Mehmet KARABEL
Kral’dı ama yalnız öldü!
16 Mayıs 2020 Cumartesi

Soğuk bir Mart akşamıydı…

Menajeri Osman Nuri Yazıcı…

Üçüncü kez aradı ünlü sanatçıyı…

Telefon uzun uzun çalıyor ama kimse açmıyordu…

Ev telefonunu çevirdi; ona da cevap veren yoktu…

Üstelik, ertesi gün konseri vardı…

Yıllardır birlikte çalıştığı ünlü sanatçıyı iyi tanırdı…

Menajer pimpiriklendi…

Saatler, 23.00’ü gösteriyordu…

İçine bir sıkıntı girdi…

Kimseye haber vermedi, otomobiline atladı; doğru Etiler…

Bebek Yokuşu Bağ Sokak’taki evin ziline dokunduğunda…

Hala karmakarışık duygular içindeydi…

Bi’daha…

Bi’daha çaldı kapının zilini…

İçerden ufacık tıkırtı bile gelmiyordu…

Polis’e haber verdi; çilingir çağırdı…

Kilidi kırıp eve girdiler…

Kimse yoktu, yatak odasına doğru yöneldiler…

O da içerden kilitliydi…

Çilingire bi’kez daha iş düşmüştü…

Saatler gece yarısını geride bırakmıştı…

Kapı açıldığında…

Ünlü sanatçıyı yatağın yanında…

Yüzükoyun halının üstünde yatarken buldular…

Bir eliyle telefona doğru uzanmış ama…

Ne yazık ki…

Tekleyen kalbi, konuşmasına izin vermemişti…

Ve…

An itibarıyla…

79 yaşına girmesine 10 gün verdi…

***

Cenazesine binlerce hayranı geldi…

Buraya mim koyun, lütfen…

O acı günde Orhan Gencebay’ın dudaklarından şunlar döküldü:

“Türkiye’de pop müziğinin kurucusuydu… Bu ülkeye yurtdışından müzik ödülünü ilk o getirdi… Yerini doldurmak mümkün değil…”

***

Adana’da dünyaya gelmişti ama…

Her şeyini İstanbul’a borçluydu…

Azimliydi, çalışkandı, sesi güzeldi, yakışıklıydı ve…

Dünya starı Elvis Presley’in, kopyası gibiydi…

Nitekim…

Hayatı boyunca hep “Yerli Elvis” diye sevildi…

***

Daha lisedeyken orkestra kurmuştu…

Florya Plajını dolduran yaşıtlarını resmen kendinden geçiriyordu…

İstanbul Belediyesi Konservatuvarı’nı bitirdi…

Bir yandan da şan dersleri aldı…

Çalıyor, söylüyor, beste yapıyordu…

Yabancı dilde parçaları seslendirmede üstüne yoktu…

Günümüzden tam 60 yıl önce…

“Little Lucy / Küçük Lusi” adlı bestesini plak yaptılar…

O 45’lik anında tükendi; resmen yok sattı…

Balkan Festivali’nden…

“En İyi Şarkıcı Ödülü”nü getiren ilk ses yıldızı olarak tarihe geçti…

***

Türkiye’nin 60’lı, 70’li ve 80’li yıllarında…

Hep genç kızların sevgilisi olarak gönüllerde yer aldı…

Hani, neredeyse…

Liseli kızların tamamının odasındaki duvarları…

O’nun fotoğrafı süslüyordu…

Gösterişli bir gençti…

Yeşilçam’dan yağmur gibi teklif geliyordu…

30 filmde başrol oynadı…

Hepsinde şarkı söyledi…

Hem sesiyle hem de rol yeteneği ile…

Yeşilçam’ın esas oğlan aktörlerini ürkütmedi dersek, yalan olur…

***

Sanatçı kimliğine Avrupai tarz getirdi…

Çok renkli kostümler giyiyor, hayranları ne istiyorsa yapıyordu…

Gazetecilik mesleğimdeki ustam Tayfur Göçmenoğlu anlattı…

Yıl; 1969…

Fuar Lunapark Gazinosu…

Çarşamba Kadınlar Matinesi…

O’nun sesi ve şovuyla adeta yıkılıyor…

Tam programın ortasında, İstanbul’dan acı haber geliyor…

Babası vefat etmiştir…

Ara verdiler, soyunma odasına gitti; hüngür hüngür ağlamaya başladı…

Ağladı, ağladı, ağladı…

Göz pınarlarında ne kadar yaş varsa döktü…

Yüzünü yıkadı, sildi ve sahneye çıktı…

Gazinonun sahibi rahmetli Nuri Yalçuk da çok şaşırmıştı…

Yine o güler yüzüyle…

Yine coşkulu şarkıları ile programını tamamladı…

O yıllarda İstanbul’a bugünkü gibi saatte bir uçak yoktu…

Akşam kalkacak bir uçak vardı ama…

Aynı saatte O’nun da programı vardı…

O gece yine İzmirliler’in karşısına çıktı…

Kimseye bi’şi belli etmedi…

Programını tamamladı; oteldeki odasına kapandı…

Sabaha kadar hem ağladı hem de dua etti…

Sabah ilk uçakla İstanbul’a gitti; babacığına son görevini yerine getirdi…

Sonra yine İzmir’e döndü ve akşam sahnedeydi…

Soranlara şöyle dedi:

“Bu mesleği seçmişsen başka yolu yok; kurallara uyacaksın!”

