Mehmet KARABEL
Kadınlar aslında gözleriyle konuşur!
10 Ocak 2019 Perşembe

İlk karşılaştığımızın üstünden beş yıldan fazla geçti…

Beyaz takımla gelmiş, alev rengi bir gömlek tercih etmişti…

CHP’nin Urla Belediye Başkan Adayı ilan edilmişti…

İlk sözü şu oldu:

“150 yaşındaki Urla’nın ilk kadın başkanı ben olacağım!”

O sıralarda 40’lı yaşlarının başındaydı…

Sesi heyecanlıydı…

Her aday gibi, Urla için gönlünden geçenleri anlattı…

600 yıllık geçmişe dayanan bir ailenin mensubu olduğunu söyledi…

Geçmişiyle duyduğu gururu dile getirirken…

Gözleri nemlendi…

Sesindeki heyecanı…

Bakışlarındaki kararlılık tamamlıyordu…

O bakışların şifresini sonradan çözdüm:

“Ölürüm bu Urla için…”

***

Gıda mühendisiydi ama…

Asıl “siyaset yapmaya” niyetliydi…

Taaa 10 yıl önce…

2009 seçimlerinde CHP Meclis Üyesi seçilmişti…

Karınca gibi çalıştığını söylüyordu…

2014 seçimleri gelip çattığında…

“Bir dönem daha…” diyerek…

Meclis üyeliği için aday adayı oldu…

O sıralarda…

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “Kadın Aday” isteği çok öne çıkmıştı…

15 gün sonra…

Meclis üyeliği aday adaylığı talebini geri çekti…

Onun yerine CHP Urla Belediye Başkan aday adayı oldu…

O tarihlerde manzara şuydu…

Urla’da iki dönem ANAP’tan, bir dönem de CHP’den belediye başkanlığı yapan Selçuk Karaosmanoğlu…

2014 seçimleri için dördüncü döneme hazırlanıyordu…

Karaosmanoğlu’nu 2009’da CHP’ye Aziz Kocaoğlu kazandırmıştı…

İddialara göre Karaosmanoğlu’nun adı…

Hiç fire vermeden…

Beşli Komisyon’dan ve MYK’dan geçmiş, PM’ye gelmişti…

İşte ne olduysa o gün oldu…

Kılıçdaroğlu, “Urla için bizzat kararı vereceğim” dedi…

Kader ağlarını örüyor ve CHP Lideri’nin…

“Bir Bayan Belediye Başkan Aday” isteği gerçekleşiyordu…

Nitekim öyle oldu…

O, artık CHP Urla Belediye Başkan Adayı idi…

Önceki rekortmen Başkan Karaosmanoğlu tepkiliydi ama…

Karar değişmedi…

CHP’nin bal rengi gözlü “kadın aday”ı…

Urla’da AK Parti, MHP, DSP ve CHP’nin dörtlü yarışında…

Altıok’lu partinin ipi göğüslemesini sağladı…

Urla’nın “Bacı Başkan”ı oldu…

***

Astroloji ile ilgilenenler…

“İkizler Kadını’nı çekip çevirmek gerekir” der…

Hiç ihtiyaç kalmadı…

Doğru bildiği gibi yürüdü, üstelik yardım istemeden…

Hedeflerine ulaşmaya çalıştı…

Beş yıl boyunca Urla’yı yönetirken…

Üç genel seçim, bir referandum yaşadı…

CHP hepsinde oy artışı sağladı…

“Dikkat! Sokakta başkan var…” dedirtecek kadar…

Kentine hakim oldu…

İlçenin kadınlarını…

Kurduğu “Kadın Üretim ve İşletme Kooperatifi” ile örgütledi…

Sekiz mahalle ve köyde açtığı semt merkezlerinde…

20’den fazla alanda eğitim ve kurslar sürüyor…

İki bine yakın çocuk yaz kurslarında boy atıyor…

Belediyenin binlerce tapusu var, kıymık satmadı…

“Maaşlar zamanında ödenecek” diye yemin etti, bi’daha dönmedi…

Yarattığı “Enginar Festivali”nin şöhreti Türkiye’yi aştı…

Enginar üretimi ilçesinde patladı…

“Vardı, görülmüyordu; ortaya çıkardık!” diyerek…

Beş yıldır Urla’daki tarihi binaları korumak için çırpınıyor…

Bu arada…

İkinci üniversiteyi bitirdi…

Hatta Uluslararası Siyaset üzerine…

Yüksek Lisans yapmaya başladı…

Türkiye’yi ve Urla’yı uluslararası toplantılarda temsil etti…

Gurur okşattı…

Son yıllarda İstanbul’dan bu kente göç eden “Beyaz Yakalılar”

Yaşamak için neden Urla’yı tercih ediyor, dersiniz?

***

“Çalışarak dinleniyorum” demesini beklemeyin…

Gözleri her şeyi anlatıyor…

Dostoyevski şöyle demiş:

“Kadınlar sözleriyle değil, gözleriyle konuşur aslında… Bu yüzden onları anlamak için dinlemek yetmez, izlemek gerek yalnızca…”

O nedenle…

Beş yıldır İzmir’in güzel Urla’sını yöneten…

Sibel Uyar’ın…

An itibarıyla çok konuşmasına gerek yok…

Gözlerine bakın…

O gözlerde…

Urla’nın her an her yerinde burun buruna gelebileceğiniz…

Dediğim dedik, bıçkın bir Başkan’ın...

“Bakarsan bağ olur...”  atasözündeki gibi...

Urla’nın değerlerini nasıl gün yüzüne çıkardığını…

Göreceksiniz…

***

Dostoyevski’ye katılıyorum…

Bence de…

Bir kadının gözleri ve bakışı, elinden tutup sizi götüreceği “masal dünyası”nın çilingire ihtiyaç duymayacağınız kapısıdır…

Sibel Uyar’ın yaratmaya çalıştığı…

Masal Dünyası’nın kapısı ise…

Urla’ya açılıyor…

O halde…

Bugünlük “Sonsöz”ümüz, bir defalığına…

Sibel Uyar’dan gelsin…

Ben her türlü varım… Adayım… Sıkıldım oynamıyorum diyecek bir durumum yok, sevdim oynuyorum…”

Ha’di hayırlısı…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva