kullanmaya başladı.

Yorumu oyla      11      5  
Lombak 1 Aralık 2016 Perşembe 11:39

Tarihin belli yerlerinde saplanıp kalmak da size has. Sonuçta şimdi onlarla birlikte değiller. Diyorum ya CHP önemli dönüm noktalarını göremedi diye. İktidar olmak gelecekle ilgili bir şey ve bu Y-CHP'de yok.

Yorumu oyla      11      5  
1 Aralık 2016 Perşembe 00:43

Lombak demiş ki: "Zaman muhalefet liderlerinin hesap verme zamanıdır." Arkadaş şaka mı yapıyorsun? Ülkeyi 14 yıldır yönetenler FETÖ konusunda, PKK'ya çözüm sürecinde verdikleri tavizler için önce bir hesap versinler de sonra muhalefet hesap verir. FETÖ'ya 14 yıldır "ne istediniz de vermedik!" vb. açıklamaları yapanlar CHP'liler mi? FETÖ'nun ayağına CHP'li vekiller mi gitti? Kılıçdaroğlu bu işin siyasi ayağı yok mu deyince "Yenikapı Ruhu" deniliyor. CHP FETÖ'ya destek veriyor diye algı yapılıyor. Ecevit F.G'yi Cumhurbaşkanı yapacaktı deniliyor. Şaka gibi! FETÖ diyorsun "biz saftık kandırıldık ama Kılıçdaroğlu yargılansın!" deniliyor. Niye? Kılıçdaroğlu mu yargıyı, emniyeti ve diğer kurumları FETÖ'ya bağladı?

Yorumu oyla      11      5  
Lombak 30 Kasım 2016 Çarşamba 20:15

CHP'nin ıskaladığı en büyük dönemeç ne Haziran hareketi, ne 7 Haziran, ne 1 Kasım ne de Yenikapıdır. CHP 24 Temmuz 2015'de terörle mücadeleye tam destek vermeyerek hükümeti yanlız bırakmıştır. Bence ıskaladığı en büyük dönemeç budur. Bunun sonucunda olası bir iktidar değişikliğinde ne CHP AKP tabanına ve Türkiye'ye bağlı muhafazakar Kürt seçmene ne de MHP AKP tabanına alternatif olduğu umudu vermiş. Bütün denklem ayrılıkçı, etnik milliyetçi HDP'nin "pek yüksek" taktirlerine bırakılmıştır. Ana muhalefetin yaptığı ikinci harakiridir. Bir önceki ise Cumhurbaşkanlığı adaylığında yapılmıştı. Düşmanımın düsmanı dostumdur taktikleri sökmüyor artık. Zaman muhalefet liderlerinin hesap verme zamanıdır. Zaman hükümetin attığı doğru adımlarda devletin yanında durma zamanıdır. Muhalafet milli olmayan unsurları içinde barındırdığı sürece, onları karar alıcı mevkilerde tuttuğu sürece yenilgilerinin sonunun gelmeyeceği gayet açık değil mi?

Yorumu oyla      11      5  
Lombak 30 Kasım 2016 Çarşamba 16:53

Bahçeli'nin tabanını sürükleme yetisini kaybettiği konusundaki tespitlerinize katılıyorum. Ancak " İdeolojik ve etnik tabanlı HDP seçmeninin tüm olan bitenlere rağmen ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ noktasında durduğundan eminim." tespitinizden emin değilim. Çünkü Cumhurbaşkanının ifadesiyle, çözüm süreci buzdolabına kaldırılmıştı. 3-4 yıl öncesine kadar "çözüm" diye dayatılan sürecin temel denkleminin "al başkanlığı, ver özerkliği(yani bölünmeyi)" olduğunu unutmamalı. Silah bırakmayacağı anlaşılan PKK'nın 24 Temmuz 2015 sonrası ağır darbe almasından sonra onun siyasi intikamını zamanında dirsek temasında olduğu muhalefet partisinin tabanından almayı amaç edinmiş bir HDP ile karşı karşıya isek ve o taraf Ankara'daki parlamentoyla tüm gemileri yakmışsa, referandum sonucu farklı olabilir. Yani referandumu sadece Bahçeli'yle alamayacağını anlayan bir AKP ne yapabilir? Diğer deyişle,buzdolabının arıza yapmayacağının ya da uzun sürekli elektrik kesintisi sonucu donmuş sürecin erimeyeceğinin garantisi var mı bu ülkede? Ya da eritiyormuş gibi yapıp (prizi çekip) referandumdan sonra buzdolabını yeniden prize mi takacaklar? Ben her şeyi bekliyorum. Ya siz?

Yorumu oyla      11      5  
ilk Başkan 30 Kasım 2016 Çarşamba 15:06

Türkiye şu an zaten Başkanlık daha doğrusu tek adam sistemi ile yönetiliyor. İstenen de başkanlık değil tek adamlıktır. Erdoğan' ın sözünün üstüne söz söyleyecek AKP' de bir kişi var mı ? Erdoğan 'a rağmen bir yasa geçer mi ? 23 milyon oy almış Davutoğlu na gideceksin diyor gidiyor , son daha yeni erken yaşla ilgili yasa ile ilgili bakanlar , Başbakan yasa geçecek dediler ama Erdoğan hop bir dakika deyince yasayı geri çektiler. Akplilerin derdi sistem değişikliği şu bu değil ; reis seni Türkiye' nin ilk başkanı yapacağız diyorlar. Tüm dert budur. İlk başkan olmak. Bilmem kaçıncı cumhurbaşkanı olmak çok ayrıcalıklı bır durum değil ancak ilk Cumhurbaşkanı , ilk Başkan olmak ayrı bir durum. Çankaya' dan cumhurbaşkanının ayrılması da bunun bir parçası. Saray boşuna mı yapıldı ? Başkanlık oylaması eğer ki halk tarafından yapılacaksa da zaman olarak yaz tatiline denk geleceğini düşünüyorum.

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan Tartan
Dr. Hakan Tartan
Fenerbahçe ne istiyor?
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Yarattı... Veda ederken ağlattı!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Memleketin birinde insan manzaraları(!)
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Tükeniş!
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Kara kaplı defter!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Nereden nereye?
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Çanakkale artık barışın merkezidir!
Kemal ARI
Kemal ARI
'Cehennem savaşı'nda ne yediler ne içtiler?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bölgecilik, mezhepçilik ve inşaatçılık...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Unutulmazlar...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva