Ümit YALDIZ
Elmalarla armutlar…
18 Mayıs 2017 Perşembe

Bu ülkenin kurucusu/kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ün birkaç kendini bilmez müptezel tarafından belden aşağı bir saldırının konusu yapılması benim gibi pek çok Türk vatandaşının düşün dünyasında derin kırılmalar yarattı.

Bir önceki yazımda da altını çizdiğim gibi…
Mustafa Kemal Atatürk’le Erdoğan’ın karşılaştırılması kadar saçma, mantıksız bir durum olamaz.
Bunu söylerken birini övmek ötekini yermek değil derdim.
Karşılaştırması yapılan iki kişinin birbiriyle olan zamansal-mekânsal farklılığıdır.

Matematikte altın bir kural vardır. Elmalarla armutlar toplanmaz.
Fen’de de ‘eşyanın tabiatına aykırı’ diye başka bir kural esas alınır.


İki ismin karşılaştırılması bu kadar uzak ve de absürttür bana göre.
*
Referandum sürecinin başında Hayır kampanyasına İzmir Marşı’yla başlandığında Başbakan Binali Yıldırım bir ifade kullanmıştı.
“Atatürk herkesin ortak değeri… Şimdi Evet çıksa ne olacak!”
Bunu derken
de sandıktan Evet’in çıkması halinde Atatürk’ün yenilmiş mi sayılacağını soruyordu.

Sonrasını biliyorsunuz.
Bir grup Erzincanlı İzmir Marşı’nı Binali Yıldırım’a uyarlarken Yıldırım canlı yayında İzmir Marşı’nı ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa…’ dizeleriyle birlikte söyledi.


Yıldırım haklıydı.
Doğru yerden yakalamıştı aslında…
Ama aynı hataya kendisi de düşmüştü defalarca.
Hayırcıları PKK’lılardan FETÖ’cülerden hemen sonra anarak…
Ne yani bu ülkenin yüzde 48,6’sı PKK-FETö sempatizanı mı şimdi?
Sonrasında defalarca Hayır diyenin de Evet diyen kadar ‘değerli’ olduğu söylenmişse de her iki cephe bu süreçte aynı hataya ne yazık ki düştüler.
Sürecin sıcaklığına, tansiyonuna verelim…

Bir tarihçi bozuntusuyla bir şeyh/hoca bozuntusunun Atatürk’e ve ailesine aleni hakareti, iftirasıyla yeniden köpürtülen süreçte de AK Parti cephesinde en doğru, sağlıklı tepkiyi Başbakan Yıldırım verdi.
Atatürk’e ve aziz hatırasına hareket edenlere iki kez sert ve net bir tepki gösterdi.  
‘Sıra Erdoğan’da’ başlıklı yazımda altını çizdiğim gibi beklenti bu topa Cumhurbaşkanı’nın da girmesiydi.
Dahası Atatürk’ün kurduğu devlette, ilk olarak Atatürk’ün oturduğu koltuğun son sahibi olan Erdoğan’ın bu çirkin saldırıya vereceği yanıta kesilmişti gözler, kulaklar…

Böylesine önemli bir konuda günlerce suskunluğunu korudu Erdoğan…
Birkaç gün önce bir soru üzerine, “Olay çok çirkin. Şüphesiz ki annelerin, eşlerin bu işe karıştırılması son derece çirkin. Olay yargı sürecine girdiği için kendimi yargı yerine koymak suretiyle değerlendirmem doğru olmaz. Zaten önce gözaltı, sonra tutuklama işlemleri oldu. Nereye kadar uzar bunu yargıda göreceğiz." Dedi.
Bugüne kadar bundan çok daha önemsiz, basit konularda “EYYY diye” kükremişliği olan ve yargı unsurlarına “Gereğini yapın” diye talimat veren Erdoğan’ın böylesine mühim bir meseleye böylesine hafif bir yorum getirmiş olmasını doğrusu fena halde yadırgadığımı söylemeliyim.

Oysaki Yıldırım’ın yaptığı gibi bu konuda çok daha önceden çok daha net bir çıkış yapmış olsaydı…
Ne mi olurdu?
İçten içe yanan bu yangının söndürülmesi ve de 16 Nisan’da da alenen görüldüğü üzere karpuz gibi ikiye ayrılan memleketin kutuplaşma darboğazından çıkması için doğru bir adım olurdu.

Bu ve benzeri müdahaleler yapılmayınca yangın devam ediyor.
Kâh Bayındır’da milli eğitimin içinde Atatürk, Türk bayrağı, saygı duruşu ve de istiklal marşı olmayan TÜBİTAK programını terk eden CHP’li başkan karşımıza çıkıyor.
Kah İzmir marşına küfreden bir oyuncu bozuntusu olarak…
Yahut İstanbul’daki bol Atatürklü konuşması siyasi bulunan ve Atatürk’e dil uzatıldığı için salonu terk eden bir başka CHP’li başkan olarak…

Bu yangını söndüremezsek, başta Erdoğan olmak üzere kimse bu kavgadan kazançlı ayrılmaz.

Atatürk’le Erdoğan’ın neden karşılaştırılamayacağını bilim ve fen ışığında anlatmaya çalıştım.

Ama daha kısa bir cümleyle anlatmak gerekirse;
Biri seçim kazanmıştır, öteki ise savaş…
 

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
toprak 18 Mayıs 2017 Perşembe 21:52

sayın yaldız , harfiyen her cümlenize katılıyorum, cumhurbaşkanı ısrarla sadece ona oy veren cumhurun başkanı olmayı sürdürüyor ve sürdürecekte. kıyaslama tabiki yapılmaz, bir yanda yok olmuş bir ülkeyi ayağa kaldıran,diğer yanda bütün kazanımları satıp savuran. bir yanda tüm dünya liderlerini ayağına getirten,diğer yanda bakanı sınır dışı edilen. bu liste o kadar çok uzarki fazla söze gerek yok bence

Yorumu oyla      13      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Manisa bir 'olmaz'ı nasıl 'olur' yaptı?
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türk kimliğine husumet beslemek
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
İmamoğlu’nun el uzattığı Somalı köylüler
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Mahfi Eğilmez’den Yeni Ekonomi ve Çevre
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Endüstriyel futbol öğütüp yutuyor!
Muhittin AKBEL
Muhittin AKBEL
Bugün hepimiz çocuk olalım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Görgüsüz açlık ve ikiyüzlü siyaset!
Fatih YAPAR
Fatih YAPAR
Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklemek!
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Çok başarılı bir STK örneği: EÇEV
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Bizim Yahudiler neden susuyor?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva