İzmir’in siyaset tarihinde...

Özellikle...

Bir yerel seçim öncesi...

Büyükşehir Belediyesi’nin “halef/selef”(*) adayları arasında...

Hiç ama hiç...

Böylesi bir...

“Ey nefret(*), gel benim sırdaşım ol!”

Tablosu yaşanmadı...

Bugünkü gibi gel/gitler hiç ayyuka çıkmadı...

Hele, hele...

Bi’tane CHP Genel Başkanı...

“Kavga ayıracağım...” niyetiyle...

Mevcut İzmir’in başkanı için...

Ceza verir gibi şunları söyleyerek parmağını sallamadı:

“İzmir’e destek vermemesi, bu şehirde kendisi açısından telafi edemeyeceği bir tahribat(*) yaratır!”

Öffff!

Nasıl, bi’gözdağıdır bu?

Hangi devirdeyiz..."

Eski başkanı...

Eleştirilerine devam ederse partiden mi atacaksınız?

O kadar yürekliyseniz...

Hatay’ın Reisi Lütfü Savaş’a...

“Ha’di aslan başkan; başka partilerde Allah yolunu açık etsin!”

Diyebildiniz mi?

Diyemezsiniz tabii!

Kaldı ki...

Tunç Soyer’den...

“Tahribat” gözdağına....

Korkusuzca ve dahi efendice cevap geldi zaten:

“Ben aday belirleme aşamasında da aday belirlendikten sonra da sahadan hiç çekilmedim... Ancak genel başkan seçildikten sonra (Özgür Özel’i kastediyor...) bir kez bile partisinin üçüncü büyükşehir belediye başkanlığı makamını ziyaret etmeyip, hiç bir açılış törenimize katılmayıp bu sözleri söylemiş olmasına şaşırıyorum...”

***

Ne merhum İhsan Alyanak döneminde...

Ne efsane Ahmet Piriştinalı günlerde...

Ne de “Koca Başkan Aziz Abi” ile geçen 15 yılda...

Böylesi bir “mahalle kapışması” hiç yaşamadı İzmir...

***

Şu atışma biçimine bakar mısınız?

Yıldız tarihi; 09 Mart Cumartesi...

CHP İzmir Belediye Başkan adayı Dr. Cemil Tugay...

Mevcut Başkan Tunç Soyer’i eleştiriyor:

“Dostun attığı gül bizi yaralıyor... Burada bir dakika yanımda durmayan bir belediye başkanımız (Tunç Soyer’i işaret ediyor) başka şehirde başkaları için (Ekrem İmamoğlu’nu kastediyor...) çalışıyor... Benim de itirazım var... AKP'ye kazandırmak için çalışan herkese itirazım var... Bunu yapmayın; içim acıyor...”

Yıldız tarihi; 12 Mart Salı (72 saat sonra...)

Mevcut Başkan Tunç Soyer...

CHP İzmir Büyükşehir Başkan adayı Dr. Cemil Tugay’a cevap veriyor:

“Anketlerden başarısız çıkmam nedeniyle aday gösterilmediğim ifade edildi... Onun için (Sütte leke var onda leke yok) denen bir adayın yanında durmam ona zarar verir(!) Sonuçta ben başarısız isem başarısı için yola çıkmış adaya varlığım zarar verir... Bu işin bir tarafı... CHP’li bir başkan olarak başkan adayını davet edip kendisine tüm genel sekreter yardımcılarını, genel müdürleri karşısına dizip brifing vermek istedik... İki kez takvimi uymadı... Ondan yeni bir tarih bekliyoruz...”

***

Tunç Soyer...

Hiç bitmeyecekmiş gibi arka arkaya gelen salvolara karşı...

Türkiye’nin önünde...

(Büyük olasılıkla...)

Nokta koydu...

O gün...

Takvimler, 16 Mart 2024 Cumartesi’yi gösteriyordu:

“Benim CHP’ye olan bağlılığımı, emekten yana olan duruşumu, bu kente, bu ülkeye olan sevdamı, görev sürem içinde kimseye sorgulatmadım, bu saatten sonra da sorgulamak kimsenin haddine değildir... Tam tersine, zamanı geldiğinde bizim sorgulayacağımız çok şey var... Bu kavga da burada bitmez bu sevda da bitmez...”

***

İzmir’in göbeğinde...

Bu sözlü tartışmalara tanık olanlar...

Hafta sonu...

Gözlerine inanamadılar!

“Kerhen”(*) de olsa...

O ağır sözleri birbirlerine söyleyenler...

O gün...

Gülümseyerek yan yana objektiflere poz vererek...

Aslanlar gibi tarihe geçtiler!

Demek ki...

Kenan Doğulu’nun şarkısında olduğu gibi...

“Kurşun gerçekten adres sormuyormuş!”

***

...Ve, bu tartışmaların gölgesinde...

Anlık da olsa...

İlginç bir gelişme yaşandı İzmir’de...

CHP Çiğli Belediye Başkan adayı Onur Emrah Yıldız...

Projelerini tanıtıyordu...

CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel de...

Kürsüye geldi...

Konuşurken, nasıl olduysa...

CHP’nin önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun adını geçirdi...

Bir anda salondaki herkes ayağa kalktı ve...

Dakikalarca...

Kemal Bey’i alkış yağmuruna tuttu...

Kısadan hisse...

***

Bitiriyoruz...

Günümüzden 500 yıl önce yaşamış...

İngiliz Filozof Thomes Hobbes’in...

Asırlardır hiç eskimeyen...

Latince bir özlü sözü var:

“Homo homini lupus...”

Tam karşılığı şöyle:

“İnsan, insanın kurdudur...”

Daha anlaşılır biçimde söylemek gerekirse...

Bu özlü sözde...

İnsan meyve kurduna benzetilmiş...

Meyve kurtları nasıl içine girip meyveye zarar veriyorsa...

İnsanlar da...

Hemcinslerinin aklına girerek düşüncelerine zarar verip...

Kendi düşüncelerini oraya bırakıyorlar ve...

Doğal olarak o kişiye zarar veriyorlar...

Şimdi...

Şu soruyu sormanın tam zamanı...

“Sizce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile CHP’nin arasındaki buzlar eridi mi?”

Başkasının ya da başkalarının cevabını bilemem ama...

Biraz zor sanki...

Mesela...

Siz Tunç Soyer’in yerinde olsanız...

Son yaşananları...

Halının altına süpürür müydünüz?

Nokta...

(*)Halef – Selef: Görevde birinin ötekinin yerine gelmesi...

(*)Nefret: Bazı insanlara veya fikirlere karşı kızgın veya küskün tepki...

(*)Tahribat: Harap etme, yıkıp bozma, zarar verme, kırıp dökme...

(*)Kerhen: Gönülsüz olarak, istemeyerek...

Sonsöz: “Her zevki sefa bir anlıktır... Nefret ve kinin ertesi pişmanlıktır... Her canlıya vardır ölüm; insan ölür ama asıl ölmeyen insanlıktır... / Hz. Mevlana...”