Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Köylüler giderek yaşlanıyor!
10 Şubat 2021 Çarşamba

8 Şubat 2021 tarihli Birgün Gazetesi’nde Ozan Gündoğdu, Türkiye İstatistik Kurumu’in “Adrese dayalı nüfus kayıt istatistikleri”nden yararlanarak  “Genç çiftçi köyleri boşaltıyor” diye bir haber yapmış.Kendisini kutluyorum.

Haberin ana  hatları şöyle:

-Verilere göre 2013’te 6 milyon 633 bin olan belde ve köy nüfusu, 2020’de 5 milyon 878 bine gerilemiş.Buna göre Türkiye nüfusunun yüzde 9 oranında arttığı  halde 2013-2020 arasında köy nüfusu yüzde 11,4 azalmış.

-Son 8 yılda(2013-2020) köylerde 35 yaş altındaki her 100 çiftçinin 22’si tarımı bırakarak kente göç etmiş.

-Köylerde yaşlı nüfusu artmış.65 yaşının üzerindeki köy nüfusu 2013’te 896 binken, 2020’de 1 milyon 49 bine çıkarak yüzde 17 oranında yükselmiş. Buna karşılık 65 yaş altı köy nüfusu 2013’te 5 milyon 737 binken, 2020’de 4 milyon 828 bine gerilemiş.

Neden,köylüler giderek yaşlanıyor?

Köylülerin yaşlanması,gençlerin kentlere göç etmesinin bir çok nedeni var.

Bunun dışşal nedeni şu:

Emperyal kapitalizm, 1980’li yılların sonlarından itibaren tarımda izlediği politikaları terk etmeye başladı. Bu dönüşümde iki önemli etken rol oynadı.

Bunlardan birincisi, reel sosyalist sistemin baskısını ortadan kalkmasıydı.

İkincisi de tarımda özellikle Batı’da endüstriyel tarımın geldiği noktaydı. 1980’li yıllara değin tarım ürünleri ithalatçısı olan Batı, ARGE(Araştırma-Geliştirme) ile geliştirdikleri yeni teknolojiler ve olağanüstü destekler aracılığıyla tarımda da gereksinimlerin çok üstünde tarımsal ürün ve girdi stoklarına ulaştılar. Anılan stokların eritilmesi, Batı için varlıklarının sürdürülmesi açısından yaşamsal bir zorunluluk durumuna geldi.

Ellerindeki ürün fazlalarını çok ucuz fiyatlarla ihraç ettiler. Bu nedenle çevre ülkelerinin pazarlarını ele geçirmek için neo-liberal politikaları zorlamalarla devreye soktular.Neo-liberal politikalara, emperyal yüzlerini saklamak için küreselleş(tir)me politikaları adı da verildi.

Neo-liberal politikalarla Türkiye gibi çevre ülkelerinde; Küçük üreticiliği destekleme politikaları terk edilmeye başlandı. Köylülük mülksüzleştirme sürecine sokuldu, işletmelerin dev kapitalist işletmelere dönüştürülmesi doğrultusunda girişimlere hız verildi. Bu yolla kırsal nüfusun azaltılması da gündeme sokuldu. Şimdi de timsah gözyaşları döküyorlar.

İç etmenler de şöyle sıralanabilir:

1980'li yılların başından itibaren Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nde  tekelci şirketlerin  güdümünde olan Uluslararası Para Fonu,Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşlarının baskısı ve yönlendirmesiyle, tarımında da liberalleşme politikalarını uygulamaya başladı.

Bu politikalar için beyinler öyle yıkandı ki Tarımsal Kitler özelleştirilirken çok az bir topluluk dışında,muhalif partiler dahil kimse karşı ses çıkarmadı. Hatta,özelleştirme politikaları uygulanırken  kimileri “Biz daha iyi özelleştirme yaparız”dediler.Arzu edenler gazete arşivlerine bakabilirler.

Beyinler:

- “Avrupa Birliği  ve  Amerika Birleşik Devletleri’nde tarımda desteklemeler yoktur,

- Kitler ve de Tarımsal Kitler, karadelikdir,

- Tarım ürünlerinde Dünya Borsa Fiyatları geçerlidir, 

- Ziraat Bankası Görev Zararı Yapmaktadır,

- Tarımsal desteklemeler Doğrudan Gelir Desteği  ile yapılmalıdır,

- Ve Türkiye'nin gelişmesinin önündeki en büyük yapısal engel köylülük ve tarımdır” gibi  aldatmacalarla  yıkandı.

Ancak bu tespitleri yaparken hiçbir bilimsel kanıt göstermek gereksinmesini de duymamıştı.

İnsanlarımıza cambaza bak  denirken:

- “Tarımsal Kitler özelleştirildi,

- Tarımsal desteklemeler yetersiz oldu ve üstelik  hedef kitleye de ulaştırılmadı,

- Tarımda örgüt enflasyonu  yaratıldı,ancak ekonomik örgütlenme  cılız bırakıldı,

- Tarım ürünlerinde iç pazarı terbiye etmek görüntüsüyle ithalata sonsuza değin açık kapı açıldı,

- Tarımsal Ar-Ge yetersiz kaldı .”

Tanıyı doğru koymak!

Şimdilerde herkes tarımcı oldu,bu güzel bir gelişme olarak  yorumlanabilir. Ancak ortaya çıkan sorunları,kimileri tarımsal girdilerin yüksekliğine,kimileri pazarlama kanallarının uzunluğuna,kimileri de üretim planlanmasının  olmamasına bağlıyorlar. Benzetme gerekirse kimileri ,filin kulağından,kimileri hortumundan tutuyor.

Bununla birlikte yönlendiricilerin ve yorumcuların çoğu,bütünü görmüyorlar ya da görmek istemiyorlar.

Sorunun kaynağını açık olarak söylemek gerekiyor.

Sorun küçük üreticiliğin tasfiye edilerek köylülüğün  mülksüzleştirme sürecine sokulmasından ve işletmelerin dev kapitalist işletmelere dönüştürülmesi yaklaşımlarından,kısaca  neo-liberal politikalardan kaynaklanıyor.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmir’in deprem bölgesindeki büyük dayanışması…
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Bu seçimin neden bunca talibi var?
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
İzmir kimin ya da neyin kalesi?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Erkek dediğin öldürür
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Foça, Tire, Çeşme ve Dikili de MHP diyecektir
Kemal ARI
Kemal ARI
Oyumuz, onurumuz ve özgürlüğümüzdür...
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Diktatör
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
Sağduyu marifeti ile seçebilmek…
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Son hafta
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Sosyalistler pes etmeyin!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva