Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Gıda fiyatlarındaki artışları piyasa ekonomisi ile düşürmek olası mı?
23 Mart 2019 Cumartesi

Yerel seçimlerde  ağırlıklı olarak öne çıkan konularımızdan birisi, başta et olmak üzere gıda fiyatlarındaki  olağanüstü artışlar idi. Muhalif partiler ve de iktidar dahil olmak  üzere her kez bu konuyu gündeme getirdi.

Kimileri, Piyasa ekonomisinin doğası gereği spekülasyona açıktır ve bu nedenle aşırı kar hırsının tüketici yani halkın lehine dengelenmesi gerekir. Ancak bu amaçla piyasaya müdahale değil, kurallar getirilmesi gerekir ”derken, kimileri de“ Devlet fiyatlara kesinlikle müdahale etmemeli diyerek fiyatın serbest piyasada ürün ve hizmetlerin ve paranın fiyatı ( faiz ) tüketici ve üretici/ satıcıların ortak davranışları sonucunda arz ve talebe göre oluştuğunu dile getiriyor.

Her iki yaklaşım, bir miktar farklı gibi gözükse bile özünde sihirli bir elin fiyatlar dâhil her şeyi düzeltebileceğini öngörüyor.

Bu açıklamaları  “Piyasa Ekonomisi Fetişizmi” (*)  olarak nitelendirebilir miyiz?

Gıdada Öne Çıkan Rakamlar

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Şubat 2019 ayına dair Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerini  göre; yıllık artış  yüzde 19,67  olduğunu bildiriyor. Yıllık bazda en fazla artış ise yüzde 29,95’lik artış ile gıda ve alkolsüz içeceklerde olmuş.

İktisatçılar ne diyor?

Ümit Akçay: “Döviz krizinin etkisinin sonuna geliniyor. Halen Ağustos rakamlarına dönülebilmiş değil ama Ekim’deki zirveden sonra Ocak hariç gerileme sürüyor. Döviz krizi, 2018-2019 krizinin ilk aşamasıydı, sonrasındaki aşamalar sürüyor. Mevcut durumda halen stagflasyon mevcut. Seçim sonrasında atılacak adımlar kritik.Enflasyonun düşmesi, piyasadaki malların fiyatının düşmesi, ucuzlaması değil artış hızının azalması demek. Yani yıllık enflasyon 25’ten 19’a gerilediğinde fiyatlar ucuzlamıyor, daha az pahalılaşıyor. Tersi için deflasyon gerekir.” demiş.

Mustafa Sönmez: “ Tanzim tiyatro çadırlarına rağmen sebze meyve fiyatları Şubat’ta yüzde 2’ye yakın arttı ve geçen Şubat’a göre fiyat artışı yüzde 60’a yakın. Geçen aylarda pusuda yatan hizmet fiyatları Şubat’ta ayaklandı. Şubat artışı sağlıkta yüzde 2,5, eğitimde yüzde 2’ye yakın. Yıllıkta lider yüzde 29,5 ile gıda. Onu dışa bağımlı dayanıklı ev eşyaları izledi. Lokanta fiyatları da yüzde 20’ye yakın arttı. Fiyatı en az artan içki ve sigara” şeklinde açıklamada bulunmuş.

Yetkililer Ne  Yapıyor?

Yetkililer,büyük şehirlerde tanzim satışları düzenliyor.Yaptırımlarla  fiyatlara müdahale edilmeye çalışılıyor.Ancak fiyatlar direnişini sürdürüyor.

Örneğin ette uygulanmaya başlanan tavan fiyatını market/kasaplar dinlemiyor. Halkın en önemli besini ekmek de, bütün çabalara karşın İstanbul’da birçok noktada  en  az 1.25 TL’den  pazarlanıyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da fiyatlardan şikâyet ediyor. Bayraktar, kırmızı etin özel sektör tarafından ESK tarafından verilen fiyatın 4-5 katı kârla sattığını açıklıyor.

Sorgulanması ya da Tartışılması Gereken Ne?

Görünen köy, kılavuz istemiyor. Konuya bütünsel bakmaksızın, geçici ve yaptırımı olmayan, sözle yapılan müdahaleler, ne üreticiye ve dahi tüketiciye yarar sağlamıyor.

Tekel ya da oligopol(**) duruma gelmiş bir ekonomi, geçici önlemler ve  iyi temennilerle  gıdada da halkın lehine dönüşebilir mi?

Piyasa ekonomisi ne? Kimilerinin kafamıza çakmaya çalıştığı gibi her şeyi mükemmel bir duruma getirecek sihirli bir el mi, yoksa bir tapınmacılık mı?

Acaba, bu soruya cevap aranmaksızın şikâyetçi olmak, timsahın göz yaşları(***) anlamına  mı geliyor?

Ne dersiniz? Bütün partiler bu konuya nasıl cevap veriyor?

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

(*)Fetişizm,sözlüklerde “İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesnelere tapınma, tapınmacılık, putperestlik.”şeklinde tanımlanıyor.

(**)Oligopol piyasası, genelde 2, 3 ya da 4 oyuncunun (üretici, aracı ya da satıcı) egemenliğinde şekillenen piyasadır.

(***)Timsahın göz yaşları deyimini, bir kişinin ya da grubun içten olmadığını düşündüğümüz söylemi ya da davranışını ifade etmek için kullanıyoruz. Bu deyimin bilimsel açıklaması şu; Timsahın avını yemesi sırasında sinir ipliklerinin rejenerasyonu boşta kalır ve fasiyal paraliz gelişir, böylece tükürük bezine giden sinirler gözyaşı bezine gider ve timsahın gözlerinden akan salya,gözyaşı gibi görünürmüş.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva