Gözünüzden kaçmış olabilir ama…

Dikkat edin; kaçırmayın…

Çünkü, hassas günlerden geçiyoruz…

***

17 Kasım Salı akşamı…

Korona’nın turkuaz tablosu ekrana geldiğinde…

Nutkumuz tutuldu…

Sadece o gün…

103 kişi, baş belası salgından hayatını kaybetmişti…

Korona belasının başımıza musallat olduğu son dokuz ayda…

İkinci kez…

Günlük vefat sayısı, üç haneli rakama ulaşıyordu…

Daha önce de bu rakamda acıyı yaşamıştık…

En son 25 Nisan’da 106 insanımız yaşamını yitirmiş ve…

O günden sonra günlük ölüm sayısı düşüşe başlamıştı…

Zaten…

1 Haziran’daki “normalleşme”den sonra…

Bazı bilim adamları…

Gelecek tehlikenin ne denli “kocaman” olduğunu söylemişti…

Dedikleri çıktı…

Vefat sayısı güzel ülkede neredeyse 270 günde…

Resmi rakamlara göre…

12 bin’e doğru koşuyor…

Allah, hepimizin yardımcısı olsun…

***

O akşam (17 Kasım Salı) önce Bilim kurulu toplandı…

Sonra Bakanlar Kurulu…

Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan…

Salgın için yeni önlemleri paket paket açıkladı…

Ardından son 24 saat içinde…

Vatandaşın kafasında yen sorular oluşmaya başladı…

Mesela…

65 yaş ve üstündeki vatandaşlar…

Bundan böyle…

Hafta içi her gün sadece 10.00-13.00 arasında…

20 yaş altındakiler ise…

Hafta içi her gün sadece 13.00-16.00 arasında sokağa çıkabilecek…

Hiç yoktan iyidir!

Ancaaak…

Haftasonu (cumartesi / pazar) hafiften bi’gariplik var…

Mesela…

Yaş yasağı yok ama…

Hepimiz için geçerli “ilginç” bir durum var…

Yasak tatil günü gece 20.00’de başlıyor…

Ertesi sabah 10.00’da bitiyor…

Bunun dışında varesteyiz, hepimiz…

Madem kahvaltı salonları kapalı…

Sabah, mangalı alan doğru bulduğu ilk ağaçlık alana…

Sucuklar, köfteler de hazır…

Oh, gel keyfim gel…

Yanı başımıza birkaç piknikçi daha geldi mi…

Çocukların topuyla çift kale maç bile yaparız biz büyükler!

***

Sonra…

Bu Korona belası…

Sabah 10.00 ila 20.00 arasında kimselere bulaşmıyor da…

Gece 20.00’den sabah 08.00’de kadar…

Milletin yatak odasında…

Pireler uçuşurken mi, bulaşmak için canavarlaşıyor?

***

Mesela…

Okullar bilinmez bir tarihe kadar eğitim-öğretimden uzak…

Neden Korona korkusundan…

Artık Allah ne verdiyse, anneler-babalar öğretmenliğe terfi edecek…

Belki hayırlısı bu ama…

Okullarda bulaş tehlikesi var da…

Toplu taşım araçlarında yok mu?

Hatta…

Bi’adım ileri gidelim…

Korona’nın en büyük aşkı…

Metroda, tramvayda, İZBAN’da, otobüste…

Kurban kollamak değil mi?

***

Mesela…

Pandemi süreci başladığından beri…

AVM’lere kimseler diş geçiremiyor…

Neden?

Bakın yeni uygulamaya…

Alışveriş merkezleri… Marketler… Berberler… Kuaförler…

Saat 10.00 ila 20.00 arasında hizmet sunacak…

Ancak…

Restoran… Lokanta… Pastane… Kafeterya gibi…

Yeme içme yerleri saat 10.00 ila 20.00 arasında…

Sadece paket servisi yapabilecek…

Veya “gel-al” hizmeti verecek şekilde açık olabilecek…

İnsan merak ediyor…

Korona belasının…

“Ben AVM’dekilere dokunmam, hedefim kafeteryalar” der gibi…

Bir prensibi mi var?

***

Sıkıntılı bi’durum daha var…

Yasaklı yaşa dikkatle bakalım…

Kesin çizgi çizilmiş…

20 yaş ve altı ile 65 yaş ve üstü vatandaşlara…

Devlet Baba tarafından…

Kafadan, “Potansiyal Korana Kurbanı” gibi görülüyor…

Eeee, arada kalanlar n’oalacak?

20 yaş ve üstü ile 65 yaş ve altı…

Tehlike’den muaf mı?

Bunun garantisini kim verebilir?

***

Bitiriyoruz…

Oysa, biz (İzmir Tabip Odası önceki Başkanı Opr. Dr. Suat Kaptaner’in katkılarıyla) bu köşede neler önermiştik, hatırlayalım:

Çalışanların mesai süresi mutlaka kısalmalı…

Oldu mu, oldu…

Evinden yemek getirme dönemi başlamalı…

Yapan var mı; hem pek çok…

Her yere maskematik şart, dedik…

Büyükşehir uyguluyor…

Başka ne dedik?

Virüs şüpheli ortama maruz kalma süresi önemli…

Süre uzadıkça bulaş riski de o oranda artıyor…

Riskli kesimlerin (Sağlıkçılar, Market çalışanları, Polis, Asker, Sürücü ve Kargocular) test taraması şart dedik…

Devlet Baba başladı…

Bu arada vatandaşın naçizane bi’önerisi var…

Diyorlar ki…

Devlet Baba, bütün resmi arabaları satsın…

Parasını da “destek” için esnaf’a versin!

Nokta…

Sonsöz: “Sus gönlüm! Bütün bu susmalarına karşılık her şeyin hayırlısı olacağına inanarak sus… / Hz. Mevlana…”