***

Yıllarca zirvede kaldı, hiç kasılmadı…

Sadece şarkıcı değil; Zeki Müren gibi bir stilisti…

Giysilerinin modelini hep kendisi çizerdi…

***

60’lı yıllardan 80’lere kadar…

Neredeyse bir nesil oluşturan genç kızların…

Hatıra defterlerinde mutlaka O’nun bir fotoğrafı yer aldı…

Öp Beni… Little Lucy… Haydi Gençlik Hop Hop… Sevemem… Sevgi Çiçekleri… Yıllar Sonra ve Sen Varsın, gibi şarkılarla dans eden kızlar şimdi ya anneanne ya da babaanne…

***

Hiçbir sanatçıya nasip olmayan bir rekor kırdı…

Tam 54 yıl sahneden inmedi…

2000’e yakın beste yaptı…

Altı taş plak, beş long play, 75 tane 45'lik ve 200'e yakın ödülün sahibi oldu…

Harika bir aşıktı…

Dört kez nikah masasına oturdu…

İlk eşi Ayla Tayman’la evliliği çok kısa sürdü…

Türkan Türker’le birlikteliğinden…

Ajlan ve Jeyan adında iki müzisyen kız sahibi oldu…

Emel Büyükburç’tan Evren adında piyanist kızı var…

Gönül Demirkol ile 1.5 yıl evli kaldı…

O’ndan da Özlem adında kızı var…

Son eşi Ute Esser’di…

***

Bazen…

Görkemli ve herkesi kıskandıran hayat yolculukları…

Kader’in garip cilvesi…

Yürek burkan duraklarda aniden kesintiye uğruyor…

Ve yine…

Bazen, şan/şöhret hiçbir acının merhemi olamıyor…

Nitekim o bülük sanatçı da…

Türkiye’nin “alkış kulvarı”nda kulaç atarken…

İki derinden acı yaşadı…

20 yıl önce müzisyen ve şarkıcı kızı Ajlan

Henüz 29 yaşında Fethiye’deki trafik kazasında can verdi…

Türkiye’nin o büyük sesi kahroldu, bitti…

Aradan iki yıl geçmeden…

Üstelik, evlat acısı daha çok tazeyken…

Bu kez ikinci eşi, 25 yıllık hayat arkadaşı Emel’i…

Karaciğer yetmezliğinden toprağa verdi…

Hayata küstü…

Şarkıcılığının yanı sıra…

Eline su dökülmez bir kukla sanatçısıydı…

Hem imal ediyor hem de onları başarıyla oynatıyordu…

Eşsiz bir kukla koleksiyonuna sahipti…

Kendini bir süre o “cansız dostlar”ına emanet etti…

***

Sağlık problemleri vardı; kalbine stent takılmıştı…

Ayrıca, şeker ve tansiyon hastasıydı…

Kendisini sadece konserlere verdi…

O yaşta ramp ışıklarının altında adeta devleşiyor…

Ölümsüz şarkılarını seslendiriyordu…

İkinci kuşak hayran kitlesini bile yakalamıştı…

Gelin görün ki…

Artık bünyesi onca koşuşturmayı kaldıramıyordu…

Bunu hissediyor ama “Yorma artık kendini!” diyenleri dinlemiyordu…

Nitekim…

O uğursuz gecede kalbi tekledi…

Telefona uzandı ama artık çok geçti…

***

Bugün, bu köşede sizlere…

Bir Mart ayında dünyaya gözlerini açıp…

79 yıl sonra…

Yine bir Mart ayında bu dünyaya veda eden…

Sesiyle, sahnesiyle…

Türkiye’de en az iki nesil büyüten…

Erol Büyükburç’u anlatmaya çalıştım…

Bir “yıldız” olarak doğmuştu bu topraklarda…

Bir “yıldız” olarak ayrıldı…

Farz edin ki, şu anda kalbinizi okuyorum…

O zaman ortak dileğimiz şu olsun:

“O yıldızlar hiç sönmesin!”

Nokta…

Sonsöz: “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur! Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın… Öldüm der durur, yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…”

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
N'oluyor o balkonda?
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Analar ne yiğitler doğurmuş!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Kazanan yok, kaybedenler Gazze’deki Müslümanlar
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İki yüzlü ahlak her yerde…
Çağdaş ÖZGÜN
Çağdaş ÖZGÜN
Fotoğraf: İnsanlığımızı yitirirken soytarıya mı dönüşüyoruz?
Kemal ARI
Kemal ARI
Atatürk'ü anlamak...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Göztepe gün sayıyor!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Koltuklar devredilirken!
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Aklıma 'Doğan Kardeş' geliverince… 
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Sandık tartışması...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva